Yazar; Aslıhan Saranghae
Nedimeler, Kraliçenin Maya için seçtiği elbiseyi genç kıza göre ayarlarken, Kraliçe de fazla bulduğu birkaç ayrıntıyı çıkarmalarını söylüyordu. Vakit daralmış, gün akşam kızıllığına boyanmaya başlamıştı bile. Hennu ise hala sarayda olmanın verdiği sıkıntının yanına, kraliçenin Maya’ya olan yakınlığı yüzünden eklediği tedirginliği de ortak etmiş kara kara düşünüyordu. Saraya geldiğinden beri onu mutlu eden tek şey hastalığının ilerlemiyor, hatta ilginç bir şekilde artık onu eskisi kadar halsiz bırakmıyor oluşuydu.
Diğer yanda ise Kral John, odasında akşam ki kutlama yemeği için üstünü değiştirirken içeri giren Hector’u gülümseyerek karşıladı. “Sana benden daha göz alıcı olmaman konusunda bir uyarıda bulunmuştum sanırım.” Hector ise “Elimde değil kralım, sizin gölgeniz olan ben ne yaparsam yapayım yakışıklılığımdan kurtulamıyorum.” John küçük bir kahkaha atıp yardımcısına el işareti yaparak odadan çıkmasını söyledikten sonra “Her zaman ki Hector işte. Gene lafı bana getirdin.” Deyip elini şarap dolu kadehine uzattı.
“Kraliçem günbegün iyileşiyor ve benden mutlusu yok. Piskoposun emirler yağdıran dudakları kapanmış oldu. Akşam ki kutlama saray ahalisini bir araya toplamak için iyi bir fırsat olacak.” “Haklısının kralım. Kraliçenin durumu şaşırtacak derecede iyi mesafe kat etti. O yaşlı şifacı gerçekten işinin ehliymiş.” Deyip bir an duraksadı ve sonra krala bir adım daha yaklaşıp aklında ki soruyu sordu Hector. “Hennu ve yanında ki kızı ne zaman geri göndereceksiniz?” “Geri göndermek mi?” diye karşılık verdi John. Hector ise “Yanlış hatırlamıyorsam kraliçe iyileşince geri göndereceğinizi söylemiştiniz.” Deyip alacağı cevabı beklemeye başladı. John ise elinde ki kadehten bir yudum daha alıp “Sende biliyorsun Hector, bu sarayda güvenebileceğim iki kişi var, biri sen, diğeri sevgili kraliçem. Ve onun hayatı benim için herkesin özgürlüğünden önce gelir. Annemin sağlıklı bir şekilde yaşaması o kadının elindeyse, onu bu saraydan göndermem demek annemin yeniden hastalanmasına izin vermem demek. Ve bu da benim şu an da istediğim en son şey. Annemi yeniden acılar içinde, bilinçsiz yatarken görmek istemiyorum.” “Haklısınız efendim.” Diye karşılık verdi Hector, kralın sözlerine.
Gene de içinde onu rahatsız eden şeyin ne olduğunu bilmiyordu. Kral ise devam etti konuşmasına. “Hem sen de biliyorsun kraliçem onları çok sevdi şu küçük kızı bir an olsun yanından ayırmıyormuş. Yıllar sonra birilerine güvenebilmişken onun elinden bunları alamam.”
Kral John ve Hector konuşmaya devam ederken Maya’da kraliçenin onun için yeniden ayarlattığı elbiseyi üstüne giymekle meşguldü. Kraliçe Isabel ise giyinme odasından içeriye sesleniyordu. “Hennu gözlerine inanamayacaksın. Kapat gözlerini.” Önce Kraliçe çıktı odadan sonra da ardı sıra Maya. “Açabilirsin gözlerini. Bunca yıl ormanın içinde ne hazinelerle yaşıyormuşsun da haberin yokmuş Hennu.” Deyip Maya’ya yaklaştı Kraliçe Isabel. Genç kızın elinden tutup odanın orta yerine getirdi. Eliyle işaret ederek kendi etrafına dönmesini istedi Maya’dan. Maya bir kuğu gibi odanın içinde salınırken Hennu ve Kraliçe Isabel de onu seyrediyordu. Artık akşam ki kutlama yemeği için her şey hazırdı.
Kral John ve Hector’da öyle düşünmüş olacaklar ki yemeğin verileceği ana salona geçmişlerdi bile. Onlar yerlerini alırken Kraliçe Isabel ve onun arkasında yürümeye devam eden Hennu ile Maya salona doğru ağır adımlarla ilerliyorlardı. Amly ise kraliçe salona gelmeden kralın yanına gidip akşam için yeni bir buluşma ayarlamanın telaşına düşmüştü. Onlar sohbete başladıkları anda ise dışarıdan gelen sesle bütün gözler salonun kapısına çevrildi. “Kraliçe Isabel…” Kapıda ki teşrifatçı çalınan borazanın gür sesine, aynı gürlükte ki sesiyle eşlik ederek ismini söylerken Isabel de aylar sonra ilk kez bu kadar büyük bir kalabalığın içine gireceği için gerilmişti. Hemen arkasında duran Maya’ya seslenip “Küçüğüm buraya gel.” Dedikten sonra genç kızın kolundan tutarak yürümeye başladı. Önlerinde ki devasa kapı yavaşça içeri doğru açılırken onlarda aynı sakinlikte ağır adımlarla içeri giriyorlardı.
Ama Kraliçe ve beraberindekilerin içeri girmesiyle salonda bulunan özellikle de erkeklerin bakışları aylardır görmedikleri kraliçeden daha çok yanında içeri giren Maya’ya yönelmişti. Daha önce hiç görmedikleri bu genç kızın kim olduğu hakkında ki sorular bir uğultu gibi salonun içini doldururken Maya’nın kim olduğunu bilen Hector ve John’un bakışları ise görülmeye değerdi doğrusu. Hector karşısında kendine doğru adım adım ilerleyen bu genç kızın, sihirli bir değnek dokunmuş gibi başkalaşmış haline bakarken John ayakta durduğu yerden kraliçeye doğru yürümeye başlamıştı bile. “Kraliçem, sizi aramızda görebilmek ne büyük mutluluk.” Dedikten sonra annesinin eline kondurduğu küçük bir öpücükle ona olan sevgisini taçlandırıp, koluna girerek tahtın önüne doğru yürümeye başladılar.
Maya ve Hennu’da yavaşça kenara çekilmişlerdi. Kraliçe tahtına otururken onu selamlamaya gelen Lortlar, leydiler, dükler, grandükler, düşesler tek tek önünden geçip sağ elinde ki büyük taşlı yüzüğün üstüne küçük bir sadakat öpücüğü konduruyorlardı. Araya sıkıştırdıkları iltifatların ise haddi hesabı yoktu. Sanki hepsi onun ölümünden sonra yapacakları planlar için günlerce düşünmemişler gibi şimdide yeniden bağlılık yeminleri ediyorlardı. Bu uzun selamlama seremonisi biter bitmez John ayağa kalkıp annesine elini uzattı. “Acaba güzeller güzeli kraliçem ilk dans için beni kavalyesi olarak seçer mi?” dedikten sonra hafifçe eğildi. Kraliçe biricik oğlunun, güzel teklifini onurlandırmak adına ayağa kalkmaya çalıştığı anda ise bu gecenin verdiği yorgunluk ve kalabalığın yarattığı uğultudan kaynaklı hafif bir baş dönmesiyle oğlunun kolundan tutuverdi.
Amly’de dâhil olmak üzere birkaç kişi bu baş dönmesini fark etmişti. Kraliçe ise kendine çevrilen gözlerin, açık arayan bakışlarına cevaben yılların getirdiği bir soğukkanlılıkla yeniden doğrulup konuşmaya başladı.
“Teklifiniz beni onurlandı kralım. Ama sizden küçük bir ricam olacak. Hastalığımda süresince iyileşmeme yardım eden genç bir kızı onurlandırmanızı istiyorum bu gece.” Herkes Kraliçenin kimi söyleyeceğini beklerken Hector’un kendinden emin bir şekilde Maya’ya bakıyordu. Tepeden tırnağa süzdüğü genç kızın inanılmaz değişimi onu da şaşırtmıştı ama zaten güzel olduğunu fark edeli uzun zaman olduğu için bu durumu çokta yadırgamamıştı. Hector Maya’yı süzerken Kraliçe ise Maya’ya elini uzatıp “Buraya gel kızım.” Dedikten sonra eline uzanan eli kral John’un eliyle birleştirip “Sevgili kralım bu genç kızın size benden daha iyi eşlik edeceğine adım kadar eminim.” Deyip onlar dans için yerlerine geçerken Kraliçede yorgun ve gergin bedenini arkasında bulunan tahta zor bıraktı. Hennu kraliçenin alnından sızan terleri fark etmiş ve yavaşça yanına gelerek elinde ki mendili Isabel’e uzatmıştı bile.
Dans müziği, kemanlar eşliğinde salonun akustiğinde yankılanmaya başlarken, elini tutan krala hafifçe selam veren Maya daha önce hiç dans etmediği için ne yapacağını şaşırmış gözlerle Krala bakıyordu. Kral John ise karşısında ki genç kızın bu saray içinde hiç de görmeye alışkın olmadığı ürkekliğinden etkilenmiş halde elini hafifçe Maya’nın beline doladı.http://www.youtube.com/watch?v=-Q7hM7SO8nQ
“Ben daha önce hiç dans etmedim kralım.” Dedi Maya utangaç ve içine kaçmış bir ses tonuyla. John ise bu sözleri hafifçe gülümseyerek karşılayıp “İlkler hiçbir zaman unutulmaz. Keyfini çıkar küçük kız.” Dedikten sonra kollarının arasına aldığı Maya’yı kendi bedenine yaklaştırabildiği kadar yaklaştırıp “O zaman sıkı tutun küçük kız.” Dedi. İkisi de aynı adımlarla birbirlerinin ritmine ayak uydururken Hector’da önünde cereyan eden bu olayı daha yeni boşalttığı şarap kadehini bir diğeriyle değiştirirken seyrediyordu. Maya, John’un ayaklarına basmamak için dikkat ettikçe kasılıyor, John ise kollarının arasında titreyen bedenden ilginç. Bir haz alıyordu. Uzun zamandır hiç bu kadar ürkek bir kızla dans etmemişti. Saray maiyetinde ki kadınlar için kralla dans etmek bulunmayacak bir fırsat olduğundan, kendini kralın kolunda bulan bayanlar bütün çekicilikleriyle şehvetin o büyülü bakışlarını yöneltirlerdi John’a. Ama Maya ne şehvetin farkındaydı, ne de kralı etkilemek gibi bir derdi vardı.
Onun bu tavrı John’u daha çok etkilemiş olacak ki ilk dansın bitiminde eş değiştirmesi gerekirken önünde eğilip izin isteyen Maya’yı kolundan tutup hafifçe kendine çektikten sonra “Dersimiz daha yeni başlıyor.” Dedikten sonra yeniden dansa sürükledi. Bu kez dans alanında sadece onlar yoktu. Diğer saray maiyeti de kendi eşleri, kavalyeleriyle pisti doldurmuşlardı. Maya hala heyecandan titrese de artık adımları ona eskide kalmış şeyleri yeniden hatırlatıyormuş gibi ustalıkla kralın adımlarını takip eder olmuştu. Bu muazzam gösteriyi öfkeli gözlerle bulunduğu yerden izleyen Leydi Amly ise öfkeden kudurmamak için kendini zor tutuyordu. Daha sabahleyin aşağıladığı kızın, şimdi olmak için can attığı yerde yani kralın kollarında kuğu gibi süzülüşü histerik bir sinir krizini tetikleyecek büyüklükteydi. Güç belada olsa kendini sakinleştirip dans edenleri seyreden Hector’un yanında aldı soluğu. Niyeti belliydi Maya’nın kim olduğunu, John’la olan yakınlığını öğrenmek istiyordu.
Hector ise içtiği son kadehi de masaya bırakıp yanına oturan Leydi Amly’e baktı. Bu kadının bir çıkarı olmadan yanına yaklaştığını pek görmemişti. “Kralımız artık kendini iyice toplamış.” Dedi kendiliğinden konuyu açarak. “Haklısınız Leydim. Artık kraliçemiz iyileştiği için o da toparlandı. Gerçi bunu sizin daha iyi bilmeniz lazım.” Diye de ekledi cümlesinin sonuna. Amly, Hector’un neyi ima ettiğini gayet iyi biliyordu. O nedenle de artık çekinecek bir şeyi olmadığını düşünerek direkt konuya girdi. “Kralın dans ettiği kız, kraliçeyi iyileştirmek için getirilen şifacının yanında ki kız değil mi?” “Zeki gözlerinizden hiçbir şey kaçmıyor Leydim. Evet o kız.” Diye cevap verdi Hector. “Sabahtan akşama böyle büyülü bir değişim oldukça şaşırttı beni.” “Değişen sadece kıyafetleri leydim. Siz de bilirsiniz bir kadının içinde cevher varsa ne giyerse giysin o cevher parlamaya devam eder. Yani değişim sadece dışında, Işıltısı ise her zaman ki hali.” Amly duyduğu sözler karşısında şaşırmış bir ifadeyle Hector’a bakarken Hector içtiği içkilerin etkisi ve balonun başından beri ki gerginliği ile düşünmeden konuşuyordu.
“Demek öyle Sör Hector, bu köylü kızını çekici buluyorsunuz?” Hector Maya’nın üstünde ki gözlerini Amly’e çevirip lafı nereye çekmek istediğini anladığı kadına istediğini vermemek adına “Ben sadece sizi kıskandıran bu güzelliğin aslında hep orada olduğunu söyledim. Sizin geç fark etmeniz onun orda olduğu gerçeğini değiştirmedi yani.” “Demek öyle, o zaman krala daha da dikkat etmeliyim değil mi? Bir köylü kızına kaptırmaman lazım.” Diye karşılık verip ayağa kalktı Amly. Amly normal bir zamanda içindekileri kolayca dışarı vuracak bir kadın değildi ama Hector’un bu köylü kızına olan ilgisini ilk dakikadan anlayıp kendi olaya el atmadan Hector’un bu duruma bir çözüm bulması için gözünü açmak istemişti sadece.
Ozanların sunduğu ikinci dans parçası da bitince Kral John kollarının arasında ki Maya’yı yavaşça bırakıp elinden tutarak kibarca annesinin yanına getirip bıraktı. Kraliçe Isabel ise “Yeniden eğlenebildiğini görmek beni çok mutlu ediyor oğlum.” Diyerek oğlunu tüm unvanlarından sıyırıp bir anne merhametiyle sevincini dile getiriyordu. John’da aynı şekilde annesine karşılık verip eline sevgi dolu küçük bir öpücük kondurdu. “Aziz Teodora adına yemin ederim ki kraliçem sizin yeniden hayata dönüşünüz benim için en kıymetli yaşam kaynağıdır.” Kraliçe yeniden Maya’ya dönüp “Eğlendin mi küçük?” diye sordu bu kez de. Maya ise kızaran yanaklarından da anlaşılacağı üzere hala tedirgin ve utanmış bir portre çiziyordu Kraliçeye. “Bu sarayda pek de alıştığımız bir şey değil.” Diye söylendi Kraliçe Isabel. “Neymiş o anneciğim?” diye karşılık verdi John. “Masumiyet oğlum. Saf masumiyet.” İkisi de o anda Maya’nın yüzüne çevirdi bakışlarını. Hector ise balonun başından beri gözlerini bir an olsun maya’dan zaten ayıramıyordu.
Enstrümanlar dans parçalarını birbiri ardına kraliçenin iyileşmesi şerefine sıralarken kraliçe Maya’ya yeniden dönüp “Dans etmek ister misin?” diye sordu. Maya ne diyeceğini şaşırırken John ise yeniden dans etmek için bir adım attı Maya’ya doğru. Ama kraliçe onlara çevrili bakışların gölgesinden sıyrılmak ve yersiz dedikodulara mahal vermemek adına “Sör Hector, bu kez de kurtarıcımı size emanet ediyorum.” Diyerek Maya’yla dans etmesini istediğini söyledi. John’un hevesi kursağında kalmış, Hector ise beklemediği bu durum karşısında Maya’yı kollarının arasında bulmuştu.
Hector saraya geldiklerinde beri uzak durmaya çalışmıştı. Hele de kraliçenin iyileştiğini öğrendikleri o sabah kral ve Maya’nın geceliklerle odaya dalışlarını gördüğü anda ki hisleri onu çok rahatsız ediyordu. Birkaç kez saray surlarından aşağıya bakarken kraliçe ve Maya’nın bahçe içinde gezintilerine denk gelmiş ve ancak onlar bahçeden ayrılırlarken maya’yı saatlerce seyrettiğini fark edebilmişti. Bu kızda onun bütün dengesini alt üst eden bir şey vardı. John’dan onu kıskandığı sabahtan beri hiçbir kadına eskisi gibi bakamamak canını sıkan başka bir durumdu. Bundan birkaç ay önce sarayda kırdığı cevizler bir bir anlatılırken şimdi koynuna girmeye çalışan nedimelere yüz vermemesi konuşuluyordu.
Şimdi ise aklını allak bullak eden hatta görmek bile istemediği Maya’yla dans ediyorlardı. “Ama bu nasıl olur, o vahşi köylünün bedeni ellerimin arasındayken toy bir kasaba delikanlısı gibi nasıl bütün bedenim irkilir?” diye sorguluyordu kendini Hector. Maya ise müziğin muhteşem tınıları arasında Hector’un gözlerine bakmamaya çalışarak dans etmeye devam ediyordu. Onlar dans ederken bu manzarayı seyreden Kral ise annesine dönüp “Hennu artık senin iyileştiğini ve saraydan gitmeleri için ona verdiğim sözü tutmamı istiyor.” Deyince, Isabel yüzünde ki gülümsemeyi telaşa bırakıp “Onlar giderse ben yeniden yalnız kalırım. Hem bu küçük kızın yanımdan ayrılmasını istemiyorum.” Diye karşılık verdi. “Siz nasıl uygun görürseniz kraliçem.” Deyip yeniden gözlerini dans edenlere çevirdi John.
Maya ise kralla dans ederken özendiği kadar Hector’la dans ederken özenmiyordu. Bu özenmeme durumu ise Hector’un ayaklarında fena halde hissediliyordu. İçinde yaşadığı gelgitlerden bu sayede sıyrılıp gerçek dünyaya dönen Hector ise “Seni saraya getirirken yaşadıklarının öcünü alıyorsun sanırım.” Diyerek konuşmaya başladı. Maya kendine yöneltilen soruyla Hector’un iri yeşil gözlerine bakarken o günleri hatırlayıp gülümsememek için kendini zor tuttu. Genç adam kolları arasında ki Maya’yı kendi bedenine fark edilir ölçüde biraz daha yaklaştırıp “Ayaklarımı kırmaya niyetin var anlaşılan?” dedikten sonra kollarını gösterip “En azından kendimi sağlama almalıyım. Her an bir yerden küçük bir çakı çıkabilir.” Diye söylenip güldü. Bu gülüşmelere şahit olan kral ise merakla onları seyrediyordu. Maya ise kendine yöneltilen suçlamalara “Emin olun Sör Hector gene olsa, gene aynı şeyi yapardım. Hayatımda sizin kadar kaba bir insan daha gördüğümü hatırlamıyorum. Dans edişiniz bile beni sürekli uyardığınız saray davranışlarından o kadar uzak ki?” “Ya demek öyle?” dedi Hector ve devam etti. “Sen nerden öğrendin saraya adetlerini?” “Az önce kralınızla dans ederken. Onu tanıyana kadar sizin kralınızın kabalığından bu kadar sert olduğunuzu düşünmüştüm. Ama sizin kabalığınız kralımızın kibarlığının siyah gölgesi gibi.” “Kralımız bütün kadınlara karşı oldukça kibardır. Ah, Lora! Her şeyi geldiğin o ormanda ki gibi tek düze sanıyorsun. Burada bulunan her insanın binlerce maske taktığından haberin bile yok.” Maya ise kibar sözlerin ardında kendini cahillikle itham eden Hector’a sinirlenmiş ve kolunu sertçe çekmeye çalışmıştı. “ne yaptığını sanıyorsun?” diye sordu Hector ve devam etti. “beni bu kadar insanın önünde küçük düşürmene izin vereceğimi mi sanıyorsun?” “O zaman siz de sözlerinize dikkat ederek konuşun.” Diye cevap verdi Maya. Ama Hector bu kadarla yetinecek değildi.
Kollarının arasına sıkıca aldığı Maya’yı kralın gözünün önünden yavaşça geçirerek dans eden insanların arkasından dolanıp soluğu balo salonun balkonunda aldı. Maya ise kendine yapılan bu terbiyesizliğe Hector’un yüzüne attığı bir tokatla karşılık veriyordu. “Kim olduğunuzu sanıyorsunuz siz? Beni hala kollarına ipler geçirip buraya getirdiğiniz kız sandınız galiba? Üzgünüm ama artık beni oradan oraya taşıyamazsınız.” “Nereye istersem oraya taşırım.” Diye karşılık verdi Hector ve Maya’nın kollarından tutup balkonun kapı ağzında iki taraflı takılı duran boydan boya ve devasa heybetiyle bütün balkon girişini kaplayan büyük kadife perdelerin arasına soktu.
Genç kız belini hızla çarptığı kadife perdenin içinde sanki bambaşka bir odaya girmiş gibiydi. Tüm gözlerden uzak kulağına çalınan keman sesinin nağmeleri ve gözlerinin içine bakan Hector’un delici bakışları.
12.bölüm sonu
Yorumlarınızı büyük bir merakla bekliyorum.
Allah yar ve yardımcınız olsun.
Aslıhan Saranghae