14•Bir de sen

1.9K 326 102
                                    

Roses & Revolutions - The Pines



           

Yatağında panikle doğruldu. Lanet karanlık kabuslar biraz olsun durulmaz mıydı? Gözlerini kapattığında hala nasıl o kanlı çimenleri görebildiğine şaşırmıyordu artık. Ellerine baktı çizikler, kesikler aradı. Yoktu. Görüntülerin gerçekliğini sorgulamıyordu da burnundan gitmeyen kan kokusu dayanılmazdı. Üzerindeki pikeyi savurtup duşa yöneldi. Bedeninden akıp giden su belki biraz olsun ruhunun temizlenmesine yardım ederdi.

Elindeki havluyla siyah tutamları hareketlendirirken telefonundan gelen bildirimle sıçradı. Gecenin sessizliğinde hep biraz korku vardı.

03:14

"Uyuyor musun?"

Bir süre yan yana gelmiş harflere takıldı gözü. Sehun'un gülümsemesi geldi aklına ve bu yazdıklarını söylerken dudaklarının büzülüp kıvrılışı...

"Hayır" yazıp gönderdi ve buna pişman oldu çünkü ne bir soru sormuş ne de cümle kurmuştu. Tek kelimelik yanıtına homurdandı biraz ve telefonu aldığı yere bıraktı. Ancak başından uzaklaşamadı. Karşılık gelecek mi bilmeden masada duran telefonu gözleriyle parçalarına ayırma amacıyla gecenin bir yarısı odanın içinde öylece dikiliyordu.

Bekleme süresi uzadıkça diğerinin uyuduğunu düşünmeye başlamıştı. Mesajın saatini kontrol etti, sanki geldiği anı bilmiyormuş gibi.

"Gelmek ister misin?"

Daha fazla bekleyemedi. Sehun'un her uzvuna hükmedebildiğinin kanıtı olarak mesajı yazıp gönderdi. Birkaç dakika sonra hızla giyinmesine neden olan bildirim sesini duydu.

"Yoldayım, az sonra orada olurum."

Anlaşılan ilişkileri çoktan davet beklemez seviyeye ulaşmıştı. Tabi bu davet beklenmez haller şimdilik yalnızca masum buluşmalarla sınırlı kalıyordu.

Sehun yorgun ama sevimli haliyle kapıda dikilirken bakışları esmerin ıslak tutamlarına kaydı. Diğerinin neden uyumadığına dair masum olmayan düşünceler aklını işgal etmek istese de kendini tutmalıydı.

"Uyuyamadım."

Başka ne diyebilirdi ki?

"Sorun değil, ben de uyanıktım."

Islak saçlarını işaret etti. "Fark ediliyor."

Jongin gülümsedi ve siyah tutamlarını karıştırdı. "Senden sonra uyumayı denedim de, kabuslar... Tahmin edersin kötü bir deneyimdi."

Sehun az önce aklından geçenler için kendisini suçlu hissetti. Elbette bu hali biliyordu. Defalarca gece yarısı kendini soğuk suyun altına atıp, kalbindeki anlamsız acının soğuması için çırpınmıştı.

"Kahve?"

Sehun henüz oturduğu koltuktan kalktı. "Kahvenin iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum." Cebinden çıkardığı birkaç poşet bitki çayını iplerinden tutarak salladı. "Sen otur ben hallederim."

Burnunu kırıştıran esmer genç diğerinin söylediğini yaptı. Kolunu koltuğun arkalık kısmının üzerine attı; başını da ona yaslayıp, mutfak tezgahını ardında süzülen narin bedeni izlemeye başladı. Sehun'un bedeni öylesine kusursuzdu ki altın oranın doğruluğu sorgulanmalı ve Sehun'a göre yeniden oluşturulmalıydı. Erkeksi geniş omuzlarının aksine genç bir kadını kıskandıracak ince beli, üzerindeki dar gömlekten belliydi.

Belki de hiç eve gitmedi diye düşündü. Üzerindekiler hala aynıydı sadece gömleğinin arkası biraz daha kırışık, pantolonu da keza öyleydi. Eğer Yixing konusu açıklığa kavuşmamış olsaydı Jongin elde ettiği verilerle kafayı yerdi. Ama şimdi biliyordu. Yixing'i sorun etmiyordu. Yine de sordu.

PORTRE •sekai•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin