Gamze'den
Çekindiği için yerde yatan Batın'ı yalnız bırakmamak adına tek kişilik koltukta uyuduğumu hatırlıyorum ama sabah uyandığımda yataktaydım. Batın'ın yerde olduğunu düşündüğümden rahatça yatağa yayıldım ve uyumaya çalıştım. Bir süreden sonra gelen yanık ekmek kokusuyla yataktan fırladım. Kim bu? Batın mı kahvaltı hazırlamaya çalışıyor? Salondan Batın'ın ne yaptığını izlemeye başladım. Bir yandan süt taşmak üzereyken diğer yandan da ekmek yanıyordu ama o inatla kaseleri izliyordu. Üstünde tişört yoktu ve kaslı vücudu ortadaydı. Şuan düşünüyorum da nasıl bu çocuğa ezik diyorlar yaa?Koşarak ocağın altını kapattım ve ekmekleri tost makinesinden kurtardım. "Batın n'apıyorsun?" Başını kaldırıp bana baktı. "Kahvaltıyı dışarıda yemeyelim diye düşündüm de olmasi galiba." Ellerimi beline koyup yanına gittim. "Peki neden yumurtaları, omletleri tabağa değil de kaselere koydun?" Arkasını dönüp bana baktı ve ben çığlığı bastım. Ardından arkamı döndüm. "Kaslarına birşey gitsene yaa!" Kaslarına birşey giy ne demek Gamze? Off! "Nereme?" "Üstüne demek istememiştim kaslarına demek istemiştim." Tamam." Ayak seslerinden sonra arkamı döndüm. Oh my Jüpiter! Şort kaslarına gel. Masadakilere bir bakış attım ve bahçeye çıktım. Bahçe bakımlıydı bayağı. Ama kasları daha güzel. Tövbe yarabbim yaa. Masayı silip sofrayı en son kurmayı düşündüm ve içeri girdim. Masanın üstünde milföy hamurunu görünce gerekli malzemeleri de çıkarttım ve 2 tane yaptım. Onları fırına atıp karşımda nasıl olduğunu anlamadığım bakışlarıyla bana bakan Batın'ı gördüm. "Yardım etsene?" "Sofrayı kurmayı denesem?" Başımı salladım. "Ama şekilli sukullu olsun." Batın oraya giderken bende işime devam ettim.
2 saat sonra
Bolca yemenin ardından biraz televizyon izleyip evden çıktık. Daha doğrusu ben televizyon izledim Batın ders çalıştı. "Bugün neye gidiyoruz?" "Araba nere götürürse" göz devirdim. Telefonumu aldım ve whatsapp a girdim. Ah Melis! Senden nefret ediyorum. Yatmıyorum işte ben kimseyle senin gibi değilim! Yine bir sürü mesaj atıp canımı sıkmaya çalışıyor. Ama bok yesin o. Başımı hafifçe cama vurdum. Kendime koyduğum bir alışkanlıktı. Küfredersem başımı bir yerlere vururdum.
Melis'ten
"Kanka! Uyan artık. Bak gıdıklarım seni ona göre." İnatla gözlerimi açmadım. En sonunda cidden biri acımasızca beni gıdıklamaya başladı. Gözlerimi açtığımda Yasmin'i gördüm. "Kanka napıyorsun yaa?" dedim kahkahalarımın ardından. Yasmin durmaksızın beni gıdıklarken kapıya yaşlanmış elleri bağlı hafif bir gülüşle bizi izleyen Kerem'i gördüm. Gülerken beni kurtarmasını işaret ettim. Sessizce yaklaştı. Ellerini Yasmin'in beline sarıp onu kendine döndürüp çekti. Yasmin tek kolunu Kerem'in omzuna koyarak dudaklarını öptü. Ve çekmeden söylendi. "Kahvaltı hazır canlarım. Elinizi yüzünüzü yıkayın gelin." En sonunda dudaklarını ayırdı ve benim yanağıma bir öpücük kondurup aşağı indi. Ardından ben de lavaboya yürüdüm ve önce cilt bakım maskemi yaptım. Maske kurutma kadar bir duş aldım ve duştan çıkınca maskemi sildim. Saçlarımı da kremledim ve dişimi fırçaladım. Dudağımı ısırarak kendimi inceledim bir süre aynada. Seksi, güzel ve havalıydım. Benden etkilenmeyen Batın'ın Gamze'den etkilenmesi imkansızdı. Sadece Batın değil. O benden daha asla çıkma teklifi alıyordu. Ancak bir fark vardı. Ben kabul ediyorum o etmiyor. İçeri giren Kerem'i görünce "Bende tam çıkıyordum" diyerek çıkışa yöneldim. Elimden tutarak geçmemi önledi. Beni kendine çekti. Tek eliyle kapıyı kilitledi ve bakışlarını dudaklarıma dikti. Bir erkek bir kızın dudaklarına neden bakar ki? Bu konuda tecrübeli olduğum için anlamam zor olmadı. Yine de anlamamış ayağına yatarak sordum. "Hayırdır?" İyice yaklaşıp bana doğru eğildi. Dudaklarımız buluşmasın diye kendimi arkaya doğru ittim. O da bir az daha üstüme eğildi. Bir süre bu böyle devam etti ama biran da dengemin kaçmasıyla Kerem'e tutunmak zorunda kaldım. Aslında Kerem gerçek anlamda yakışıklı çocuktu. Açık kumral saçları ve lacivert gözleriyle harika görünen, kaslı uzun boylu çok yakışıklı biriydi. Onu öpmek benim için sorun olmazdı ama Yasmin'in sevgilisiydi ve onu öpmek Yasmin'e saygısızlıktı. Hızlı bir hareketle sırtımı kapıya yasladı. Sırtımın ağrısıyla ağzımdan küçük bir inilti çıkınca zorlukla yutkunup fısıldadı. "Beni delirtiyorsun! Yanımda senden onlarca kat daha güzel olan sevgilim varken dudakların aklımı karıştırıyor." Bir adım da olsa onu ileri itebildim. Dudağını ısırdı ve elini boynuna attı. Onu şuan delicesine öpmek istiyordum ama yapamazdım. Dudaklarına ve gözlerine biraz daha bakarsam onu öpeceğimi bildiğim için bakışlarımı vücuduna kaçırdım. "Yardımcı ol bana! Şuan ikimizin de deli gibi yapmak istediğini yapsam bir daha ne sen ne de Yasmin yüzüme bakmazsınız. Yapmazsam da sana en ufak bir hareketinde Yasmin'in önünde bile sahip olabilirim. Ne yapmalıyım?" Bunları söylerken dudaklarıma doğru fısıldaması tahrik ediciydi. Tekrardan yutkundum. "Şimdi ikimizin de deli gibi yapmak istediğini yapsan, Yasmin ile aram bozulur ama yapmazsan da ömrüm boyunca seni gördüğüm zaman dudaklarının hayalini kuracağım. Ne yapmalısın?" Hırıltılı bir şekilde güldü. "Yasmin'e aşık olabilirim ama bazen şehvet ve tutku aşktan önce gelir. O yüzden Yasmin'in canı cehenneme." Son kez bunları fısıldadı ve sertçe beni öpmeye başladı. Hemen saniyesinde karşılık verdim. Uzmanca öpüşüyordu ve ben de ona uzmanca karşılık veriyordum. Hiçbir zaman dudağın tadı olduğuna inanmazdım. Ama bugüne kadar öptüğüm en yumuşak dudakların iki gece önce bar da öptüğüm mavi gözlü çocuğun dudakları olacağını sanıyordum. Bugün fikrim değişti. Kerem'in dudakları en harikaydı. Nefes almamız için bir adım geri çekildi ve o sırada ellerini belimden kalçalarıma indirdi. Daha 5 saniye olmadan tekrardan dudaklarımızı birleştirdi. Sertçe dudağımı dişleyince iniltilerim ard arda döküldüler ağzımdan. Ağzıma gelen kan tadıyla dudaklarımızı ayırdı ve başını boynuma gömdü. Sertçe ısırdı ve yaladı. Cok sert davranıyordu. Beni bile birlikte olmadan tatmin etmişti. Bu sefer bir eli kalçamı bir eli göğsümü sıkmaya başladı. Beni bu kadar iyi tatmin ettiği için ona ödülünü verecektim. Ensesindeki ellerimi çekip kafalı vücudunda dolandırdım. "Nerdesiniz siz?" Kerem'e sen cevap ver derecesine bir bakış attım. "Aşkım ben lavobodayım. Ama Melis nerde bilmiyorum." Ellerimi durdurmam için bana bakarken tüm kafalarının ayrımlarını tek tek okşadım. Tişörtü yerle buluşurken inledi. Yalvaran bakışlar atmaya başladı. "İyi misin aşkım?" "İyiyim sevgilim." Yasmin'in ayak seslerinden uzaklaştığını anlayıp, bana eğildi Kerem. Bu sefer ben dilimle onun dudaklarını ayırdım ve ağzında keşfe çıktım. Dilini emmeye başlayınca elimin altında gerilen kaşlarını hissettim. Bir elimi vücuduna sürmeye devam ederken diğer elimi şortunda çadır oluşturan yere bastırdım. Amacımı anlayınca kendini elime bastırmaya başladı. Yine çok sertti. Boynuma eğilip inlemek yerine tüm gücüyle boynumu ısırdı. Kendini yukarı aşağı hareket ettirerek bana bastırıp geri çekiliyordu. Bende okşuyordum rahatlaması için. "Yasmin ile tanıştığımdan beri ilk kez başkasıyla öpüştüm. İlk kez onun dışında biri beni bu kadar etkiledi." Elimi çekip kendini bana bastırdı. Uzaktan gören biri kıyafetlerle seviştiğimizi sanabilirdi. Öyleydi de bir nevi. "Neden bu kadar sertsin? Sanki Yasmin'e hiç seks yapmamış gibisin." Kikirdedim. Hırladı. "Yaptım. Ama ona kıyamıyorum. Onun güzel dudaklarını kanatmaya, boynunu ısırmaya kıyamıyorum. Ya zarar görürse benim yüzümden korkusu beni öldürüyor." Onu kendimden uzaklaştırdım. "Bu kadar yeterli. Şimdi sana bornozunu getirmesi için Yasmin'i çağırıyorsun ve o sana bornoz vermek için odana giderken ben çıkıyorum. Bornozunu aldıktan sonra da". Göz kırptım. "Sen devamını bilirsin. Hadi seslen." "Ama" diyerek inledi. "Hadi Kerem. Anlayacak." Kafasını kaldırdı ve simsiyah gözleri, hırıltılı sesiyle bağırdı. "Aşkım! Bana bornozumu getirir misin?" "Tabi ki bebeğim." Kapıyı açtım. Çıkmadan önce eklemeyi unutmadım. "Ruj izlerini sil. Eğer yetmezse gece 3!" Göz kırptım ve odama geçtim. Gece üçte evde bile olmazdım belki de. Ayak sesleriyle odamdan dışarı çıktım. Daha doğrusu Yasmin'in benim için ayırdığı odadan. "Yasmin dur açma kapıyı. Ben geçeyim de öyle açarsın." "Canım nerdeydin sen?" "Odamda giyiniyordum bebeğim." Elindeki bornoza bakıp göz kırptım. Hafifçe sırıttım. "Sen nereye?" "Kerem istedi." "Yasmin hadi yavrum." Yüzümü buruşturdum. "Hazır içeriye girecekken, biraz rahatla da öyle çık." Kahkaha attı. "Gece bolca rahatladık canım." Belli canım. Yine de birşey demedim. "Ay bebiş senin boynuna hem dudak kenarına noldu?" Çok rahatlamış sevgilin sağolsun demek istesem de "Sen uyurken birini rahatlattım da." Arsızca sırıttı. İçerden gelen inleme sesleriyle kikirdedim. "Tövbe yarabbi! Bu sesler de ne?" Ben geçmeden kapıyı sonuna kadar açan Yasmin ve onu nazikçe kendine çekip, yavaşça öperken göz göze geldiğim Kerem'i izlemek yerine kapıyı kapattım ve aşağıya indim. Ben tam bir orospuyum. Ve Kerem de pezevenk. Üstümde ki tüm suçları başkasına yıkmak için telefonu aldım ve Gamze'ye mesaj attım. Saat henüz 10 olmuştu. O daha uyanmamıştır. "Off! Ben Yasmin'in yüzüne nasıl bakacağım yaa?!" En iyisi kahvaltıdan sonra başkasını bulayım.
Batın'dan
"Ben sen miyim gerizekalı?" Gamze'nin neden böyle birşey dediğini anlamadım. "Efendim?" "Ay sana değil yaa." Gözlerimi devirdim. "He gerizekalı her. Hiç işim yok birileriyie yatıyorum. Tövbe yaa." "Gamze noldu? Melis mı mesaj attı?" "Evet." "Bak yaa! Bak bak ne yazmış bir de kaşar ; 'en yakın arkadaşının sevgilisiyle arkadaşının evinde birlikte olmak nasıl duygu küçük orospu' yazdı. Bana yaa bana! Bir kere benim 3 en yakın arkadaşım var. Biri Ada, biri sen biri de Aras. Lez olmadığıma göre sizinkilerle olamam. Ada'nın da sevgilisi yok zaten. Salağa bak yaa." Gamze öyle birşeyi asla yapmazdı. Bundan adım gibi eminim. Ama bu kadar şeyde dikkatimi en çok yakın arkadaşları çekmişti. Beni de mi en yakın arkadaşlarından sayıyordu? Bu beni çok mutlu ederken nedensiz bir şekilde bir yandan da üzmüştü. Kendi kendine söylenen Gamze'nin elini tuttum ve bakmadan telefonunu aldım. "Gamze, canım biz senin öyle şeyler yapmayacağını biliyoruz. Sakin ol. Bu arada beni de en yakın arkadaşlarından sayma sevindim. Sende benim için öylesin." Önce gözlerini yumdu. Sonra derin bir nefes aldı ve bana doğru dönüp gülümsedi. "BFF miyiz bari?" Hafiften utanarak sordum. "O ne demekti tam olarak?" "Best friend forever demek. Sonsuza kadar en iyi arkadaş" Gamzelerimi çok belli etmeyecek şekilde gülümsedim. "BFFyiz tabii." Önüne döndü. "Harika!" O kadar da harika değil bence ama hadi neyse. Arabayı durdurup indim. Anıtkabir'in önündeydik.
5 saat sonra
"Batın benden fazla alışveriş yaptın" Omuz silktim. "Sen seçtin çünkü hepsini." Gözlerini kısarak baktı ve yastığı kafama fırlattı. Ben dizilerdeki gibi olmadığım için yastık tam yüzüme yapıştı ve Gamze tabiri caizse anırmaya başladı. "Ya kızım gülmesene!" Gülmemek için dudaklarını eliyle kapatınca çok şirin bir görüntü çıktı. Kalbim hafif hafif daha güçlü atarken gülen güzel gözleri odağımdı. Gözleri uzaktan kahverengi gibi görünüyordu ama yakından yeşilin en güzel tonu. Ellerini ağzından çekip başını arkaya attığında ise ağlayan bir çocuğun iç çekmesiyle eş değer titrek bir nefes aldım. Onu susturmak bahanesiyle yanına gittim ve elimi ağzına bastırdım. Ama bu sefer gülmeyi bırakmıştı o da. Değişik bakıyordu. Nasıl olduğunu anlamadığım kadar gizli, gözünün yeşilinin koyusu kadar yoğun ve değişik duygularla. Kendime gelmem gerektiğini anladım ve elimi çektim. Beni en iyi kamufle eden kelimeyi kullandım. "Hadi abicim ben banyoya gidiyorum. Sen de takıl işte." Kafasını salladı ve güldü. O an hem ölmek hem de sonsuz olmak istedim. Gülümsemesini aklımda fotoğraf çekip hafızamın en özel yerine yolladım. Banyoya girerken de, yerde uyumaya çalışırken de, en sonunda Gamze'nin yanına uzanırken de aynı şeyi düşünüyordum. Gamze'ye hissettiklerim neler? Ve Gamze'de ya ilerde diğerlerine benzerse? Aklımı yeyip bitiren sorular Gamze'nin yanına uzanınca kaybolmuş vsbusun zamandan sonra kabus görmeden uyuyabildim.
Gamze'den
"Miniğim, hadi gel parka gidelim." Sevinçle zıpladım yerimde. "Gidelim abiş, gidelim." Hemen ayakkabılarımı giydim ve onu yetiştim. "Ama arkadaşlarıma yakın durmak yok. Çünkü hepsi erkek onların. Haberin olsun." Elini tuttum. Biliyordum o benim elimi asla bırakmazdı. "Abiş n'olucak ki şenin akadaşlayından?" "Çünkü çok güzelsin ve onlar seni beğenebilirler. Gerçi ben onların hepsini döverim. Bu arada bana onların yanında abiş deme ufaklık ve sakın beni rezil etme." Elini elimden çekti ve boynuma attı. Minicik boyuma rağmen upuzun saçlarım da hissettiğim tanıdık sıcaklıkla gülümsedim. Bu hayatta en çok abimi seviyordum. En çok abime güvenirdim mesela. Ne annem ne de babam bana o kadar güven vermiyordu. Güvenimi en iyi aşkım diye adlandırdığım abişkm tatmin ediyordu. Bir anda neler olduğunu anlamasan abimin eli uzaklaştı. İstanbul'un karanlık uçurum kenarı gibi olan yolda bize çarpan otobüs, fren sesleri ve abimin üstüme atlayıp beni kurtarması geldi gözümün önüne. Abim gelip alnımı öptü ardından. Elimi tuttu. "Annem gitmesin abi babam gitmesin. Nolur gitmesinler! Abim ne ara tuttuğunu anlamadığım elini çekti. "Senin saçma doğum günü hevesim yüzünden öldü anbem* diye bağırdı. "Ama seni yine de seviyorum miniğim." Abim uçuruma doğru koşmaya başladı. "Abii gitme! Bırakma beni! Gel hemen!" "Geri geleceğim minik" "Abi düşeceksin! Hayır hayır hayır! Gitme! Sen de bırakma beni lütfen!"
"Gamze , 3. Gamze'm. Buradayım. Kabus görüyorsun. Prenses, uyan!" "Abi, canım abim. Oradasın. Ama uçuruma doğru yürüyorsun. Aşkım, gitme!" Atabildiğim en güçlü çığlığı attım. Derin derin nefes alıp verirken aynı abimin kokusu bana sarıldı. Batın olduğunu tahmin etmeme rağmen seslendim. "Aşkımm?" Kolları gevşedi beni tutan kişinin. Büyük ihtimalle Batın'ın. "Gamze'm benim. Batın." Tüm umudum bir kere daha çöpe düşerken abimin kokusunu yani limon kokusunu tütledim. Hıçkıra hıçkıra ağlarken birkaç kez ağzımdan "abimm" feryatları döküldü. "Batın?" dedim hıçkırıklarımın arasından. "Efendim prensesim?" "Ben abimi çok seviyorum. Ben en çok ona güveniyorum. Şimdi 12 yıldır o yok. Başıma gelmeyen kalmadı. Peki kalan ömrümde kim koruyacak beni?" Mümkünmüş gibi daha da sıkılaştırdı Batın kollarını. "Belki abim kadar iyi ve karşılıksız koruyamam seni ama elimden geldiğince seni koruyacağım miniğim." Hıçkırıklarım arttı. "Deme! Sakin bana miniğim deme! Lütfen! Abim diyordu bana öyle! Varlığına alıştırıp çıkma hayatımdan. Albümden sonra sana da güvenip seni de kaybetmek istemiyorum ben!" Gittikçe artan hıçkırıklarım nefes almamı zorlaştırdı. Ellerim titrerken nefesim kesildi. "Gamze sakın bayılma! Bilincin kapanmasın sakın." Ben kucağındayken banyoya koşmaya başladı Batın. Sanki çığlık atarmışçasına zorla aldığım nefes bayılmamamı sağlarken Batın kucağında benimle birlikte ılık suya oturdu. Yüzümü yıkadı. Endemik yıkadı. Şakaklarımı ve saçlarımı ıslattı. Sonra beni bırakıp koşarak bir yere gitti ve elinde bir bardak su ve kolonyayla geri döndü. Önce bebekmişim gibi elleriyle içirdi suyumu. Sonra biraz kolonya ile yüzümü yıkadı. Nefes almaya başlarken mırıldandım. "Valizin ön cebinde, mavi olan" Başını salladı ve bardağı da alıp gitti. Abim benim. Kendin yoksun diye mi yolladın bana gamzeli abimi, canımı kahramanımı, kurtarıcımı? Batın bana güven veren bir gülümsemeyle geldi tekrardan. Yuttum hapı ama başarılı değildim bu konuda. Hareket edecek halim yoktu. Batın beni sardı önce bir havluyla. Sonra kucağında odaya götürdü. Tişörtümü çıkarttı ve şortuma uzandı "Bırak böyle kalayım." dedim utanarak. Koştu perdeyi ve ışıkları kapattı. İyice karanlık olmuştu. Vücudumu hiç bir şekilde göremezdi artık. Ama yine de utandığım için iç çamaşırlarımı giydirmesinde yardımcı oldum. Giyinince telefonumu uzattı bana. "3 spastik mı ne öyle bir gruptan arama geldi. Sen konuş. Bende nutella alıp geleyim." Gülümsedim ve grup aramasına cevap verdim. Yorgun bir gülümseyişle açtım telefonu. Görüntülü aramaydı. Ada da, Ceren de beni gördüğü anda gülmeyi bırakıp bana odaklandı. "Yeğen iyi misin?" "İyiyim. Sadece kâbus gördüm." "Her zaman ki?" Başımı salladım usulca. "Neyse. Zaten Benim yanımdaydı. Yardımcı oldu." İkisi de sırıttı. "Batın enişte oley oley!" Yüzümü buruşturdum. "Abartmayın." "Gamze ses tonunda ki tiniyi yakaladım kanka ben." Ada'ya göz devirdim. "Yalan söyleyip masum kız ayaklarına yatmayacağım. Ondan etkileniyorum ama o beni kardeşi olarak görüyor ve onu kullanmak gibi olmaması için onunla konuşurken abimmiş gibi davaranıyorum ona." İkisi de gülümsedi. "Adaşkım!" diye seslendi Ceren. "Hıa?" diye cevaplayan Ada ile anladım ki amaç beni güldürmeye gelmişti. "Kankaşkım, Ataberk ile ilin fotonuzu gördüm instagramda. Ve ben 200 K takipçisi olan bir ünlü olarak onu beğendim. Az popi olun." Aklıma gelen şeyle gülümsedim. Berk, yani Ataberk Ada'nın canından çok sevdiği Ceren ve benim deyişimle yeğeniydi. Çocuk telliyken aşırı tatlıydı. Telleri çıkartınca ona eski hayranlığım kalmamıştı ama ne yalan söyleyeyim masmavi gözleri uzun saçları ve kaslarıyla çok ilgi çekiciydi. "Ya biliyor musunuz? Çok mutlu oldum. Taşınsa da beni hâlâ seviyor. Hâlâ en sevdiği kuzeni benim. Canım kuzenim benim." Ada yeğenlerinin hepsine ayrı ayrı düşkündü. "Neyse söz bizim son videoyu beğendiniz mi? Arasla çektik. Kızın biri Araskıma benden ayrılmasını söyledi. Biçız ejderiya.!" Hevesle gülümsedim. Enerjim yerine gelmişti bile. Onlar beni her üzüntümde güldürebiliyorlardı. "Ceroş yaa, bize orijinalini atsana?" Kafasını ciddiyetle iki yana salladı. "Nö nö nö" Alt dudağımı aşağıya salkıttım. "Neden?" "Sonunda azıcık öpüşmüs olabiliriz." Ada ile aynı anda çığlık attık. "Anlat hemen!" "Kızım daha iki gündür tanıdığın çocukla neden öpüşüyorsun sen?" İşte biz hep böyleydik. 3 tane birinin tam zıttı genç kızın arkadaşlığı. Zıtlıkla birlikte bir uyum içerisindeydik. Ceren anı yaşa yarını ve dünü boşver havasındayken, Ada hem dünümüzü hem yarınımızı düşünüyordu. Bense... Ben geçmişin izlerinı aklımdan çıkarmadan anı yaşayıp geleceği umursamıyordum. Yani Ceren olmasa eğlence, Asa olmazsa mantık yoktu benim hayatımda. "Gamze nutellanı aldım prensesim." Bizimkilerin yorumunu tahmin ettiğim için görüntülüyü kapatıp kulağıma koydum telefonu. "İmı o bini kirdisi ılırık gıriyır." diyen Ceren ve ardından "2 gündür tanıdığın it midir kopuk mudur bilmediğin biriyle aynı evde kalmak aslında çok yanlış ama Batın'a güveniyorum." diyen Ada az önce düşündüklerimin kanıtıydı.
Canlarım iyi ki vardı. Gamzeli eziğim iyi ki vardı. Aras ve ne kadar çok tanımasam da Aral iyi ki var.💫💫💫💫💫💫💫💫💫💫💫
Herkese ailesiyle, sevdikleriyle birlikte mutlu bayramlar dilerim 💛💛 Kimselere şeker bırakmayın hepsini siz yeyin. Şahsen ben öyle yapacağım.🖤🖤🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eziğin Gamzesi
HumorTüm hakları Batın'ın gamzesinde saklıdır.!!! ... Değişim hikayesi değildir!!! ... -Batın? +Efendim balım? -Ne yapıyorsun? - Seni Seviyorum aşkım +Hayır yanı şu an ne yapıyorsun? -Seviyorum aşkım +Hayır yani evde ne yapıyorsun yaa -Seviyorum +Aşkım...