BÖLÜM -15-

96 10 2
                                    

"Bana bahsettiğin kız mı?"

"Evet. Eylül'ü görür görmez şaşkınlıktan ağzım açık kaldı. O kadar benziyor ki. Üstelik bunun üzerine şu an Ordu da Deniz ile gezdiğimiz yerlerde bulunuyor oluşumuz..." ardından yutkundu ve gözünü henüz sönmemiş köze dikti. "Kötü hissediyorum Dilan."

"Ne diyeceğimi bilemiyorum Çınar." Evet ağlamak üzereydim. Ağlama Dilan ağlama. Lütfen.

Küçük bir öksürükten sonra "Hadi üşütme çadırına git." dedi. Eylül geldiğinden beri ilk defa beni düşünmüştü. Fakat bu beni teselli etmedi. Nasıl başa çıkabilirdim ki delicesine aşık olduğu ve ellerinden kayıp gitmiş olan sevgilisine benzeyen bir kızla. Çınar'a da kızamazdım. Aşk bu başka bir şeye benzemiyor ki.

Ah Eylül yine yaptın yapacağını.

"İyi geceler o zaman dedim ve çadırıma gittim."

•••

"Hadi çocuklar öğlen oldu öğlen. Yatmaya mı geldiniz buraya?"

Vural hoca kampın ortasına dikilmiş bağırıyordu.

"Of Vural hoca ya tatildeyiz tatilde." diye isyan ederek kalktı Güneş.

Çok geçmeden üstlerimizi giyip Vural hoca ve Hale ablanın yanında toplandık. O kadar uykusuzdum ki sanırım iki saat falan uyumuştum. O uyuduğum kısa saatlerde de hep Çınar ve Eylül'ü görmüştüm rüyamda. Ya da kabusumda.

"Şimdi gençler bu gün güzel bir oyun oynayacağız."

"Hocam saat yedi neden oyunu biraz daha geç oynamıyoruz?"

"Ömer sus." dedi Vural Hoca.
"Kahvaltılarınızı yaptıktan sonra burda tekrar toplanıyoruz hadi bakalım."

Kızlarla kahvaltılık almak için erzakların olduğu tarafa doğru yürüyorduk.

"Neyin var Dilan?" dedi Ceren. Nasıl da tanıyor beni.

Gülümsemeye çalışarak "Birşeyim olsa size söylemez miyim? Aşk olsun."

"Ne bileyim normalde seversin böyle orman falan ama yüzün asık."

"Erken uyandık ya ondan tatlım." dedim ve konuyu kapatmaya çalıştım. Ne kadar başarılı olduysam artık.

Yere güzel bir örtü serip kızlarla oturduk. Ardından Hale abla ve Eylül de geldi. Kendime bir söz vermiştim. Eylül'e kötü davranıp Çınar'ı üzmeyecektim. Bu yüzden zor da olsa Eylül'e "Günaydın Eylül." dedim. O da şaşırmış olmalı ki hemen cevap vermedi. Ardından şaşkın ses tonu ile "Bana mı dedin?"

Sabrımı sınıyorsun Eylül. "Evet." dedim zorla.

Gıcık ve tiz bir kahkahanın ardından "Sana da günaydın o zaman şekerim." dedi.

Rabbim nolur sabır...

Kahvaltıdan sonra Aleyna hemen Rüzgarın yanına gitti. E sonuçta sevgilisi ile vakit geçirmek için istemişti bu kamp olayını. Ben de Çınar ile vakit geçirmeyi düşünüyordum ama... olmadı.

"Çocuklar filmlerden, romanlardan falan görmüşsünüzdür. Hepiniz üçerli gruplara ayrılacaksınız. Her grupta bir harita olacak. Belli başlı engeller var onları geçip grup sayısı kadar bayrağın bulunduğu alandan bir bayrak alıp geleceksiniz. Bayrağı tam bu noktaya ilk diken kazanır." dedi ve gözlerini kısarak bizlerin üzerinde gezdirdi. "Şimdi grupları böleceğim."

"Allahım nolur Mücahit le aynı grupta olayım." diye mırıldanan Ceren'i duyabiliyorduk.

"Ceren ne dedin sen?" dedim şaşkın ses tonumla.

TERTİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin