Umarım ki ilk hikayem fiyasko olmaz çünkü beğenirseniz gerçekten çok sevinirim,sevgiler ben :D
Gecenin zifiri karanlığı İstanbulun pisliğini,kötülüğünü bir çarşaf gibi örtüyor iken adımlarımı biraz daha hızlandırdım,zaten en çok geceleri severim,gündüzleri şehrin bütün kötülüğü ve pisliği bir kadın gibi çırılçıplak kalıyor geceleri ise hile hurda,kötülük,dert tasa pis olan ne varsa bir çarşaf gibi üzerini örtüyor bu yüzden geceleri çok severim,e bir de barlar geceleri işlediği için olabilir.Şimdi de bara gidiyorum ama bu sefer kendimi sevmeden evlendiğim biriyle evlenmeden kurtarmak için,hani şu 'sadece filmlerde olur' dediğimiz evlilikler var ya evin biricik kızı (bu benim) babasının holdingi'nin batması nedeniyle diğer holdingin sahibinin yakışıklı oğluyla evlenmek zorunda olması gibi,tabi bende de böyle oldu ama yakışıklı kısmını ihtiyar,bir ayağı çukurda, olarak değiştirirsek daha iyi olur ve beni gerçekten de öyle biriyle evlendiricekler.
Tek umudum sevgilimin bana beraber kaçmamızı söylemesi,yoksa Bingöl holdingin, yani bizim holdingin tek miras varisi olduğum için tek şansımız başka bir holding sahibi ile evlenmek.Sevgilim Mertin beni herzaman ki beklediği yerde olması ile yüzüme anlamsız bir gülümseme yayıldı.Pist de dans eden insanların arasından geçtiğimde, sıkıca sarıldım,hiç bırakmak istemezmiş gibi,zaten bırakmakta istemiyordum.
''Nasılsın bebeğim ?''
''Çok kötüyüm!''
Yüzündeki sırıtış ağır ağır kaybolup yerini endişeye bıraktı,''ne oldu umarım kötü birşey olmamıştır.''
Bundan başka daha ne kadar kötü birşey gelir ki diye geçirdim içimden ''evleniyorum''
Surat ifadesi ifadesizleşen Merte beyninin hazmetmesi için sessiz kaldım vermem gerekti,sonun da ifadesizliğini kenara bırakıp bana sinirle baktı ve eliyle kolumu sıkıca kavradı,doğrusu bu kadar sert tepki vermesini beklemiyordum o morukla evlenmeyi istemiyordum ki bende zaten.
Tam neden sert tepki verdiğini sormayı düşünürken evliliği istemediğimi söylemediğim aklıma geldi tabi normaldi bu kadar sinirden köpürmesi,sakince kolundan tutarak ''hey hey hey sakin ol bu bildiğin evlilik değil'' dedim ''Nasıl bildiğin bir evlilik değil !'' kaşlarını havaya kaldırarak gözlerimle çıkış kapısını işaret ettim.''Hadi gel daha sakin bir yerde konuşalım burada konuşamayız'',hala sinirinin gitmediğini bildiğim için fazla zorlamak istemedim açıkçası.
Dışarı çıktığımızda temiz havanın ciğerlerime dolmasıyla derin bir nefes aldım,beni bir yerlere sürüklemeye başladığında sesimi çıkarmadım,eğer şimdi konuşmaya başlarsak sinirlenip kavga etmeye başlardık,bir bankın yanına geldiğimizde beni kolumdan çekip hiç de yavaş olmayan bir şekilde yanına oturttu ayağını aşağı yukarı sallamaya başladı.
"Hadi anlatsana artık neyi bekliyorsun!"
''Bak bizim holdingi biliyorsun durumu kötü, ben de en büyük varisi olduğum için babam başka bir holdingin kurucusuyla,benimle evlenme koşuluyla ortaklık kurcaklar, yani holdingin eski gücünü kazanması için benim o yaşlı adamla evlenmem gerekiyor tabi bu evliliği yapmamam için bir çözüm yolu düşündüm sen beraber kaçalım dersen hiçbir şey umrumda değil,seninle beraber kaçarız herşeyden uzak oluruz,en önemlisi mutlu oluruz,ne dersin mert seni çok seviyorum belki aradan bir yıl geçtiğinde evleniriz,çocuklarımız da olur gerçi çocuk için daha erken ama mutlu oluruz,ne diyorsun aşkım''''Evlenmek mi? ne kaçmasından bahsediyosun sen Arsima , biz ne zaman dan beri sevgiliyiz farkındamısın sen,daha bir ay oldu ve sen bana kaçmaktan,evlenmekten ,birde çocuktan bahsediyorsun ben öyle biri gibi mi duruyorum kızım,seviyorum dedikte,baba olabilecek biri gibimiyim!''
Kalbim de hissettiğim hayal kırıklığı ile kötü düşünceler benimle alay etti 'ne o Arsima seni gerçekten seveceğini mi sandın birde çocuğa evlenmekten bahsedip iyice kaçmasını sağladın aferin sana' düşüncelerimden nefret ediyordum ama bu sefer gerçekleri söylediği için içimden hıçkırarak ağlama düşüncesini zorlukla red ettim.
''Aslında sende doğru söylüyorsun senden adam bile olamazken baba olabileceğini düşündüm,hata bende özür dilerim''
Mert'in yanıma yaklaşmasıyla elimle onu durdurdum ''şimdi nereye istersen oraya gidebilirsin Mert'' sesimdeki soğukluğa ben bile şaşırmıştım.Mert bir şey diyecekmiş gibi oldu ama sonra vazgeçip arkasına bakmadan ,geldiğimiz yerden geri dönerek gitti.
Kendimi gemide ki tayfasının hepsi ölmüş okyanusun ortasında mahsur kalan bir denizci gibi hissediyordum gözlerimi sıkı sıkı yumup dizlerimi banka çıkartarak kafamı dizimin arasına aldım,ne kadar ağladığımı tam olarak bilemiyorum ama güneş doğmaya başlamıştı.Kalkmam gerektiğini anlayıp sahile doğru yürümeye başladım,bana en iyi orası gelirdi.
Sahile geldiğimde her yer boştu,bir bank dışında,yalnız olduğumu daha da anlamak istemememden ve derdimi beni tanımayan bir inasana aktarma isteğimden dolayı benimle yaşıt görünen çocuğun yanına oturdum.Yanına oturduğumda,gözünün ucuyla öylesine bakıp geçti.kafamı denize çevirip sakinleştim...sakinleştim ama beynimdeki sorular bir türlü sakinleşmiyordu, şimdi ne yapıcaktım?
'Hayatın iğrenç tebrik ederim,yaşlı bunağa kocacığım diyeceksin',kafamdaki kelimelere hayali kalemle geri gelmemek üzere kocaman bir çizik attım.
Çocuğa dönüp baktığımda kıpırdamaksızın denizi izliyordu,muhtemelen onunda derdi vardı ,zaten insanlar buraya hep stres atmaya geliyor ,denize dertlerini dökmek için.
''Sana birşey anlatmak istiyorum doğrusu anlatmak zorunda hissediyorum,konuşmana gerek yok, sadece çok bunaldım ve birilerine anlatmam gerek '' çocuğun suratına bakıp bir hareket bekledim sadece denize bakıyordu,yani bu 'anlatırsan anlat umrumda değil' anlamına geliyordu.Ben de omuz silktim ve anlatmaya başladım ''bak bizim bir holdingimiz var durumu kötü, ben de varisi olduğum için babam başka bir holdingin kurucusuyla,benimle evlenmek koşuluyla ortaklık kuracaklar, yani holdingin eski gücünü kazanması için benim o yaşlı morukla evlenmem gerekiyor,neyse bende erkek arkadaşımın yanına gittim, ona da aynı olanları anlatım ama başka şeyler de eklemiştim,bana benimle kaçmayacağını daha çok yeni olduğunu söyledi,yani anlayacağın kıçıma tekmeyi bastı'',anlattıklarımı tek nefes de anlattığım için ard arda öksürdüm,sonra suratına baktığımda beni izlediğini fark ettim.Allahtan makyaj yapmadığım için ağladığımda makyajım akmadı,suratıma boş boş baktıktan sonra ayağa kalkıp çekedini çıkartıp omuzlarıma koydu,o koymadan önce üşüdüğümü fark etmediğimi anlayıp çekede biraz daha sarındım.
Arkasını dönüp yürüdüğünü gördüğümde arkasından seslendim ''hey'' önce yavaşca durdu,sonra ağır adımlar ile arkasını döndü.Bu çocuk niye bu kadar ağırcanlıydı ki? kaşlarını sorarcasına kaldırdığında ''teşekkür ederim,e bir de bu ceketini nasıl geri vereceğim,bir daha görüşeceğimizi sanmıyorum'',suratında yamuk bir gülümseme oluştu,daha önce hiç bu kadar güzel bir gülüş görmediğime kalıbımı basabilirdim. ''belki bir gün yine tesadüfen karşılaşırız ha,o zaman alırım.'',dedi ve o çapkın gülüşünü atarak arkasını tekrar dönüp bu sefer gerçekten gitti.Hem onunla tekrar karşılaşmak istiyordum ,hem de hayatımı anlattığım yabancıyı tanımak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli çocuk
ChickLitIşıklarda durduğumda garip bir müzik duyduğumu sandım,radyoyu kontrol ettiğimde kapalı olduğunu gördüm fakat o kulağıma hoş gelen müzik beni telaşlandırmıştı ve bu şarkının ismini bilmiyordum.Telefonumuda çantamdan çıkartıp kontrol edeceğim sırada a...