22• Ölüm bu kadar tatlı mı?

2.1K 341 191
                                    


Fallulah - Give Us A Little Love 





Jongin son seanslarda farklı bir şeyler olduğunu düşünüyordu. İki seferdir de uyandığında Jess'in gerginliğini anlayabilecek kadar iyi tanıyordu onu. Elbette sorarsa işe yarar bir yanıt alamayacağını da biliyordu. Çünkü Jess böyleydi. Kendi kafasında olayları kurgulayıp, ne söyleyeceğini kelimesi kelimesine hazırlar ve açıklama yapardı. Jongin artık alışmıştı.

Günün olayı ise henüz dönmeyeceğini söyleyen Sehun'u uyandığında yanında bulmasıydı. Sehun birlikte yemek yiyelim demişti. Jongin konuşmaları gerektiğini ve bunu en rahat yapacakları yerin ev olduğunu düşünüyordu. Hem Sehun'un portresini tamamlamak için de sabırsızlanıyordu. Portreyi tamamlayıp, ona vererek sarışın gencin moralini yükselteceğine inanıyordu.

Gününün kalan kısmını müzik dinleyip yemek hazırlamakla geçirmişti. Kabul etmesi gerekir ki çok başarılı değildi. Birkaç deneme sonucunda yemek işini dışardan halletmeyi seçti. Favori pizzacısına uğradı. El yapımı ince hamura organik malzemelerin kullanıldığı butik bir pizzacıydı. Sehun'un sevmesini umduğu içerikte bir sipariş verdi. Ardından büyükanneyle gittikleri restorana gitti. Ev yapımı gül şarabından bir şişe aldı. Bir şişe daha alsam mı diye düşündü, ancak Sehun'u daha fazla kalmaya zorluyor gibi olur deyip saçma kuruntusu yüzünden vazgeçti. Gecenin uzun olmasını hatta bitmemesini diliyordu. Sehun'un anlatacaklarını merak ediyor, hüznüne de neşesine ortak olmak istediği gibi, eşlik etmek istiyordu.

Biraz da Sehun'un yine onun kollarında uyumasını arzuluyordu. Daha fazlasını düşünmeye cesareti yoktu.








Bildirim sesiyle okuduğu kitabı kenara bıraktı.

"Klinikten yeni çıktım. Planda değişiklik olmadı, yemek yiyoruz değil mi?"

"Değişiklik yok."

"Nerede yiyelim?"

"Evde."

Pizzacıyı aradı. Mutfağın önündeki masa olarak kullandığı tezgah saatler önceden hazırlamıştı. Birkaç özel sos hazırlamış, bunları da ben yaptım diyebileceği şeyler ortaya çıkarmayı başarmıştı.

Sehun beklediğinden erken geldiğinde saçlarında şekil almayan o tutamla daha fazla uğraşamayacağını anladı ve durumu kabullendi.

Sehun açılan kapının ardından Jongin'e gülümsedi. Yavaşça içeri girdi. Arkasında duran şişeyi ona sarılmak için can atan esmere uzattı. Ev yapımı gül şarabı, Yeseul'un en sevdiğinden...

Jongin numaradan hayal kırıklığına uğramış gibi yaptı ve masayı işaret etti. Sehun az önce masadaki yerini alan diğer şişe şaraba baktı. "Demek ki gece uzun olacak" dedi kıkırdarken. Jongin kıkırdamaya daha fazla kayıtsız kalamadı. Bir adım ötesindeki gence yaklaşıp çok ısrarcı olmayan bir hareketle kolunu omzuna attı. Sehun bu hamleye karşılık Jongin'e sarıldı. Esmer, bir eli sırtını, diğer eli ile belini sardığı sarışının boyun girintisinde kendine yer edindiğini fark ettiğinde tüyleri ürperdi.

"Seni özledim"

"Seni özledim."

Bu kez önce Sehun söylemişti. Jongin de aynı şekilde karşılık verdi. Bu çok güzel hissettirmişti. Ayrılmalarını sağlayan ise gelen pizza oldu. Sehun kızardığını saklayabilmek adına banyoya yönelirken Jongin pizzayı alıp, masada duran soğuk suyu içti. İçindeki yangın çok erken başlamıştı.








İlk kadehlerin ardından yemek masası konuşmaya açılmış gibiydi. Utangaç tavırlar biraz daha hafiflemiş, karşılıklı gülüşmeler içerisinde konuşulması gerekenlerden uzak konularda oyalanıyorlardı.

PORTRE •sekai•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin