EG22 - Buz pateni ve bowling

44 3 6
                                    

Batın'dan
Bu imkansızdı.
Biriyle samimi olmam imkânsızdı.
Bir kızla samimi olmam daha da imkansızdı.
Ama en imkansızı benim gibi birinin, her zaman düşman olarak gördüğü karşı cinsiyetinden bir kişinin kokusuyla hipnoz olmasıydı. Kızı
eğer sonunun babam gibi olmasını istemiyorsam - karısını hâlâ sevdiği için arkasından son 2 yıla kadar her gece ağlayan bir adam- onu gözümde arkadaştan öte tutmamam lazım. Ama o öyle biri değildi belki de. O kadar iyi niyetli bir kız kötü karakterli olamaz ki. Tüm kızlar ve kadınlar aynıdır. Hepsi üzer hiç biri sevmez. Düşünceleri bırakıp evin camların ve kapılarını kapattım. Hepsi evden çıkınca kapıyı da kapatıp kilitledim. Keşke evde kalıp biraz kimya çalışsaydım. Sınava kalmış burada bir yıl bizimkiler gezme peşinde. Aral'ın da galiba başına taş düştü de çalışmaya başladı. Yoksa hiç kimsenin umurunda bile değil dersler, sınavlar. Şoför koltuğuna oturmak üzereyken Aras beni yakamdan çekti. "Ne var lan?!" Sırıtarak cevapladı. "Ben sürsem? Lütfen lütfen lütfen!" Başımı iki yana salladım. "Yaa ne olacak bir kere ben sürsem kardeşin değil miyim ben senin?" Omuz silktim. "Bak lütfen bırak ben sürerim tamam mı? Hem dönüşte belki veririm sana ama şimdi olmaz. Hadi kardeşim." "Off yaa. Zalım hayat." Söylene söylene arka koltuğa geçerken öne koltuğa oturdum. Arabayı çalıştırırken Aral ve Aras arabaya sığamadıkları için kavga etmeye başlamıştılar bile. "Lan bana ne işte açma bacaklarını sıkış adam gibi işte." "Gerizekalı esas sen açma bacaklarını hayvan gibi. Gören çıta sanacak anasını satmayayım." "Sensin lan hayvan." "Acayip hayvanlara benziyersen" diyerek anlamadığım ve ilk kez duyduğum bir şarkıyı normalde bal gibi sesi olmasına rağmen sesini çirkinleştirerek söyleyen kuzenime ters bir bakış atarak radyoya uzandım. Sesi sonuna kadar açtım ilk şarkı güzeldi ama ikinci şarkı beni hayattan soğutmuştu. "O sen olsan bari o." Elimi radyoya uzattığımda elim Gamze'nin eliyle vuruştu. Tuhaf hissediyorum onunla aramızda geçen en küçük bir temasta bile. Elimi yavaşça çektim. Bir sonra ki kanala geçince çalan şarkıya memnuniyetle gülümsedi. Şarkıyı ritminden bile tanışmıştım hemen. Yüksek Sadakat severdim. Tamam belki bir Teoman değildi benim için ama şarkıları biyoloji testi çözerken iyi gidiyordu. Ama maalesef ki sonuna yetişmiştik şarkının. Aklım fazlasıyla dolu olsa da Aras'ın sesi ve Yüksek Sadakat'ın mükemmelliği bir araya gelince enerjim yerine gelmişti. "Sesi de güzel köpeğin." Diyerek överek sövdü Aral. Aras gerçekten yetenekli bir çocuktu. Sesi öylesine güzeldi ki... Hele gitar çalışı harikaydı. Grubundakilerin hepsi ayrı ayrı çok iyiydi. Hiç biriyle pek konuşmazdım. Ama hepsi ayrı ayrı yetenekti. Onları dinlemek güzel oluyordu.
Topla da gel
(Haydi gel içelim)
Hepsini al da gel
(Haydi gel içelim)
Mazi kalbinde yaraysa
Unut artık ne varsa
Haydi gel içelim
Yerlere düşelim
Haydi gel içelim
Yerlere düşelim

Onun nefes alışından bile etkilenen Ceren'in yüzünde ise öyle bir ifade vardı ki ben asla açıklayamazdım. Kadınlar sevemez derdim ben hep. Zaten aşk yok ama kadınlarda saygı da yok derdim. Ama Ceren ve halam kadınların da sevebileceğini gösteriyorlardı. Bu da benim nedensizce Gamze'ye karşı daha ılımlı olmamı sağlıyordu. Ben hastaydım. Gamze benden de hastaydı. İyi giderdik aslında. Birbirlerine yüzüklerini soran aileler varken biz de antidepresanları sorardık.
"Karıcığım benim antidepresanlarım nerede?" "Nerede ictiysen oradadır." "Anne babamın ilaçları koltuğun yastıklarının arasına sıkışmış." "Abla sen kendi antidepresanlarını içtin mi?" İçeceğim ablacığım şimdi. Sen de içmeyi unutma!"
Kendi kendime gülünce 4'ü de bana tip tip baktılar. Omuz silkerek gülmeye devam ettim. Hemen yanımda oturan Gamze koltukta hafif yan dönerek beni izlemeye başladı. Ya da ben bir aydır ilaçlarımı içmediğim için delirdim. Galiba bana öyle geliyordu. Yoksa hangi kız neden benim gibi benekli inek ya da ezik lakabıyla tanınan birini izlesin ki. Kırmızı ışıkta dururken başımı yana döndürdüm. Göz göze gelince bana tedirgin bakışlar atmıştı. Yarım saat önce ki yaşadıklarımızı anımsarken alt dudağım titredi. Çünkü onun da titremişti ilk an. Düşünün, çocuğun birine sen abi diyeceksin ve onu seveceksin. O çocuk da sana kardeşim deyip seni çok sevecek ama bir anda sana senden iğreniyorum diyecek o çocuk. Üzülmüştü o da doğal olarak. Hafifçe gülümsedim. Yine de o sevmediğim belediye çukurlarının ortaya çıkmasını engelleyememiştim. Aslında Gamze onları sevdiği için engelleyememek o kadar da büyük bir problem değildi. O da bana gülümsedi burukça ve önüne döndü.
Ben kötü bir insanım. Ben kötü bir adamım. Hatta ne adamı ben adam olacak kadar doğru bir erkek değilim. Ben kendisine yardım eden birini üzen, defalarca kırıp defalarca aynı şekilde özür dileyerek affettirmeye çalışan karaktersiz orospu çocuğunun tekiyim. Benim yaşımda ki erkekler annelerine birinin küfrettiğini duyunca delirirken benim annemin mesleği buydu. Ve ben sırf o orospu yüzünden Gamze'yi üzüyorum. Artık onu üzmeyeceğim. Hep yanında olup onu koruyacağım. Duygularımı hissettiklerimi bir kenara atıp gerçekten abilik yapacaktım abisini kaybetmiş kanatsız meleğe. Ona hakettiği değeri verecektim. Ona belki anne. Bana ve öz abi olamazdım ama ona abi gibi davranıp, baba gibi koruyacak ve benim annem dışında ki tüm annelerin yaptığı gibi onun tüm yaralarını sarmaya çalışacak onun her daim arkasında olacağım.Çünkü ben onun oğlu değil TEKİN EKER'in oğluyum. Ben babamın göz bebeğiyim. Benim babam nasıl bana hem anne, hem bana hem de kardeş olmuşsa ben de Gamze'ye öyle olacağım. Çünkü ona değer veriyorum.
Gamze'den
Belpa buz sarayı yazan bir yere elinde dışarda park yeri bulamadığımızdan Batın bodrum katında olan Park yerinde bıraktı arabayı. Batın asansörü çağırırken Aral ve Aras birbirlerine bakıyorlardı. "Ben binmem!" Ben de!" " Neden? Fobiniz mi var?" "Yok tabi ben korkmuyorum ama Aral korktuğu için binemezdin ben de o yalnız kalmasın diye binmem". "Yürü git köpek. Klastrofobim var diye gezinen dedem miydi bunca yıl?" "Tamam ama senin de var."Var lan var!" " Lan deme lan babam kızıyo" "Senin baban kızarsa benim ki de kızar lan." Onlar kavga ederken asansör geldi. Ceren hemen asansöre girdi ve beni de kolumdan çekti. Batın da geldi ve asansör çıkmaya başladı. İkinci kata çıktığımızda Batın görevlinin yanına ilerlerken Aral ve Aras geldi. Hepsimiz paten için ayakkabı seçerken Aral istemediğini söyledi. "Neden geldin ki o zaman?" "Evde kalıp sıkılsam daha mı iyiydi​?" "E o zaman neden boş boş oturacaksın?" "Daha önce hiç böyle bir şey yapmadım. Ve eğer ayağımı falan burkarsam hem basketbol hayatım hem da hayalini kurduğum askerliğim çöp olur. Sizce ben oradan paten yapacak kadar salak mı görünüyorum?" "Haklısın" diyerek önüme döndüm. Duvara sıkıca tutundum ve Batın'a baktım. Bütün yol düşünmüş ve ona yavşar gibi davrandığımı farketmiştim. Artık o istemediği sürece ona yakın temasta bulunanmayacaktım. Patentlerinmizi giyince Batın'ın yanına gittim ama bir şey demedim. "Ben pek bilmiyorum ama bana yardım edersen öğrenirim herhalde." "Bilmem." "Yardım etsene?" diyerek gülümsedi. Ama sen çok güzel gülüyorsun. Elini bana uzattı. Çekinerek tuttum elini. Ben bir adım atarken bakışlarında bir korku belirdi. Elimi daha sıkı tutarken ben yine adım attım. "Yavaş güzelim. Ne yapmam gerekiyor?" "Sen sadece ayaklarını yere sür ve elimi tutmaya devam et. Normal adım atmaya çalış ama ayaklarını çok yukarı kaldırma." Başını salladı. Onunla el ele olduğum için şu an benim bile dengeli kaybolabilirdi. Annem severdi buz patenini. O yaşadığı süre boyunca bana az çok öğretmeye çalışmıştı. Ölmeden bir kaç ay önce de beni paten kursuna yazdırmıştı. Onlar öldükten sonra kursa iki yıl ara vermek zorunda kalmıştım. Bir yılın sonunda Adnan babam beni yanına almış, tekrardan hayata bağlamıştı. Beni tekrardan kursa yazdırmıştı. Ortaokulun başına kadar oraya gitmiştim. O yüzden bilgiliydim. Daha önce benden küçük olan bir kaç kişiye daha öğretmiştim. Batın'a da öğretebilirdim ama onun elimi tutması bile beni delirtmişti. Bir süre sonra zorlanmadan ilerlemeye başladı. "Sen daha önce hiç paten yapmış mıydın?" diye sordum. Başını salladı. "Evet ama üstünden 5 yıllık geçince unuttum. Zaten kısa sürmüştü. " Ellerimizi ayırdım. Kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu. "Tekrardan hatırladığıns göre seni yalnız bırakabilirim. Ben de bir kaç tur attıktan sonra yanına gelirim. " Dudaklarını büzüp masum bakışlar attı. Onu boş verip özlediğim şeyi yaptım. Biraz ilerledikten sonra sevdiğim ama biraz zorlu hareketleri yapmaya başladım. Bacağımı havaya kaldırıp dönmeye başlarken dünyada değil gibiydim. Bunu seviyordum.

Eziğin GamzesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin