Gamze'den
Sonunda eve dönüş gününüz gelmişti. Yaz tatilinin ortalarında, havaların en en sıcak olduğu dönemindeyiz. Ada'yı ve Adnan Babamı çok özledim. Tabi aynılarını Melis ve Yasmin için söyleyemeyeceğim. Aras, Ceren ve ben Batınla gideceğiz. Aral ise dayılarıyla uçakta gitmeyi tercih etti sırf uçakta durmak, o hissi benimsemek için.
Evden ayrılırken bayağı üzüldüm. Kaç zamandır bu evdeydim ve Ankara kesinlikle İstanbul'dan daha güzeldi. Aslen İzmirli olsam da... Camdan dışarıyı izlemeye devam ederken çalan şarkıya gülümsedim. Pinhani. Tüm şarkıları harika olan bir grup ve bu grubun değeri bilinmiyor."Sessizsiniz." diye Mırıldandı Batın.
Arkama döndüm.
"Uyuyorlar."
Bir şey demeden şarkının sesini açtı biraz.
Sevmezdim okulu sevmezdim, okudum yıllarca hep okudum.
Güldü hafifçe onu yansıtan cümlelere. Gamzeleri onu sevmek için en büyük nedendi. Yine beni öp diye bağırıyordu belediye çukurları.
Okumaktan boynumu büktüm yoruldum
"Beni anlatıyor ya sanki."
Başımı salladım."Söylesene şarkıyı?" Dedim en güzel gülüşümü yaparak.
Hayır dedi önce. Olayın dudağımı aşağı sarkıttım.
"Asma o güzelim suratını. Belki gülersen söyleyebilirim hem."
Kırmızı ışıkta durduğu anda başını bana çevirdi. En şirin gülümsemenin ardından CD'yi taktı. Bir az uğraştıktan sonra başka bir Pinhani şarkısı çalmaya başladı. Şarkı başladığı anda anladım şarkının adını.
"Ne güzel güldün?" diye sordum kaşlarımı kaldırarak.
"Evet. Ne güzel güldün."
Sanki şarkının adını söyler gibi değil de bir iltifat gibiydi ama emin olamıyordum. Arabayı tekrar sürerken bu sefer şarkıya da eşlik ediyordu. Yüzüme yerleştirdiğimiz gülücükle onu izlerken anlamaması için dualar ediyordum. Anlarsa biterdim çünkü. Asla ama asla arkadaşlığımızı bile sürdürmezdi daha fazla. Bir daha şarkı söylerken, konuşurken, sinirliyken ve en çok da gülerken beliren gamzelerine göremezdim. Çillerine ve benlerine isimler takmazdım. Şarkısını söyledikten sonra bana baktı gülümseyerek. Aynı şekilde karşılık verdim.
"Her zaman ki gibi harikaydı." Göz devirdi.
"Yaa ne demezsin. Çarpılacaksın bir gün."
"Çarpılmakla alakası yok. Sesin gerçekten çok güzel. Çok iyi bir müzik zevkin var da sen de ne zamandan beri Pinhani CD si var?"
"O gün gittiğimiz kitapçıda almıştım."
Başımı salladım ve onu izlemeye devam ettim. Gözlerim gözlerinde, gözlerim gamzelerinde, gözlerim saçlarında ve gözlerim dudaklarında. Aklım Batın da, Batın'ın konusunda, Batın'ın gülüşünde, Batın'ın sarılışında. Kalbim Batın da, Batın'ın karakterinde, Batın'ın güven veren gülüşünde ve Batın'ın sesinde. Aklım, fikrim, kalbim daima onda. Arabayı durdurdu ve göz göze geldik. Hiçbir şey demedi ve derin bakışlarını gözlerime dikti. Arkasına yaslanırken sesli bir nefes verdim. Kaşlarını kaldırdı ve bakışları acayip bir hal aldı. Bir süre bakıştıktan sonra gözlerini ilk kaçıran her zaman ki gibi o olmuştu. Gözlerime bu kadar uzun süre bakması bile onun değiştiğini daha özgüvenli olduğunu hissettim. Onun özgüven ihtiyacı ona duyulan sevgiyle karşılanıyordu. Arabadan inip benim kapımı da açtı.
"Kibar günündesin?" Gülümseyip başını arkaya attı. Daha başını kaldırmadan parmağımı gamzesine koyup bastırarak döndürdüm. "Fasulyeye ekmek bahar gibisin." Demesiyle elimi çekmeden güldüm. Oda gülmeme karşılık verdikten sonra bizimkileri uyandırmak için uğraşmaya başladık. Onlar bir süre daha uyanmayınca ortalarına oturup konuştum.
"Eğer hemen arabadan inmezseniz Ceren Araf ve Aras Yaman burada diye bağıracağım sonra gelsin fanlar girsin gazeteciler."
İkisi de hemen arabadan inerken Ceren kafasını vurdu. Acıyla inlerken Aras hemen yanına gitti. "Nereni vurdun?" Diye sordu küçük bir çocukla ilgilenir gibi.
"Şurayı."
Aras işaret ettiği yeri ölünce Batın yüzünü buruşturup içeri yürümeye başladı. Bende peşinden takip ettim.
"Şapkaları takın!" Diye onları uyarıp Batın'ı yetiştim.
Koluna girmem için elini uzatınca koluna girdim ve marketten bir şeyler seçmeye başladım. Cips, çikolata ve meyve suyu. Koladan nefret attığın için diğerlerinin de içmesini istemiyorum. Zaten çok zararlı bir şey ve tadı bana çok acı geliyor. İnsanların onu şişe şişe içmesi saçma geliyor. İki ayran iki meyve suyu almışken Aras elinde 4 çilekli linkle geldi. "Bırak ayranı meyve suyunu çilekli link var burada." diyerek dramatik bir giriş yaptı. Ardından lolipopların önüne gidip, çilekli, limonlu ve karpuzlu lolipop aldı gerizekalı. "Çilekli lolipop, limonlu lolipop karpuzlu lolipop yersin aşkım" diyerek ve kıvırtarak yanımıza geldi marketin boş olmasını fırsat bilerek. "Veri nerede?" "Çilekli link sipariş eğip çise gitti." "Çiş mi denilir ona?" "Doğru. Siz sosyetikler ona lavabovabuvabo diyordunuz. Nasıl unuturum ya ben? Bayağı da üzüldüm şimdi." Aras paralarını ödeyince marketten çıktık ve Ceren'i bekledik geldiği anda Batın gaza bastı ve yolculuğumuz devam etti. Sonunda İstanbul'a geldiğimizden Batın Atatürk havalimanına sürdü. Ceren ve ben orada Ada ile buluşacaktık. Aral, Tekin abi ve Cesur abinin uçaklarının saati geç olduğu için onlar da biz havaalanına vardığımızda yeni inmişlerdi. Ada hepsimize sarıldıktan sonra Aral'a baktı. Yüz ifadesinden arada kaldığı belliydi. Aral Ada'ya elini uzatıp hafifçe sıktı ve gülümsedi. Ada da gülümserken yüzünden hiçbir duygu geçmediği için ofladım. Barın bana bakınca omuz silktim ve oflamaya devam ettim. Aras ve Ceren yılın ayrılığını yaptıktan sonra 3 spastik olarak deniz kenarına gittik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eziğin Gamzesi
HumorTüm hakları Batın'ın gamzesinde saklıdır.!!! ... Değişim hikayesi değildir!!! ... -Batın? +Efendim balım? -Ne yapıyorsun? - Seni Seviyorum aşkım +Hayır yanı şu an ne yapıyorsun? -Seviyorum aşkım +Hayır yani evde ne yapıyorsun yaa -Seviyorum +Aşkım...