Yazar; Aslıhan Saranghae
Maya, dizleri zangır zangır titrerken ayakta durmakta bile zorlanıyordu. Kraliçenin onunla ne konuşmak istediğini merak etmişti ama aklından geçen şeyler hakkında olmasından korkuyordu. Kraliçe Isabel ise genç kızın bu tedirgin halini fark edip “Gel… Gel ve karşıma otur küçük kız.” Deyip Maya’nın oturmasını bekledi.
Ürkek bir kuş gibi gösterilen yere oturan Maya’nın sadece gözleri değil bütün vücudu da ne halde olduğunu belli ediyordu. Elini ayağını nereye koyacağını bilmez bir halde sadece kraliçeye odaklanmaya çalışsa da ortamın gerginliği buna izin vermiyordu. “Korkma!” dedi kraliçe. “Sana kötü şeyler söylemek için çağırmadım buraya.”
“Sizi dinliyorum majesteleri.” Dedi Maya, aldığı nefesi öyle derinlere çekmişti ki bir an geri veremeyeceğini bile düşündü genç kız. Kalbinin sesi kulaklarını çınlatıyordu neredeyse. “Senin burada, bu sarayda kalabilmen için bir çare buldum. Ama bir hizmetçi ya da bir nedime olarak kalmanı istemiyorum. Bunun içinde seni evlendirmeye karar verdim.” “Aman tanrım!” dedi Maya içinden. John’un sözleri ve kraliçenin bu tavrı kızı serseme çevirmişti. “Yoksa…” deyip aklına gelen şeylerden kurtulmaya çalıştı.
“Seni evlendireceğim. Bunun için üç aday seçtim. Ama hangisiyle evlenmek istediğine sen karar vereceksin.” “Nasıl olur majesteleri?” Deyip ayağa kalktı Maya. “ben evlenmek istemiyorum.” Sesinin tonundaki ani artıştan da, birden bire ayağa kalktığından da bihaberdi. Kraliçe ise yaşına yakışır çatallaşmış sesiyle küçük bir kahkaha attı. “Korkma küçük kız. Seni istemediğin bir adamla evlendirecek değilim. Ama bu sarayda kalabilmen ya da buradan çıkıp istediğin yerde yaşayabilmen için seni evlendirmem şart.”
“Bunun için neden evlenmek zorundayım ki? İzin verin büyükannem ve ben saraydan ayrılalım. Hem bu saraydaki işlerimizde bitti sayılır.” “Haklısın… Aslında çok haklısın ama senin bilmediğin bazı şeyler var. Neyse dediğim gibi üç kişi seçtim senin için; lort Edward Kilerman, Lort Mason Bowrıns ve lort Hector Ricaldi. Hemen cevap vermek zorunda değilsin ama çokta bekletmemelisin beni. Zaten Hector’u tanıyorsun ama diğer iki lortla da senin için görüşme ayarladım. Hepsi seve seve kabul etti. Bir tek Hector’a söylemedim ama onunda hayır diyeceğini sanmıyorum.”
Maya sanki gördüğü kâbustan yeni uyanmış gibi ne duyduklarına, ne de ona sunulan seçeneklere inanabiliyordu. Az önce omuzlarına binen yük birden bire karşısında cennetin kapılarını açmıştı sanki. “Bu gerçek olabilir mi?” diye söylendi; aklından geçenleri kraliçenin duyabileceği kadar yüksek sesle söylediğinin farkında bile olmadan.
Kraliçe Isabel ise yeniden gülümseyip “Evet gerçek.” Dedikten sonra devam etti. “Hennu’da benim fikrimi onaylıyor. Geriye bir tek senin cevabın kalıyor.” Maya az önce oturduğu yerden yeniden ayağa kalkıp “Düşünmeme gerek yok majesteleri.” Deyince kraliçe yeniden ikna etme çabasına girmişti bile.
“Ama kızım düşünüp öyle karar ver…” “Düşünmeme gerek yok efendim. Ben seçimimi yaptım. Ama kararımı size yarın bildireceğim.” Maya odadan dışarı çıkarken kalbi ağzında atıyor, yüzünü bambaşka bir ışıltı kaplamış, mutlulukla gülümsüyordu. Birkaç saat önce içini dolduran korkuların hepsi yok olup gitmişti. İnanamıyordu, her şeyin bu kadar kolay olması, sorunların bu kadar çabuk çözülmesi; eğer bu bir rüya ise uyanmak istemiyordu.
Hector ise kendisi hakkında alınan kararlardan habersiz John’un odasında beklemeye devam ediyordu. John elindeki mektubu bitirip ayağa kalktığında en güvendiği adamı Hector’a mektubu uzatıp “Bunu al ve yarın sabah erkenden yola çıkıp piskoposa götür.” “Piskopos mu? Bir sorun mu var majesteleri?” diye sordu Hector. “Küçük bir sorun, ama nasıl halletmem gerektiğini biliyorum. Sana Maya hakkındaki düşüncelerimi söyledim, sevgili annem kraliçe Isabel benim düşüncelerime önem vermek yerine sevgili piskoposumuzla birlik olmuş ve Maya’yı başka bir lortla evlendirip onunla aramızda olacak her şeye engel olmak istiyor.