The Civil Wars - Dance Me to the End of Love
Gördüklerine anlam veremiyordu. Tesadüf mü?
Bu tahmin bile saçma geliyordu. Tam olarak zihnindeki görüntülerle, şu an çevresinde gördüklerini birleştiremese de, rahatsız edecek derecede ortak yan olduğunu biliyordu.
Sehun yine duraklayan genci verandaya doğru çekiştirdi. Jongin ilk adımında hissetmişti. Bir şeyler vardı. Burada ona ait şeyler vardı ve bunlar Sehun'la birlikte daha anlamlıydı. Bileğindeki tutuştan kurtuldu. Parmaklarını sarışının parmaklarına geçirdi. Yüzüne baktı ve endişeli gence gülümsedi. Bu her ne olursa olsun sen olduğun için sorun değil demekti esmere göre. Sehun varsa ne olursa olsun önemli değildi. Karşılık olarak Sehun da gülümsedi. Ahşap kapıyı açıp içeri girdi.
Eve geleceğini haber vermediği için ortalıkta kimse görünmüyordu.
"Anne! Baba!"
İçeriden gelen kırılma sesiyle Sehun varlığının fark edildiğini anladı ve kıkırdadı. Bayan Oh elindeki antika vazonun parçalarıyla içeri girdiğinde birkaç saniye duraklayıp Jongin'i süzdü. Elindekileri en yakın sehpaya bırakıp, yaptığından utanarak gülümseyip oğlunun ve arkadaşının yanına gitti.
"Geleceğinizi neden haber vermediniz? Ah bu çocuk!"
Jongin eliyle ağzını kapatıp kıkırdadı.
Kadın uzanıp Jongin'e de sarıldığında esmer olan ne yapacağını, elini kolunu nereye koyacağını bilememişti.
"Sevgilim, Jongin.
Size haber vermeden gittiğim için özür dilerim. Onu getirmek için gitmiştim" dedi Sehun. Jongin daha ne kadar utanabileceğini merak etmiyordu.
"Tamam haber vermemeni affettim" dedi annesi Jongin'e tekrar sarılırken. Oğlunun sevgilisinden hoşlanmış gibi görünüyordu, fazlasıyla.
"Baban şehre kadar indi. Aç mısınız?
Ne istersiniz?
Bir şeyler hazırlatayım hemen."
Sehun, durup durup sorularını Jongin'e yönelten kadının arkasından sarıldı.
"Hayır aç değiliz. Sadece size sürpriz yapmak istedik, biraz dinlenmek istiyoruz senin için sorun olmazsa, yani Jongin'i daha sonra da inceleyebilirsin."
Bayan Oh, Sehun'a kötü olması için uğraştığı bakışlarını gönderdi.
"Haber vermediğin için oda hazırlatamadım. Bari onu yapayım."
"Gerek yok anne. Bir emanet getirdik, onu teslim edeceğiz. Akşama dek Büyükbabamın odasında oluruz. Orası daima hazır tutulur biliyorum. Sen de bize kalmak için uygun bir yerler hazırlatırsın bu sırada."
Kadın oğlunun dediklerinin açıklamasını merak ettiyse de sormadı. Sehun sonunda ona anlatırdı. "Nasıl isterseniz" dedi. Oğlunun elinde tuttuğu paketi o sırada fark etmişti.
Sehun annesi nedeniyle ayrılan ellerini tekrar birleştirip, Jongin'i üst katlara doğru çekiştirdi. Jongin Sehun'un çekiştirmesine maruz kalırken son anda Bayan Oh'a gülümseyip, selam vermeyi utansa da başarabilmişti.
Kapıyı açtı. Jongin'in içeri girmesine izin verdi. Sahibi henüz oradan ayrılmış gibi duran odada göz gezdirdi. Sade, eski ama şık dizayn edilmişti. Sehun, diğeri sessizce etrafı incelerken, elindeki paketi çalışma masasının üzerine bıraktı. Balkona açılan çıkıştaki perdeleri çekip geniş pencereleri açtı. Oda şimdi daha ferah görünüyor ve içeriye dolan temiz havayla yaşadığınızı hissetmenizi sağlıyordu. Balkon girişi önüne iki koltuk ve köşede duran mermer sehpayı çekti. Ceketinin iç cebinde duran mektupları alıp sehpanın üzerine yerleştirdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTRE •sekai•
FanficReenkarnasyon ve tenasüh... Ortak yanları ruhun sürekliliğine dayansa da ayrıştığı yanlar keskindir. Tenasüh inanışı, ruhların dünyaya gelip gitmelerini ceza ve ödül düalitesine dayandırırken, reenkarnasyon kavramında ceza ya da ödül söz konusu de...