Tüm hakları Batın'ın gamzesinde saklıdır.!!!
...
Değişim hikayesi değildir!!!
...
-Batın?
+Efendim balım?
-Ne yapıyorsun?
- Seni Seviyorum aşkım
+Hayır yanı şu an ne yapıyorsun?
-Seviyorum aşkım
+Hayır yani evde ne yapıyorsun yaa
-Seviyorum
+Aşkım...
★ Bu bölüm özel bölümdür. Hikayenin akışı ile alakası yoktur! ★ Gamze'den Bu gün 14 Şubat sevgililer günü. Sap olmadığım halde bu günü arkadaşlarımın gereksiz instagram fotoğraflarıyla geçiriyorum. En iyisi kitap okumak diye düşünürken kapı çaldı. Hemen kapıyı açtım. Batın her zaman ki harika tarzıyla karşımda duruyor. Aslında sadece eşofman ve sweatshirt giyiyor ama adama yakışıyor işte. "Batın? Neden geldin?" Acaba sevgililer günü sürprizi mı yapacak diye düşünsem de üstündekiler bu düşünceyi yok ediyor. "İstemezsen gidebilirim." deyince sarıldım. İçeri geçip kapıyı kapattı. "Soğukmuş baya yaa." diye mırıldandı. "Batın bu gün kaçı?" diye sordum. Kaşlarını çatıp bakındı. 14 Şubat. Neden ki?" Yumruklarımı sıktım. "Bu tarih sana hiç mi önemli ya da tanıdık gelmiyor?" Şansımı denedim. "Gamze'm seni doğum günün 11 Ağustos benimki de 11 Nisan. Yani bilmiyorum ki." Bana Gamze'm deyince yumuşasam da belli etmedim. "Öylesine sormuştum zaten." dedim. Elimi tuttu ve az önce kapadığı kapıyı açtı. "Hadi biraz gezelim o zaman." Harika arabasına baktım. O şoför koltuğuna oturdu ben de yanına. Bütün yol o bana birşeyler anlattı ama ben çok tepki vermedim çünkü trip arıyorum. "Batın daha yol var mı?" diye sordum. "10-15 dakika daha sabret." 10 dakika sonra arabayı park etti. Arabadan çıkınca bende çıktım. Elimi tutup parmaklarımızı kenetledi ve boynuma attı. Girdiğimiz yeri görünce çığlık attım. Çadır vardı. İçi güller ve mumlarla dolu koskocaman bir çadır. Çadıra giden yol ise sahte gül yapraklarıyla dolu. Kollarımı onun boynuna doladım. O da sıkıca belini sardı. Ben kafamı onun boynuna koyarken o da burnunu saçlarıma koyup tütlendi. Bir adım uzaklaşıp, alnımı alnı ile birleştirdim. "Seni seviyorum. Seni her şeyden çok seviyorum Batın." diye fısıldadım nefesi yüzüme vururken. "Bende seni seviyorum birtanem." Nefesi dudaklarıma vurduğunda içim titredi. Başıma bir öpücük kondurup saçımı öptü. "Hadi gel." ediğinde çadıra yürüdüm. "Gamze'm sen kimseye benim sana baktığım gibi baktın mı bilemem ama ben kimseye sana baktığım gibi bakmadım. Sen kısa sürede gönlüme büsbüyük bir taht kurdun. Gece parlayan uğurlu yıldızım olurken, gündüz güzel günlerin habercisi olan güneşim oldun. Seni seviyorum. İlk sevgililer günümüz kutlu olsun." dedi. Ama o kadar tatlı konuştu ki, kendimden geçtim. "Batın sen dünyanın en güzel sevgisini hak ediyorsun ama herkes senin sevgini haketmiyor. Ben senin sevgini hak edecek ne yaptım bilmiyorum ama beni sevdiğin için teşekkür ederim. Seni seviyorum. Dudağımın kenarını öptükten sonra ayağa kalktı. Köşede az önce fark etmediğim bir kutu vardı. Kutuyu getirdi. "Aç bakalım." Yüzüne bakıp gülümsedim ve kutuyu açtım. Kutunun içinden bir kolye çıktı. Kolye abime benim ortak kolyemdi. O kolyenin ucu kırılmıştı.Altında ise bir elbise vardı kutunun.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Elbise bizim için şimdi önemli değil." diye beni bilgilendirdi. "B-batın, b-bu abimle benim kolyemin aynısı. Çok güzel bu. Çok teşekkür ederim." dedim ve ona sarıldım. Gözlerimden yaşlar süzülürken konuştu. "Onu saklayıp tamir ettirmiştim. Gerçi eskisi kadar güzel değil ama- Gamze sen ağlıyor musun?" Hemen göz yaşlarımı sildim ve bir az arkaya kaydım. "Batın bu çok güzel olmuş. Eskisinden de güzel. Ama ben sana o kadar güzel bir hediye almadım." dedim somurtup. "Gamze'm önemli değil sen benim için en güzel hediyesin zaten." Cebimden anahtarlığı çıkarttım. Anahtarlığa ikimizin fotoğraflarını bastırmıştım. Açıkçası çok da kötü değildi. "Bu bizim ilk fotoğrafımız. En güzel anlarımızdan biri." dedim. Anahtarlığı hemen cebinden çıkarttığı arabasının anahtarına taktı ve havaya atıp tuttu. "Elime yakıştı." deyip güldü. "Elbise ne için Batın?" Gülümsedi. "Akşam 9 da 6 kişilik buluşma desem?" Gamzesinden öpüp "Anladım." dedim Ada Öykü'den Şu anda Aral ile oturuyoruz. Hayır bana romantik birşey söylemedi. "Ya sevgililer günü ne ki hem. Belki ben sevgimi başka bir gün belirteceğım." dedi iticice. "Aral bak bende vıcık vıcık kutlayalım demiyorum. Bana bir 'sevgililer günün kutlu olsun aşkım.' desen ben mutlu olacağım." dedim sertçe. "Off. Seviyorsan belli etmek için boktan günlere gerek yok ki. Neyse.Bak bence sahaya gidip biraz Basketbol oynayalım ne dersin? Hem sen de sakinleşmiş olursun ha?" diye sordu. İşte buna hayır diyemezdim. "Eve götür beni eşofmanlarımı giymem lazım. Hem top?" dedim. "Seni eve bırakayım o zaman. Ben de top alıp geleyim. Olur mu? Erkek Fatma?" "Erkek Fatma deme bana!" Arabayı işaret etti. Arabaya bindim. Ardımdan da o binip bizim eve sürmeye başladı. Kısa süre sonra evin önündeydim. Ben hemen giyinmek için odama çıktım. Kısa süre sonra aşağıya indiğimde o arabasındaydı. Ben binince arabayı işletti. "Sen ne ara gittin geldin oğlum?" diye sordum. "Gitmedim. Asıl sen nasıl böyle hızlı hazırlandın? Kadınlar yavaş hazırlanır benim bildiğim." dedi. "Bir ben kadın değil kızım. 2 ben diğer kızlar gibi değilim." dedim. "Zaten seni en çok bu yüzden seviyorum ya. Farklısın." dedi ve önüne döndü. Her zaman oynadığımız sahaya gelmiştik. "Ada arabanın arkasından topu alır mısın?" diye sordu. Onaylayıp arabanın arkasına gidip bagajı açtım. Ve açtığım anda şok oldum. Açtığım anda yüzüme balonlar fırladı. Balonlar çoğunlukla kırmızı, bazıları lacivert, çok azı da beyazdı. "2 yıldır her zaman yanımda olduğun için teşekkür ederim birtanem. İyi ki varsın ve iyi ki seninle tanışmışız." dedi. Bu sırada arkadan belime sarılmıştı. Ellerimi karnımın üstündeki ellerinin üstüne koydum ve başımı omzuna yasladım. "Seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?" diye sordum. "Biliyorum. Bende beni seviyorum. Beni sevmeyen kız kız değildir zaten." dediğinde kafamı kaldırıp ellerini belimden çektim. "Salak mısın nesin sen bee." dedim sahte bir sinirle. "Sana aşık olan, seninde onu sevdiğin salak." dedi ve dudağıma küçük bir öpücük kondurdu. Bu güzeldi. "Hadi basket oynayacak mıyız?" dedi. "Oynayalım." dedim."Ceketini çıkartsana." "Ceketimi napacaksın? diye sorunca, "Çıkar sen çıkar." Fermuarı açıp çıkardım ve sabaha koydum. "Bu daha güzel bence." deyip bir ceketi giymemi sağladı. Cekete baktığımda onun üstündekinin aynısı olduğunu farkettim. Romantik bir hediye değildi. Ama güzeldi ve pahalı olduğuna eminim. Kolları ve yakası siyah, orta kısmı sarı kırmızı olan bir ceket. Benimkinin amblem kısmı sarı, fermuardan sonraki kısmı kırmızıyken onun tam tersiydi. Çok kalın değildi ama üşütmeyecek kadardı.