8.bölüm

1.1K 67 3
                                    

Yazar; Aslıhan Saranghae 

Hector, Maya’nın bileğinden kavradığı gibi sürüyerek yolun kenarında ki ormanın içine doğru yürümeye başladı. Ardından “Nereye gidiyorsun? Yarım saate işi biter bu tekerin.” Diye bağıran muhafıza “Biraz eğlenip geleceğiz. Merak etme.” Diye karşılık verdi ardına bakmaya gerek bile duymadan. Maya bir yandan elini kurtarmaya çalışırken diğer yandan da gittikçe uzaklaştıkları arabaya bakıyordu. Bu adamın kendine yapmak isteyeceği şeyler hakkında ise düşünmek bile istemiyordu. “Nereye götürüyorsun beni? Derdin ne senin?” diye bağırıyordu Maya ama Hector’un onu dinlemeye niyeti yoktu. Maya’nın karşı koyuşlarına, konuşmalarına aldırmadan, arkalarında uzanan yol gözden kaybolana kadar Maya’yı sürüklemeye devam etti. Ve en sonunda gözüne kestirdiği bir ağacın dibine geldiklerinde durup yavaşça Maya’ya döndü. 

“Seni dinliyorum Şimdi tekrar et sözlerini.” Deyip belinde ki kılıcını birkaç adım ileriye fırlattı. “Bak kılıcım, ya da başka bir silahım yok. O yaşlı kralım, ya da adamlarımda yanımda değil. Şimdi ne söyleyeceksen söyleyebilirsin.” Maya ise “Delirmişsin sen.” Deyip arkasını dönüp geldiği yola doğru bir adım attı. Ama diğer adımını atamadan bileğinden kavrayan elin gücüyle, arkasında duran ağacın gövdesine yapışmış halde buldu kendini. “Sen kendini ne sanıyorsun? Kime laf sokmaya çalışıyorsun? Hem de o küçücük beyninle.” Deyip Maya’nın çenesinden kavrayarak yüzünü biraz daha yukarı doğru kaldırdı Hector ve devam etti konuşmasına. “O zaman senin anlayacağın dilde konuşalım. Senin gibi orman da yaşayan yabanileri evcilleştirmesini iyi bilirim ben” Deyip kızın dudaklarına tüm gücüyle yüklendi. Maya karşı koymaya çalıştıkça Hector daha da yükleniyordu ve bu işten zevk aldığı her halinden belliydi. Maya ise ne kadar zorlarsa zorlasın Hector’un elinden kurtulamayacağının artık farkına varmıştı. 

Hector öptükçe öpüyor, devam ettikçe de daha çok arzuluyordu bu kırılgan bedeni. Ama kendine dur demesi gerektiğinin farkındaydı. Sonuçta saraya gidince isteklerini gerçekleştirmek için onu bekleyen bir sürü kız vardı. Bu yabaniyle uğraşmaya gerek yoktu. Hızla yapıştığı dudaklardan yavaşça geri çekildi; İstese daha ileriye gidebilecekken, üstüne üstlük bütün bedeni uyarılmışken. Sonuçta o da bir erkekti. Maya ise bu aniden geri çekilişle Hector’un bedenine vurmaya devam ettiği ellerini aşağı indirip, korkudan kocaman olmuş gözleriyle ona bakmaya başladı. Hector ise yüzünde alaycı bir ifadeyle konuşmaya başladı. “İstesem seni şuracıkta öldürebileceğimin farkındasın değil mi? Krala vermem gereken tek hesap o yaşlı bunağın hayatıyla ilgili olur. Kimsenin umurunda olmayan, o değersiz hayatın için beni kışkırtmaya devam etmesen iyi edersin. Bir daha bu kadarla kalmam. İnan bana dediğimi yaparım.” 

Ama Maya’nın cevabı da aynı sertlikte oldu. “Senin gücün sadece savunmasız kızlara yeter. Hadi öldür beni. Ne duruyorsun? Senden korkmuyorum.” Diye bağırdı tir tir titreyen bedenine bile yalan söylüyordu. Hector ise “İşte cahil cesareti diye buna denir. Gerçekten o kafanın içinde ne taşıyorsun sen? Ben, bana bulaşma diyorum sense kafanın dikine konuşuyorsun.” “Konuşman bittiyse dönmek istiyorum. Yeter bu kadar saçmaladığın.” Diye karşılık verdi Maya. “Anlaşılan sen hala akıllanmamışsın. Ellerin, ayakların bağlı halde devam etmek istiyorsun sanırım.” Deyip sırtında ki iplere uzandı Hector. Ama Maya bir fırsatını yakalayıp, o ipi ayarlamaya çalışırken Hector’a attığı tekmenin ardından arabanın olduğu yöne doğru koşmaya başladı. 

İşte tam da bu anda ikisini de bekleyen kocaman bir sürpriz vardı. Birden bire ormanın içinden çıkan dilenciler sardı etraflarını. Maya’nın önüne dikilen dilenci diğer arkadaşına bakarak “Vay vay vay… Bu ormana böylesi gelir miydi? Hoş geldiniz leydim.” Deyip fazla eğilmeden reverans yaptı kızın önünde. Maya boğazına takılı kalan çığlığıyla ardında kalan Hector’a çevirdi bakışlarını. Ama tam da o an da Hector’un attığı yerden kılıcını alan diğer dilenci pis pis sırıtıyordu. Bu durum karşısında kaçmaya çalışan Maya’yı dilenci yere yatırıp üstüne çıkarken diğer dört dilencide Hector’a saldırmışlardı bile. Ormanın içinde ki küçük ders saati ikisinin de hayatına mal olmak üzereydi. Maya çığlık atmasın diye üstüne abanan dilenci kızın ağzını kapatırken bir yandan da pantolonunu aşağıya sıyırmaya çalışıyordu. Hector ise aynı anda üstüne çullanan adamları bir bir yere devirip Maya’nın yanına gelerek, kızın üstünde ki adamı kaldırdığı gibi yere savurdu. Tam o an da ise arkasında bıraktığı dilencilerden biri Hector’un kılıcıyla arkasından saldırınca, son anda adamın ayak seslerinden hamle yapacağını fark eden Hector hızla dönüp adamın elinde ki kılıçtan kurtulmayı başardı. Ama hala tehlike geçmemişti. 

Tutku!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin