Flora Cash - Nightmare
Jongin'in sıcak nefesi gömleğinden sıyrılan tenini yalıyordu. Boynundaki artan sızlamaya aldırmadan esmerin göğsünde uyumasına izin verdi. Belki de hiç sahip olmadığı bir kucaktı Jongin için, biraz da bunu düşünüyordu. Acaba bir başkası onu göğsünde uyutmuş muydu? Bir başkası siyah tutamlarını karıştırırken yayılan kokusunu solumuş muydu?
Aralarındaki çekimin farkındaydı da bir türlü o adımı atamıyordu. Kaybetme korkusu tanıdık değildi ona, Jongin'le birlikte tanımış ve bundan hoşlanmamıştı. Böyle mi seviyordu herkes, hep korkuyor muydu kaybetmekten bunların cevabını bilmiyordu.
Birçok tene dokunmuştu. En sıcak bu dediğinden, en dokunmamam gereken bu dediği onlarca bedeni tanımıştı ama kaybetme fikri aklının ucundan bile geçmemişti. Şimdiyse korkusu tarafından ele geçirilişi nedenli aklının ipleriyle kendini bağlamıştı.
Sehun'un telefonundan gelen mesaj sesi yumuşak dokunuşlara direnemeyen gencin gözlerini aralamasını sağladı. Nerede ne halde olduğunu fark ettiğinde hızla doğruldu. Elbette bu ani hareketi hafif bir baş dönmesine neden oldu. Eli az önce diğeri tarafından sevilen saçlarına gitti. Dağınıklığını düzeltti. Mahcup ve buruşturduğu ifadesiyle Sehun'a baktı. Sarışın olan sevimli bir gülümsemeyle yattığı yerden kıpırdamadan onu izliyordu.
"Günaydın."
Jongin kayıtsız kalamayarak gülümsedi. "Ben. Çok özür dilerim. Nasıl oldu bilmiyorum sadece bir anlığına gözlerimi kapatmıştım."
Sehun'un gülümsemesi genişledi. "Sorun değil."
Sarışın olan doğrulurken Jongin endişeli ve hala utanmaya devam ederek sordu. "Seni ezdim değil mi? Bir yerin ağrıyor mu, boynun... Boynun tutulmuş olmalı." Elleri Sehun'un geniş omuzlarını buldu ardından kısa saçlarının uçlarıyla okşadığı ensesine dokundu. Ne yaptığını fark ettiğinde irileşmiş gözlerle ellerini dokunduğu ateşten daha soğuk yerlere, boşluğa, koltuğun sırt kısmına doğru savurdu.
"Bir masaja hayır demezdim aslında" dedi, diğerinin ne yapmaya çalıştığını fark eden Sehun. Jongin gözlerini kaçırarak büyüyen utanç duygusuyla baş etmeye çalışıyordu.
Sehun oturduğu yerden kalkıp az önceki zenginliğini elinden alan bildirime baktı. İstemsizce kaşları çatıldı.
"Bir sorun mu var?"
"Eve gitmeden kliniğe uğramam gerekiyor. Yixing'le birlikte ilgilendiğimiz danışanın raporu için gereken dosya odamda kalmış."
"Yarını bekleyemez mi?"
Jongin ne yapmaya direndiğini düşünmeden konuşuyordu. Bunun nedeni hala ayılmamış olması ihtimalinin yanı sıra Sehun'dan ayrılmak istememesinin büyük payı vardı.
"Sanmıyorum. İhtiyacı olmasa bu saatte mesaj atmazdı."
İşte Jongin bundan pek emin değildi.
"Seninle gelmemi ister misin?"
Sehun bu soruya anlam verememişti. "Sorun değil, ben hallederim. Bu akşam seni yeterince yordum."
"Geri gelecek misin?"
Bu soru ise ikisi için de beklenmedikti. Jongin neden diline sahip çıkmıyor ya da en azından biraz beynini kullanmıyordu.
Sehun şaşırmıştı bu şaşkınlık gülümsemesini de renklendirdi. Bir anlığına gülümsemesi yüzünde donduğunda ise seans sırasında Jongin'in kendinden emin bir şekilde kurduğu cümle aklında yanıp söndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTRE •sekai•
FanfictionReenkarnasyon ve tenasüh... Ortak yanları ruhun sürekliliğine dayansa da ayrıştığı yanlar keskindir. Tenasüh inanışı, ruhların dünyaya gelip gitmelerini ceza ve ödül düalitesine dayandırırken, reenkarnasyon kavramında ceza ya da ödül söz konusu de...