Balodan eve gelene kadar herhangi bir vukuatla karşılaşmamayı başardım. Ancak vukuatın büyüğü beni evde bekliyordu: Odamın kapısını açar açmaz ablamla burun buruna geldim!
"A-abla?"
"Hani sen o Yunan balolarına gidip böyle aşifte gibi dolaşmazdın?? Ne oldu?! İzahat ver bana çabuk!"
"Hişşştt! Abla sessiz ol, annem duyacak!" Hemen içeri girip kapıyı kapattım, ablamsa hiç aldırmadı. Sabırsızca sordu: "Ne haltlar karıştırıyorsun sen?"
"Yunanlılara Haydar'ın hesabını sormaya gittim," dedim. "O başbakan yardımcısıyla bizzat konuşacaktım lakin gerek kalmadı." Aklıma balodaki o muhteşem sürpriz gelince mutlulukla gülümsedim: "Mustafa Kemal'in kelamı bütün salonu doldurdu..."
"Ahmak mısın sen?! Biz seni daha yeni o ipin ucundan almadık mı? Akıllanmayacak mısın sen?"
Derin bir nefes aldım, bu kız bazen tahammül gücümü zorluyordu. "Bir de utanmadan benim elbisemi çalmış," diye söylenmeye devam ettiğini duyunca kan beynime sıçradı:
"Elbisen batsın! Asıl sen ne halt edecektin bu elbiseyle?"
"Baloya gidecektim," dedi ters ters. Dudak büktü: "Leon davet etti..."
Birden böğrüme kocaman bir kaya parçası gelip oturdu. Yutkundum, duyduğum şeyi hazmetmekte zorlanıyordum. Leon!... Defalarca "ben ablana ümit vermedim," diye beni temin eden bu adam ablamı baloya davet etmiş! Demek bu gece benim yerime ablam o baloda olsaydı onunla dans edecek, onun gözlerinin içine bakacak, ona iltifat edecekti! Şerefsiz, haysiyetsiz alçak!
"Sen hâlâ o Yunan teğmenden medet mi umuyorsun? Elimizi elimizden alıyordu o vicdansız, o haysiyetsiz, o pislik-"
"Sus be! Yeter! Aynı şeyleri söyleyip duruyorsun..."
Yutkundum, gözyaşlarım ha damladı ha damlayacak... Sustum, şimdi bütün vücudumu yakan bu aptal elbiseyi sıyırıp atmak için sabırsızlanıyordum. Kendi kıyafetlerimi bulmak için dolabıma doğru yürüdüm.
"N'aptınız baloda? Gördün mü Leon'u? Yanında bir kız var mıydı? Dans etti mi biriyle?"
Ablamın sözleri beni olduğum yere çiviledi. O ise bana dönmüş, bir cevap bekliyordu. Utanarak gözlerimi kaçırdım.
"Yok..." diye mırıldandım. "Görmedim Leon'u..."
Keşke görmeseydim. Keşke onunla karşılaşmasaydım... Şimdi hatırası yüreğime vicdan azabı olarak dolan o dansı keşke etmemiş olsaydık.
Az önce yaşadığım heyecandan, onunla iken bütün vücudumu saran kalp çarpıntısından şimdi utanıyor, o Yunan çapkınından fena halde tiksiniyorum!
*******
Gecenin bir yarısı alt kattan gelen Yunanca bağırış çağırışla uyandık: Stavros bir defa daha evimizi basmaya gelmişti!
"Ne yaptığınızı zannediyorsunuz?!"
Annem ve Yıldız'la birlikte çığlık çığlığa aşağı inmiştik, hepimiz gecelikler içinde ve tesettürsüzdük. Mahremiyetimize böylesine tecavüz etmeleri akıl alır şey değildi!
"Albay Cevdet firar etti! Bütün evi arayın! Didik didik edin her yeri!"
Stavros'un çirkin suratı bağırdıkça daha da çirkinleşiyordu. Hemen yanında onun köpeği gibi dikilen Leon bütün kirli işlerini ifa ederken olduğu gibi benle göz göze gelmekten kaçınıyordu. İçimde yine ona karşı müthiş bir öfke büyüdü: Allah'ım, bu çocuğun kaç farklı yüzü var böyle?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatanımdaki Yabancı
Fanfiction"Biri ateş biri su... Zıtların müthiş uyumu... En büyük aşklar, en büyük nefretlerden doğmaz mı zaten?" Bir #Hileon hikâyesi... (Hikâye dizi ile olabildiğince uyumlu gidecektir. Ama olur da dizi saçmalar, Yıleon falan yapmaya kalkarsa o zaman yollar...