3∞

3.5K 143 3
                                    

Eğlencen senin ayağına gelmiyorsa zorla getirteceksin.

---------------------------------------

Kısa çaplı bekleyişten sonra Göktuğ kolumdan beni dürterek ''az önce sana güldümü yoksa gözlerim. Bana oyun mu oynuyor'' dedi.Soruyu kendi kendine soruyormuş gibi geldi.

Kafamı Göktuğa çevirdim.''emin değilim belki arkamızdaki birine gülmüştür:'' çok çok çok sesli bir kahkaha attı sanki benimle dalga geçercesineydi bu gülüş.''hı tabi zaten duvarlar canlandı aralarında da bir ilişki var'' dedi arkasındaki duvarı göstererek.

Kaşlarımı çatıp bakışlarıma sus yoksa kötü olur anlamı kattım Göktuğa,kulağıma yaklaşıp ''Onu herkese gülerken görmedim bu daha çok sana özel bir gülüşe benziyor''deyip geri çekilerek göz kırptı.

Gözlerimi kaçırıp incelemeye başladım,etrafta o kadar çok insan vardı ki hangi birine dikkatimi vereceğimi şaşırdım.Yani birincisi benim anlamadığım bu çocuk hergün etrafta suratsız insan gibi somurtarak mı geziyordu,ikincisi ise aile sırrımı anlattım diye mi bana gülümsemişti,sırrımı onunla paylaştığım için mi?

Hemde o zaman yüzüm tanınacak gibi değildi saatlerce ağlamış yüzü gözü şiş olarak yanına oturmuştum.Güzel olduğum aklından bile geçmemiştir.Kanımca bana gülmesi için hiçbir sebep yokken ''kimseye gülmeyen'' şahsımız aman işşe cenker bey bana mı gülücek.

Kıyamet alameti falan herhalde.Yoksa bu çocuk bana ASLA GÜL-MEZ

Tanımadığım bir çocuğun kafamı bu kadar oyalaması sinirlerimi bozdu.Allah bilir tanısam başıma ne dertler açar.Kendi kendime düşündüğüm kelimeye havayla bir el ile savurdum.O 'Kimseye Gülmeyen Ama Bana Gülen' şahsı düşünmeyeceğim.

Gözlerimin beyin komutundan çıkıp,istemsiz olarak Cenkere kaymış olduğunu göz göze geldiğimizde anladım.Yine o bana özel gülmelerinden birini yollayıp yanında olduğunu yeni farkettiğim bir kadını daha çok yanına çekti ve daha çok yakınlaşmalarına sebep oldu.Tabi bendeki mavi inatçı keçilerinde inadı tuttu gözümü kaçırmadım,zaten ikimizin arasında bir iddia varmış gibi ikimizde birbirimizin gözlerimizin içine baktık.
Gözlerimi çevirmezken kızla gülüşüp konuşmaları sinirimi bozdu ve teması ilk bozan ben oldum.İlerki zamanlarda filmlerdeki gibi yakışıklı bir çocuk gelmedi direk sap gibi kendi aramda takıldım.

Göktuğ ile bana uzun gelen bir süre boyunca konuştuğumuzu fark edip gitme zamanımın geldiğini anladım yaşadığım her şeyi unutmak adına içtiğim bir kaç bardak etkisini göstermeye başladığında gitme vaktimin geldiğini anlamıştım,düşündüğüm bir özgürlüğü ayakta tutma eylemini gerçekleştiremesemde iyi bir gece geçirmiştim her şeye rağmen.

Göktuğa taksi çağırmasını söyleyip sarhoşluğun verdiği sululukla yanaklarından öptüm hemde salyalı salyalı,asker selamında verip taksi çağırmasını istedim.Yalpalayarak dışarı çıktığımda yerdeki taşı farketmediğim için yere tökezleyerek düştüm ve beni kurtaran bir yakışıklı prensim de yoktu popomun üsütüne iyice oturup taksiyi oturarak beklemeye karar vermiştim.Kafamı ellerimin arasına alıp korna sesini duyana kadar kaldırmamayı düşünüyordum ama sadece düşündüm Çünkü başımı kaldırmam için beni dürtükleyen kişiye bakmam gerkekiyordu.

Yabancı ellerden destek alarak aniden ayağa kalktığımda tekrar düşmeyeyim diye beni kendine çekti iyice yabancı.Baygın bakışlarımı nane,içki kokulu kişiye çevirdim.Tabiki de karşımda Cenker Nam-ı değer Gizemli çocuğu görmeyi beklemiyordum.Sarhoş cesaretiyle ellerimi kaldırıp Gizemli çocuğun yanaklarına yerleştirip sündürmeye daha çok çekiştirmeye başladım.

Kaşlarını çatarak,elleriyle ellerimi yüzünden çekti tabi ben rahat dururmuyum çocuğun çatık kaşlarına ellerim düzeltmek için gitti ''kaşlarını çatma''dedim kendi kaşlarımı çatarak.Bana alayla gülüp elleriyle benim kaşlarımı düzeltti.''Diyene baksana sen''dedi.

''iki hafta sonra evleniyormuşsun''ağzım şaşırmamın etkisiyle aralandı ''nerden biliyorsun?''dedim.Sorumu es geçerek yeni bir soru yöneltti bana,''İki haftayı beraber eğlenerek geçirebiliriz'' beynim söylediklerini süzgeçten geçirirken kaşlarım hararetle çatıldı,''nasıl olucakmış o bakayım?'' dediğime hafifçe güldü -bu Çocuk harbi bana özel mi gülüyo ne- ''kabul ediyor musun?'' ayık kafa olsa dediğini asla kabul etmezdim ama sarhoşluğun verdiği güzel kafayla ''kabul ne zaman başlıyoruz''dedim hızla.

''Telefonunu ver'' Anlamsızca suratına bakıp telefonumu uzattım,Telefonuma bir numara yazıp aramaya başladı.Yüksek sesli bir melodinin duyulmasıyla kendini aradığını anladım.Telefonumu bana uzatırken kendi telefonunu çıkartıp numaramı telefonuna sırnaşık olarak kaydetti.

Öfkeli bakışlarımın ağırlığını hissetmiş olacak ki kötü kötü gülerek suratıma baktı.Tam bir laf söyleyecekken konuşmamızı korna sesi geldi.Beni arabaya sürükleyip bindirdi.Camı açmamı söylediğin de camı açtım.

''Kafanı yaklaştır''cama doğru yakın olan kafasına bir şey söylecek sandığım için biraz daha yaklaştım.Tekrar bi bokluk yapacağını belli eden gülümsemesini dudaklarına yerleştirip o da kafasını eğdi.yanağıma kondurduğu tatlı öpücük büyüledi.

Ben günün kaçıncı şaşkınlığını atlattığımı bilmediğim için kendimi boşlukta hissettim.O ise daha yeni hiçbirşey olmamış gibi şöföre gitmesi için bir işaret verdi.Araba hareketlenirken söylediği cümle beynim de yankı yaptı.

'' Tekrar Görüşeceğiz Sırnaşık''

Gizemli çocuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin