18• bizim olmasın bu hikaye.

1.9K 327 252
                                    

Miley Cyrus -Stay (Tr sub)












Sehun yutkunamıyordu. Son yazılanlar tümüyle dağılmasına neden olmuştu. Oturduğu yerde öylece kalmış, ne yapması gerektiğine karar veremiyordu. Büyükannesinin hep büyükbabasına bağlı olduğunu biliyordu, ancak aşkını dile getirdiğini ilk kez duymuştu. Belki yaşlı kadın da bu cümleyi ilk defa kurmuş ve bu kabullenişin ardından sonsuz uykusuna kavuşmuştu. Sehun'a olan aşkı Yeseul'un yıllarca kendine bile itiraf edemediği bir duyguydu. Hep arkadaşlık, sadakat diye kendini kandırmıştı. Ancak bir başkasının aşkıyla yaşayamayan adama aşık olup, onun eriyişini izlemişti. En kötüsü de diğer adama hala saygı duyuyor, anısına haksızlık etmemek için onu sarıp sarmalıyordu. Bu herkesin yapabileceği bir şey değildi.

Peki ya Sehun? Sehun büyükannesinin yaptığını yapabilecek güce sahip miydi? O sadece hikayeyi dinlemiş, buna rağmen büyükannesinin üzüntüsü yüzünden büyükbabasına kızmaktan başka bir şey yapamamıştı. Jongin'le konuşmalarını hatırladı. O zaman içindeki kızgınlık dinmişti sanki. Ama şimdi Yeseul'un gerçek duygularını duymak mı öfkesini alevlendiriyordu? Sehun bilmiyordu, kızgın mı, kırgın mı ya da buna hakkı var mı bilmiyordu. O merak ettiği diğer adam, çok yakınındaydı şimdi. Ama Sehun Kai'yle tanışmaya hazır mıydı? O aşka tanık olacak gücü var mıydı?

Oturduğu yerden kalktı. Kasanın önüne geldi. Uzanıp kutuyu çıkardı. Masanın üzerine bıraktı. Yer yer paslanmış, deforme olmuş kutunun sıkışmış kapağını açtı. İçindeki sararmış kağıtlar anlamsız bir heyecan yaratıyordu. Bir tomar zarf, her halinden çürüdüğü belli olan paket ipi ile bağlanmıştı. Sehun zarfları yavaşça olduğu yerden çıkardı, eli ateşe değmişçesine hızla masanın üzerine bıraktı. Ya onları okuduğunda kızgınlığı geçerse, bu Yeseul'e haksızlık olmaz mıydı?

Deri koltuğa oturup masadaki tomarı izlediği sırada kapı tıklatıldı. Baekhyun kapı aralığından başını uzatıp Sehun'la göz göze geldi.

"İyi misin?"

Sehun belli belirsiz başını salladı. Ama iyi miydi o da bilmiyordu.

"İstersen ara ver biraz. Annen endişeleniyor. Bu gece dinlen yarın devam edersin."

Sehun bunu bekliyormuş gibi, oturduğu yerden kalktı. Masanın üzerinde duran mektupları yeniden paslı kutunun içine koydu. Bu sırada kutudaki diğerlerinden daha yeni duran zarfı gördü. Üzerinde büyükannesinin adı yazıyordu. O zarfı alıp cebine koydu. Dönüp kasayı kapattı. Kutuyu da alarak babasıyla birlikte koridorda ilerlerken, hiçbir açıklama yapmamıştı. Odasının kapısına geldiğinde "biraz dinleneceğim" dedi. Baekhyun oğlunu onaylamak dışında bir şey yapamayacağını biliyordu. Birkaç saat sonra tekrar kontrol etmeye gelirdi.

Sehun bahçedeki salıncağı gören penceresini açtı. Bahar gecesini odasına doldursa belki kendini daha rahat hissederdi. Ama hissedemedi.

Komodinin üzerindeki lambayı yaktı. Şimdi Jongin'in evinde olsa orada da bunu yapacağını düşündü. Gülümsemeye çalıştı. Acaba Jongin ne yapıyordu? Seansı nasıl geçmişti? Jess, seans sonrası onu aramamıştı. Sehun'un tüm planları iptal olmuştu. Belki birkaç günlüğüne izin almalıydı.

Yeseul'un ona açtığı sırlarına henüz sahip değilken bu hale gelmişti, peki sırları paylaştığında ne hissedecekti? Aynı dakikalarda oda kapısı tıklatılıp, aralandı. Annesi birkaç defa çaldığını söyleyerek telefonunu oğlunun avuçlarına bıraktı. Solgun yanağını okşadı. "Bu kadar zorsa yapma Sehun. Senden ne istiyorsa, yapma. Sana kızmayacaktır, o seni affeder. Senin üzülmeni istemez. Yapma anneciğim" dedi. Sehun yanağındaki eli tutup dudaklarına götürdü. Kendini gülümsemeye zorladı.

PORTRE •sekai•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin