EG21- Amca

38 3 12
                                    

Gamze'den
Aral kapıya boş boş bakarken ben de kapıya ilerledim. Tekin abi ve tanımadığım kahverengi gözlü kumral kamuflajlı çok yakışıklı özel harekat polisi. Tekin abi mi? Onun burada ne işi vardı ki? Evi Batın'a kim aldı sevgili dışım? Evet içsesaşkım her zaman ki gibi haklıydı. "Dayım gelmiş!" Sevinçle dayısının üstüne atladı Aral. "Hangisi?" Aras ve Batın'ın sorusuyla güldü. "İkisi de!" İkisi de koşarak buraya gelirken Ceren ile dehşete düşmüş gibi birbirimize bakıyorduk. "Ben  dün sevgilimin babasıyla tanıştım bugün dayılarıyla. Herhalde yarın da ninelerini dedelerinin gezeriz. Sonra da yıldırım nikahı!" Gerginlikten pek gülemedim çünkü onların gözünde 3 erkekle aynı evde kalan şeyler olacaktık belki de. Ama ikisi de hiç öyle bir şey demeden gayet sempatik bir gülümseme ile bakınıyorlardı. "Baba çok özledim seni yaa!" Batın babasından hâlâ ayrılmamıştı. Ben de babamı özlemiştim ama o bana gelmiyordu. Benim ona gitmemi bekliyordu. Farklar elbette vardı. Aras geldi yanımıza. "Dayı tanıştırayım, kız arkadaşım," gülümseyerek bakınca Ceren'in tuz ifadesi rahatlamıştı. "Ve en yakın arkadaşlarımdan Gamze." Adam elini uzatınca tekrar konuştu Aras. "Bu da geçen gün göreve gittiğini bahsettiğim özel harekat polisi amir Cesur. Dayım olur kendileri." Kısa bir tanışmadan sonra Batın kollarını babasından çekmişti. O da aynı şekilde yanımıza geldi. Ama Aras ine tanıştırmaya başladı. "Kız arkadaşım Ceren ve büyük olan dayım Tekin. Dayı, Ceren Gamze'nin yeğeni. Ceren, Tekin dayım da Batın'ın babası." Tekin abi Ceren'e satıldıktan sonra bana döndü. "Nasılsın Gamze?" diye sorarken sarıldı bana. "İyiyim Tekin abi, sen nasılsın?" Benden ayrılıp muzipçe güldü. "Valla duydum ki oğlumu kaçırmışsın, ben de bir ayın sonunda dayanamayıp geldim." Yanaklarım kızarırken gülerek içeri girdi. Cesur denilen abimiz çatık kaşlarına rağmen Tekin abiye göre daha çocuksuydu. "Dayışlarım, neden geldiniz siz?" "Noldu ünlü çocuk, ünlü olmadığı için dayılarını mı kovuyorsun?" Herkes yemeklerini yerken Tekin abi elleri bağlı bizi izliyordu yüzünde ki tebessümle. Yani biz derken, bazen Aras ve Ceren'i, bazen Batın ve beni. Batın ile yan yana oturmuş kahvaltımızı yapıyorduk. Karşımızda da Ceren ve Aras. Aral Cesur abinin yanına geçmiş, Tekin abi ise masanın başına oturmuştu. Cesur abi kıtlıktan çıkmış gibi yiyordu maşallah. Aras ve Aral kime çekmiş belli. Ama Aras ve Arel'in yüzü tamamen aynıydı Tekin abiyle. Ve bildiğim kadarıyla Ares ve Arel benziyorlardı. Er dayıya derler. Cesur abi ve Aras hala birbirlerine laf atarken Tekin abi olaya el attı. "Aras dinleme o oksijen israfını sen oğlum. O görevden sonra her zaman ki gibi eğitim çalışmaları için Ankara'ya gelecekti. Benim de toplantım vardı Almanlarla. Adamlar İstanbul'u daha önce gezdikleri için Ankara'ya gelmek istediler." "Ayıp ediyorsun Tekin başkan! Devletin polisine hiç oksijen israfı denilir mi?" "Kendinden 10 yaş büyük olan abiye başkan denilir mi?" "Büyüksün ve yaşlısın abi." diyerek ağzına hayali bir fermuar çekti Cesur abi. Kahvaltıyı yaptıktan sonra Aral ve ben sofraya dokunmadan içeri geçtik çünkü sofrayı biz kurmuştuk. Aras ve Ceren söylenirken Batın masadakileri biz dolabına attı. Batın bulaşıkları köpüklemeye başlayınca bir ayda uzmanı olduğum şekilde onları makineye atmak için yanına ilerledim. "Sevdin mi bizimkileri?" Diye soran Batın'ı hiç düşünmeden cevapladım. "Sevdim. Bana babam ve amcamı hatırlattılar. Biliyor musun onlarda aynı öyleydi. Babam her dakika amcama kendisinin büyük olduğunu hatırlatmaktan çekinmezdi. " Aklıma gelen anılarla genişçe gülümsedim. Abimle ben de öyle olmayı hep isterdik. Ama Allah'ın işine karışılmazdı.  İşimiz bitince ellerimizi yıkayıp onların yanına, salona oturduk. Ortamda değişik bir muhabbet dönüyordu erkekler arasında. Ceren ise başını o.zuna yaslamış dalınca onları dinliyordu. Batın ve ben bize yer kalmadığını anlayınca güldük. "Bakıyorum da ne kadar düşünülüyoryz öyle (!)" Diye isyan etti Batın. Ceren tek ayağını havaya kaldırınca yanına sıkıştım. Ben oturunca bacağını üstüme attı ve ben de bacağımı onun bacaklarının arasından aşağıya salladım. Hepsi bize gözlerini irileştirerek bakarken biz gayet rahat bir şekilde oturuyorduk. "Helal!" diyerek ayağa kalktı Aras ve bizi alkışladı. "Böyle oturmayı başaran kızlar, sizi sarılırken öldürebilir beyler." diyerek süzen Aral da ona eşlik etti. Batın hafifçe güldü göz göze gelince. Ve benim ruhum kanatlandı. "Kızlar öyle rahat mısınız?" diyen Cesur abiyi "Evet!" diyerek onayladık. Çünkü rahattık. Tekin abi yanında ki Aras oturmaya çalışınca onu e engelledi. "Kızlar gelin biriniz böyle oturun."diyerek teklif sundu. "Yok Tekin abi valla biz daha önce de birçok kez böyle oturduğumuzdan alışkınız." "Aynen hatta bu teknikle üç kişi oturduğumuz bile olmuştur." "Yuh amına koyayım!" "Aral!" Çift yankılanan sesler Tekin abi ve Cesur aniden gelmişti. "Nasıl polis olacaksın sen bu terbiyesizlikle?" diyerek çıkıştı Cesur abi. "Polis olmaktan vazgeçti geçtim dayı ben. Asker olacağım. Binbaşı Yaman! Çok havalı." Ve konu böylece kaynayıp gitti. Onlar öylece konuşurken önümde tam olarak amcam, babam, abim, Ceren ve ben canlanıyordu. Eğer ailem yaşasaydı, yengem yaşasaydı şuan da öyle olacaktık. Ama olamadık. Benim saçma sapan bir doğum günüm için üç kişinin ölüm günü gerçekleşti. Ve yengemin ölüm günü belirlendi. Benim doğum günüm, dört kişinin bedeninin ölüm günü, arkada kalan üç kişinin de ruhunun ölüm günü oldu. Dolan gözlerimi kapatırken elimin altında ki Ceren'in kolunu sıktığımın farkında değildim. "Aras bana suyu uzatır mısın? Kalkamıyorum da." diyerek su istedi Ceren sevgilisinden. Ona baktığımda elimi farkettim. Elimi hemen çekerken göz göze geldik. "Aslında iyi geliyordu." diyerek mırıldandı burukça gülerken. Benim gibi hissettiği yüzünün sararmasından belliydi. Aras suyu getirince bir kaç yudum aldı. "Teşekkür ederim." Aras bir şey demeden suyun kalanını içti. "Sütü böyle bırakmak haram, günah!" Dedi. Yüz ifadesine ikimiz de güldük. Aniden ayaklanan Tekin abiye baktım. "Bizim gidip birkaç imza atmamız lazım. Melek olmadığı için Cesur'a kaldı ikinci imza işleri. Malum üç tane üstlerinde imza yetkisi olan oğlumuz var ama onlar şirketi devralmayı düşünmüyorlar." dedi imayla. "Abilerin en kralı ben gelmesem? Çok üşeniyorum." "Olur mu öyle şey Cesur? Çocuklara kızıyorum bir de. Küçük dayıları, amcaları ne ki çocuklar adam olsun!" "Tamam ya bari su kamuflajları çıkartayım." Halbuki kamuflajlarla gayet de yakışıklı ve havalıydın sevdiğimin amcası. Değiştirmesen de olur. " Aras ve Aral'a baktı ardından Batın'a. "Batın hadi bana bir tişört ver koçum. Bunlar çok sıska. Gerçi sen de zayıfsın bana göre ama imkansız değil." Batın ile içeri gitti. Kol kasları tarafından patlayacak mışıl gibi duran bir tişört ve boyu biraz kısa olan siyah bir kotla geldi. "Sen ciddi misin? Milyonluk toplantıya tişörtle mi geleceksin?" Cesur abi gözlerini devirdi. Tekrar içeri girdi bir süre sonra elinde siyah bir ceketle geldi. "Hadi gidelim Osman!" diyerek ilerledi. "Salak bu çocuk salak. Nasıl okuyabildi polis okulunu ben onu anlamıyorum." Abi hadi." Kapıya kadar gidip onları yolcu ettik. Tekrar bir bakınca siyah ceket, beyaz tişört, siyah kot pantolon ve siyah asker botları baya havalıydı ve Cesur abinin de gamzeleri vardı. Onlarla vedalaşıp içeri girdik. Çıkıp önce buz pateni yapıp sonra da bowling oynayabileceğimiz bir yere gitmeye karar verdikten sonra Ceren ve ben odaya girdik. "Allah'ım kamuflajlı erkeklere ölebilirim. Çok havalı yaa." Ceren'i gülümseyerek onayladım. "Bence de. Dar kot ve asker botları da çok havalı duruyormus aslında." "Yeğen sülaleye bak. Hepsi yakışıklı. Tekin abi sarışın masmavi gözlü. Aynı benim sevgilim gibi. Sevgilim de sarışın mavi gözlü. Minik adamlar Arel ve Ares de maviş. Sonra Cesur abi çok ımm, karizmatik ve yakışıklı bir de gamzesi var. Kumral yakışıklı. Batın ve Aral gibi. Aras'ın babası da hoş adam. Oh my god!" Kahkaha attım. "Valla haklısın yeğen. Hepsi ayrı karizma. Bu arada dar pantolon ve bot çok havalı olmuyor mu?" diyerek sevdiklerimizin ailesine yavşamayı sürdürürken giyinmiştik. Odadan çıktığımızda Batın'ı koltukta otururken, Aras'ı buz dolabından çikolata yerken Aral'ı ise bandana seçerken bulduk. Ceren zıplayarak sevgilisinin yanına giderken, ben de Batın'ın yanına gittim. "Kanka sence hangi bandana?" Elindeki kutuyu alıp tekrardan Batın'ın yanına oturdum. Aral'a mavi bandanayı uzatırken, Batın'a da pembeli bandanayı verdim gülerek. Aral hemen bandanayla aynanın karşısına geçince gülerek konuştum. "Batoş sen de taksana bandana?" Elindeki bandanayı bir gurmeymişim gibi boynuma bağladı. "Bıtış sındı tıksını?" Diyerek sinirle taklit edince kahkaha atarak saçlarını karıştırdım. "Yine yapmamışsın saçlarını!" dedim sahte bir şekilde kızarak saçlarını şekillendirirken. "Yine açık bırakmamışsın saçlarını!" Diyerek o da bana kızdı sahte olduğu belli olarak. Sonra tokayı çekip elleriyle saçımı taradı. O an o ellerini bir daha saçımdan çekmesin istedim. Sonsuza kadar elleri saçımda kalsın istedim. Kalbimin sesini ben duyarken onun da duymasını her şeyi anlamasını ve onunda beni sevmesini istedim. Ellerim onun saçlarındayken beni daha da yanına çekti. Bir elimi saçından gamzesine doğru kaydırırken, o da belimdeki elini saçlarıma doğru sırtıma sürterek çıkarttı. Sırtımda dokunduğu yerler yanıyordu. Ben ne zaman bu kadar sevebildim ki seni Gamzelim? 3 ayda bu kadar sevmek bence imkansızdı. Ama sevmiştim işte. Birazcık yaklaşıp başımı boynuna gömdüm. Elini sıkıca beline sarıp saçlarımı parmağına dolamaya devam etti. Boynundan gelen kokusu o kadar güzeldi ki... Limon kokusunu çoğu kız sevmezdi ama ben bayılırdım bu kokuya çocukluğumdan beri. "Gamze," diye mırıldandı. "Efendim?" birkaç mırıltı çıktı ağzından ama anlamadım. "Duymadım." derken kokusunu içime çekmeye devam ettim. Beni kendinden uzaklaştırırken en son geçen ay gördüğüm soğuk bakışlarıyla delip geçti gözlerimi. "Yok bir şey. Sadece," dedi ve küçümseyici bir bakış attı. "Sana kadınlardan iğrendiğimi söylediğimi hatırlıyorum."
"Ne yani benden de mi iğreniyorsun?" diye sordum şaşkınlık içinde. İyi de kaç gecedir beraber uyuyoruz, her anımız beraber geçiyordu. Şimdi bana bunu nasıl söyleyebilirdi ki? Daha önce böyle davrandığında annesini biriyle bastığını söylemişti. Şimdi öyle bir şey de söz konusu olamazdı. Bakışlarında ki soğukluk bir anda yerini sıkıntılı bir ifadeye bıraktı. "Off, Gamze özür dilerim. Tamam senden iğrenmiyorum ama yine de seninle sarılınca vücudum geriliyor. Bu benim elimde olan bir şey değil ki." Güçlü bir şekilde yutkundum. Ne diyeceğimi bilemedim. Kırılmıştım ama. Normalde olsa benim gibi bir sulu göz hemen ağlardım böyle bir şeye ama arkadaşlarımıza dün ki günü zehir ettikten sonra bugün de onları üzmememiz için sessiz kaldım. "Gençler çıkalım mı artık?" diye soran Aralla hemen ayaklandım. "Çıkalım aşkitom!" diyerek yanımıza gelen Aras yediği yumrukla sustu. "Yapmayın benim sevgilime böyle şeyler ya yazık değil mi?" Evden çıktığımızda Batınla tekrar göz göze geldim farklı bakıyordu. Benim ona baktığım gibi bakıyordu sanki. Ne saçmalıyorum ben? Daha az önce benden igreniyordu.

######

Arkadaşlar bir geçiş bölümüdür. Aslında bölüm daha erken gelecek ve daha uzun olacaktı ama noled okullar açıldığı için ben ilk hafta büyük uyku problemleri yaşadım. Okulda da telefon yasak! Hadi hep birlikte bana ağlayalım. Bölüm geç geldiği için özür dilerim.

Eziğin GamzesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin