19 ∞

1.3K 44 6
                                    

Biliyorum, bu şehir getirecek seni bana, belki bir konser kuyruğunda, belki tıkış bir metro vagonunda. Götürdüğü gibi getirecek, aksayan bir gecenin topal ışığında. Sevmez bu şehir ağlayan erkeği, biliyorum getirecek, ağlamaya çeyrek kala.

...................

Yolculuğumuz sırasının çoğunda uyuyarak geçirdim,fakat birkaç kez arabanın hendekten geçerken ki sarsıntılarında uyku ile gerçeklik arasında kalıp Cenkerin kendi kendine konuştuğunu gördüm.Uyku mahrurluğu ile pek önemli olmadığını düşünsem de aslında gerçketen önemli olduğunu uyandıktan sonra anlayabildim.Ne dediğini ömrüm boyunca asla unutamayacaktım.

''Ona yalanlar içinde ki hayatında ki,ikinci yalan söyleyen kişi olduğumu nasıl söyleyeceğim?''

Bu soruyu daha çok kendine sormuştu fakat cevabını ondan çok beynimin içinde kendim arıyordum.Bana ne  hakkın da yalan söylemişti?

En büyük soru ve beni en çok korkutan soruydu bu.Beynim bu sorunun cevabını her ne kadar çok red etmek istesede,merakım galip geliyordu.

Fazla sıcağın beni bunaltması ile uyandırıldığım da gözlerimi kapatıp uyku mahrurluğunun üstümden kalkmasını bekledim.Daha sonra gözlerimi açıp Sürücü koltuğuna baktım.Boştu,Herhalde beni getireceği yere getirmişti ve onu  ayarlıyordur.

Radyoya basıp güzel bir şarkının olmasını diledim.Bana bu kafayla ancak sevdiğim bir şarkı iyi gelirdi,İlaç gibi.

Bir kaç şarkıyı es geçip arabamda sürekli dinlediğim radyo kanalını açtım.Onların şarkı seçimleri harikaydı.Süresinin sonuna gelen şarkı bittiğin de,yerini yeni bir şarkıya bıraktı.Christina Perri A Thousand Years,çalmaya başladı.

Arabanın kapısını açıp,ağaçları kıpırdatan rüzgarın benim dertlerimi alıp gitmesinin ne kadar güzel olacağını düşündüm.Tabiki de böyle bir şey olmamıştı.

Rüzgar tenimi sevimli bir köpek yavrusunun sahibini özlemle yalaması gibi  hoşgörü ile karşıladı.Gözlerimi kapattığım da şarkı ve rüzgarın serinliği ile rahatladım.Başkalarının anlamını bilmeden dinlemem dediği şarkının aslında sana ne hissettirdiği önemliydi bence.

Bir şarkının seni diyarlardan başka bir diyara sürüklemesi eşsiz bir histi.Arabanın camı tıklatıldığın da yerimden sıçradım kafamı çevirip yumruk atma pozisyonuma geçicekken Cenker olduğunu gördüm.Tuttuğum nefesimi rahatlıkla dışarıya verdim.Neden rahatlıyordum ki Cenkeri gördüm diye şimdilik hayatımda ki en büyük tehtid o değil mi zaten?

Adımımı dışarı attığım da Etraf aydınlanmış güneş dağların arkasından yüzünü göstermiş,ışığını etrafa yayıyordu.Yeşil çimler her bir tarafa işlemişti ,çiçekler de üstüne motif deseni gibi grup şeklinde ya da  tek tek  durarak yayılmışlardı.

Görüntüyü bozan tek bir şey bile bulunamazdı burada.Bir ara eğer hala Cenker ile ilişkimi kesmezsem ya da o beni öldürmezse,kesinlikle böyle mükemmel yerleri nereden öğrendiğini soracaktım.Eşsiz bir yerdi.

Fotoğraf karelerin de itinayla çekilmiş manzara fotoğraflarını hatırlattı bana.

 Dikkatimi bir mağara çekti, mağaralar karanlık olurdu genellikle ama bu öyle değildi,mağaranın sonu gibi görünen bir yerde ışık parlıyordu.Mağara bir tür tünel gibiydi.

 Biraz öne atılıp elimi elinin arasına aldı.''Haydi gidelim daha sonra izlemek için zamanın bulunacak.''

Tünelimsi mağaranın içerisinden  geçip  başka bir tarafa geçtik.Bulunduğumuz yerde bir şelale gürül gürül akıyordu.Şelalenin içinden geçen gökkuşağı bütün renkleri içinde barındırıyordu.Rüyalarım da gördüğüm o güzel yerlere benziyordu.

Gizemli çocuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin