24• Anlamlar bir o kadar anlamsızsa...

2.2K 305 133
                                    

What's Going On | Sense8











"Sana aşığım. Sana aşığım. Sana aşığım. Çok aşığım" diye içindekileri Sehun'un tenine boşaltıyordu. Dudakları hala boynuna dokunurken Sehun refleks olarak boynunu eğip, Jongin'i o araya sıkıştırdı. Jongin bulunduğu yere büyük bir öpücük verip daha fazla Sehun'u ezmemek için kendini diğerinin yanına bıraktı. Terli, spermli ve aşık...

Yan yana uzanırken ikisi de birbirine bakmamak için direniyordu. Az önce olanlar için utançtan konuşmak akıllarına gelmiyordu. Jongin Sehun'un bedeninin yanında uzanan eline uzanıp parmaklarını kenetledi. Bu Sehun'u gülümsetti.

"Sevgilim" dedi. Bir başkası kulağına fısıldamış gibi, "sevgilim"...

Sehun kenetli parmaklarını ayırdı. Yatakta yan döndü. Gözleri yaptığı hareketi sorgulayan koyu kahveliklere takıldı. Jongin'in diğer eline uzandı. Bedenini kendine çevirdi. Şimdi üzerine yatmadıkları ellerinin parmakları kenetliydi.

"Sevgilim" dedi o da diğeri gibi, tek bir farkla, gözlerine baka baka. Sevgilim derken aklına Kai'n anısı geldiyse de önemsemedi. Hissettiği için söylemişti. Hissettirdiği için duymuştu.

Sehun dün gece de uyumadığı için gözleri kapanıyordu. Ama yine de kapatmak istemiyordu. Jongin'i izlemeye doyamıyordu. Ağır ağır anlatmaya başladı.

"Kasım sonlarıydı. Büyükannemin kontrolü vardı. Doktorlar hastaneye yatması için ısrar etmiş, o da kabul etmemişti. İlk defa ona o kadar sinirlenmiştim. Aile yemeğine gitmeyip kafenin önünde arabadan inmiştim. Arabadan inmemle yağmur başlamıştı. Mecburen kafeye girdim. Hem oranın sıcak çikolatalarını da severdim.

İçeri girdiğimde önce çalan şarkı, ardından sen sinirimi bozdun. Sinirim bozukken hep o köşedeki masada insanlardan saklanırdım. Ama sen o gün benden önce davranmıştın. Belki sıcak çikolatayı alıncaya dek kalkarsın diye düşündüm. Ama o gün kötü bir gündü, kesinlikle kalkmayacağını biliyordum. Seni taciz etmek istedim. Karşındaki masaya oturdum. Ağır ağır çikolata içerken sürekli seni izliyordum.

Ama bir defa olsun ilgilendiğin şeyden kafanı kaldırmadın. Çikolatayı masada bırakıp tuvalete gider gibi yaptım. Ne yaptığını çok merak etmiştim. Yanından geçerken bir şeyler çizmeye çalıştığını gördüm. Çizim defterinin her yanına dudak çiziliydi ve sen hala dudak çizmeye çalışıyordun. Masama geri döndüğümde bir sapık olabileceğini düşündüm. Belki de dudak fetişi var diye düşündüm."

Jongin bunu duyduğunda kendini tutamadı kıkırdadı.

"Öyle bir şey var mı? Dudak fetişin yani?"

Kıkırdama kahkahaya döndü, Jongin zorlukla "hayır" dedi. Sehun dudaklarının kıvrılmasını, gülümsemesini engellemeye çalışsa da başarılı olamadı.

"Bütün gün orada seni izledim. İlk bir buçuk saatin sonunda sinirim geçmişti. Belki içtiğim 4 bardak sıcak çikolatanın da bunda biraz katkısı olabilir.

İkinci saatin sonunda sana bakarken gülümsediğimi fark ettim. Çizdiğin şeyle konuşmaya başlamıştın. Mimiklerin ağlamaklı gibiydi, ama komikti. Kalemi kaç defa elinden atıp, geriye doğru yaslandın, ellerini yüzüne kapatıp oradan saçlarına çıkardın saymadım. Ama her defasında derin bir nefes alıp yeniden çizmeye başladın. Saatlerin nasıl geçtiğini anlamamıştım, sinirimi bozan her şey akımdan uçup gitmişti. Sadece uzaktan seni izlemek bile bana iyi gelmişti. Tam bundan zevk almaya başlamıştım, hatta yanına oturup tanışmak için cesaretimi toplamaya çalışıyordum ki sen başını kaldırdın. Önce bana baktığını düşündüm ancak yağmura baktığını çizim defterini çantana koyup ceketin kapüşonunu başına geçirdiğinde anladım.

PORTRE •sekai•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin