Multimedya Tuğra= Cameron dallas
Gamze'den
Hamburgerim bitince en sona bıraktığım patates kızartmalarını yemeye başladım. O sırada aklıma gelen soruyu sordum. "Yarın okul var ne yapacağız?" Ada beni onaylayıp konuştu. "Devamsızlık yaparsam annem beni öldürür. Yol da yakın değil. Yanımda da okul kıyafeti yok. Gerçi biz serbestiz ama yine de giyecek hiç birşey kalmadı." diye söylendi. Batın ağzını sıkıp konuştu. "Şimdi yola çıksak" deyip saatine baktı. "Akşam 8'de İstanbul'da oluruz. Ama bu kadar kişi nasıl sığacağız bilmiyorum. Araba da mini." "Hepsimizi geçtim ama Ceren' rahat olması gerek."dedi Aras 3. olan ve chicken burger olan yemeğini yerken. "Şimdi bir hesap yapıyorum. Yaptım. Harikayım." diyerek ego kasan Aral'a baktım. "Şimdi Gamze'nin ayağı kırık fazla yer lazım yani Gamze öne. Batın sürücü koltuğunda. Arkada 3 kişilik yer var. Ada, Aras ve ben otururuz. Ceren de Adanın kucağına oturup bacaklarını bize uzatır. Alkışa gerek yok çok zekiyim biliyorum." deyip selam verirmiş gibi yaptı. "Aslında olabilir. Çok mantıklı." diye onayladım Aral'ı. Ama kızlar ne kadar rahat eder onu bilemem. "İ-ıh benim daha iyi bir fikrim var. Araba kiralarsak 3 kişi 3 kişi gideriz. Çünkü 6 saatin sonunda benim bacaklar gider." diyen Ada Öyküye baktım. "Bu daha mantıklı." dedim. "Kanka sen de napıyon anlamadım ki. Fikir vermek yerine o mantıklı bu mantıklı diyon. Mantık demişken aklıma mantı geldi. Olsa da yesek." Aras da haklı. "Ya canımı çektirdin. Keşke makarna yeseydik." Ceren HAKSIZ. Bundan eminim. Kendi kendime kıkırdadım. Bana bir bakış atsalar da önlerine döndüler. "Tamam o zaman. Ben sabah ki gibi görev dağılımı yapayım. Kızlar siz eve gidip eşyaları toplayın." dedi Ada ve beni işaret ederek. "Aras sen biraz dinlen. Aral sen de benle gel. Bir araba kiralayalım ucuzundan." Herkes onayladı ve biz dördümüz aşağı indik. Batın'ın arabası ile eve gittik. Batın kapının anahtarını bize verip gaza bastı. "Oğlum araba süper yaa." diyen Ada'ya bakıp sırıttım. "Bu arabaya binmek hayalimizdi hep." Göz kırıp o da sırıttı. Ve elini uzattı. Hemen eline çakıp güldüm. O ise o kadar da sallamayıp elimde ki anahtarı alıp kapıyı açtı. "Vayy, cool girl." dememle ikimiz birden kıkırdadık. "Neyse kanka. Bak ben bizimkileri toplayacağım. Sen de Aral ve Batın'ın eşyaları topla." dedim ve bizim kaldığımız odaya doğru yürüdüm. O sırada Ada Öykü söyleniyordu. "Ama yaa. Sen basite kaçtın." Onu dinlemeden odaya girdim. 'Keşke' diye düşündüm odaya göz atınca. 'Keşke bu evde yaşama şansım olsa.' Bu ev hem rahat, hem genç seçimi olduğu belli olan, hem de sempatik bir evdi. Ben buradan yine Melis'in sinir hareketlerine katlanmak zorunda kalıp, Adnan baba ve tanımadığım kadınlar görmek zorunda kaldığım eve döneceğim. Çünkü benim ait olduğum yer huzur değil. Yatakta koca kıyafetleri toplayıp Ada'nın çantasına doldururken yatağın ne kadar rahat olduğunu fark ettim. 2.5 kişilik yatak. Hemen yastık üstündeki başlıkları alıp dürdüm ve çantaya attım. Yıkayıp Batın'a geri veririm. Aynı okuldayız zaten. Yatağın baş ucundaki komedinden biberonu alıp kahkaha attım. "Noldu? Ne gülüyorsun?" "Yok bir şey." dedim ve işime devam ettim.
Ada Öykü'den
Batın'ın sadece giydiği kıyafetlerini Aral'ın sırt çantasına koyduktan sonra Aral eşyalarına geçtim. Önce ilk gün giydiği formayı çantanın ön gözüne gelişi güzel attım. Daha sonra ise diğerlerini de hiç katlamadan çantaya attım. Gıcıklığı seviyorum. Çantanın en küçük bölümüne ise beresini ve bandanasını koyarken elime bir kutu geldi. Bunun doğru olmadığını bilsem de merakıma yenik düştüm ve kutuyu çıkarttım. Şeffaf plastik kutunun içinde bir sürü bandana vardı. Gereğinden fazla ve her renk. Az önce kaldırdığım bandanasını çıkartıp kutunun içine yerleştirdim. Kutudaki bandanalar renk geçişine göre sıralıydı. Bir bandana da en çok ne renk varsa renge koymuştu. Üşenmemiş yapmış çocuk. Siyah - Kahverengi - kırmızı - turuncu - sarı - yeşil - mavi - lacivert - mor - ve Aral'dan beklemediğimiz renk pembe. Elimde ki bandana kırmızıydı. Tam yerine koyarken Aral'ın sesini duydum. "Beğendiğin varsa alabilirsin." Duyduğum sesle yerimden sıçradım ve bandanaların yarısı yere düştü. "Bir işi de adam gibi yapsan!" Bu sözünden sonra Aral'a ters ters baktım. "Adam gibi madam gibi deyip durma. Cinsiyet ayrımı yapıp sinirlerimi bozma döverim. İnsan gibi de bundan sonra. Hem sen neden sessiz sedasız geliyorsun öcü gibi yaa?" diye çıkıştım. Batın'ın sesin duydum sonra. "Merhaba. Ben yukarıdayım." Anlayışlı çocuk işte. Bir de karşımdaki ayıya bak. Eğilip toplamaya başladım. O da koltuğa oturup söylenmeye. Yerdekilerin hepsini toplayınca kalktım. "Geç al şu çantayı." Yerinde oturmaya devam edince tekrar konuştum. "Aklıma ne geldi bak. En iyisi sen yarın özür dilerken bana dünyanın en mükemmel insanı sensin de dersin." (3. Bölümde anlatılmıştır.) Aral gözleri irileşmesine rağmen çantayı almadı. "Hatta ben insan değilim.'Öküz, ayı, psikopatın önde gideniyim. Eşeğim' de diyeceksin." Hemen ayağa kalktı ve çantayı aldı. Sırtına taktı ve sordu. "Başka bir isteğin? Hemen söyle hemen hallederim." Böyle konuşunca güldüm. "Aferin, söyle insan ol azıcık yaa..." dedim ve Gamze ile Batın'a seslendim. "Gamze Batın hazır mısınız? Artık yola çıkalım. Akşam 10 gibi ancak evde oluruz." Buraya geldiğimizden beri olduğu gibi, Gamze Batın'ın kucağında aşağı indiler. "Biz eşyaları topladık. Çıkabiliriz." Ufak bir baş hareketiyle onayladım. Onlar kapıdan çıkarken unuttuğumuz bir şey olmasın diye baktım. Yerde bir tane daha bandana buldum. Siyah bandana da barış sembolleriyle doluydu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eziğin Gamzesi
HumorTüm hakları Batın'ın gamzesinde saklıdır.!!! ... Değişim hikayesi değildir!!! ... -Batın? +Efendim balım? -Ne yapıyorsun? - Seni Seviyorum aşkım +Hayır yanı şu an ne yapıyorsun? -Seviyorum aşkım +Hayır yani evde ne yapıyorsun yaa -Seviyorum +Aşkım...