MULTİMEDİA; ÇINAR
Herkese merhaba. Nasılsınız? İlhamsızlıktan ölüyorum arkadaşlar. Bi el atın kurban olam :D
Keyifli okumalar.
Çocukların bizi işkembeciye götürmesine başta sinirlensek de hepimiz sarımsaklı işkembe çorbalarımızı afiyetle içtik. Tek sorun kıyafetlerimizin bu mekana uygun olmamasıydı. Kafamızdan ne geçerek bu kıyafetleri giydiğimizi çocuklara anlatınca onlar da kahkahalarla gülmeye başladılar. Şık olalım dedik yani nolmuş?
Tabi hepimiz sabah mide yanması ile uyanmıştık. Çarşamba günü. Amanın lanetli beden eğitim dersi. Midem yanıyor diye revirde mi yatsam?
'Kızlar kalkın bu güne enerjik başlamamız gerekiyor. " diyerek kızları zor da olsa uyandırdım.
"Bu gün bayram erken kalkın çocuklaaaar." diyerek uyandı Güneş. Hala gözleri kapalıydı ama yataktan kalkmıştı.
Aleyna "Bu gün ne bayr... Ha sana her gün tabi pardon."
Ceren de uykulu haliyle küçük bir kahkaha attı. Ne kadar sevimliydi.
Hepimiz üzerimizdeki uyku halini uzaklaştırmaya çalışarak toparlandık. Kahvaltı için yemekhaneye inerken hepimiz bu gün ki beden eğitimi dersini düşünüyorduk. Aslında Hale abla Vural Hocayı biraz olsun yumuşatır diye düşünmüştük fakat öyle bir şey hiç gerçekleşmedi. Evet Vural hoca sivil hayatında gayet sevecen bir adamdı fakat konu eğitime gelince asla!
Yemekhaneye girdiğimizde kaç aydır bize alışamayan erkek topluluğu yine gözlerini üzerimize diktiler. Özellikle bir grup vardı ki bize sinir olduklarına emindim. Aslında husumetleri bizim oğlanlarla idi fakat bizde onlarla sürekli yakın olduğumuz için bize gıcık oluyorlardı. Bu sabaha kadar onlara çok dikkat etmemiştim. Üç kişiydiler. Galiba grupta en çok sözü dinlenen esmer çocuktu. Diğerlerinden daha kabadayı bir tavrı vardı. Yine de çok aldırmamaya çalışıp masamıza oturduk.
"İşte şimdi gün aydı." dedi Ömer Güneş'e bakıp. Ardından neşe ile yerine oturdu.
Sonra Rüzgar sağa sola dikkatlice bakıp hızlı bir şekilde Aleyna'nın yanağına güzel bir öpücük kondurdu. Bunun karşılığında Aleyna gülümsedi.
Mücahit de "Günaydın sevgilim." dedi ve iç ısıtan bir gülümseme gönderdi Ceren'e.
Çınar da... "Herkese Günaydın." dedi ve yerine oturdu.
Bu kadarcık...
•••
"Hocam bir salın hocam!" diye söylenerek on ikinci turumuzu atıyorduk. Ceren ve Mücahit hariç hepimizin dili dışarıdaydı. İkisi artık sevgili oldukları halde, beden eğitim derslerinde aralarında tatlı bir rekabet vardı.
"Koşmayı seviyorum ama yediklerim eriyor. Metabolizmam çalışıyor ve tuvaletim geliyor. Boşuna yemişim gibi oluyor." diye şikayetini dile getirdi Ömer. Bir yandan da koşuyordu. "Bu gerçekten üzücü bir durum ama."
"Sana canı gönülden katılıyorum." diyerek destek verdi Güneş.
Beden eğitimi dersi yine bedenlerimizi alıp götürmüştü bile. Vural hocanın bizi neden bu kadar yorduğunu hiç anlamıyordum. Sonuçta biz bir seneliğine buradaydık. Biz asker olmayacaktık ki. Bize tolerans sağlayabilirdi.
Seneye bu okulda olmayacağımızı hatırlamak için burkulmasına sebep olmuştu. Kendimi kötü hissettim. Yorulmamış görünmeye çalışan Çınar'a baktım göz ucuyla. Muhteşem yaratılmıştı. Elmacık kemikleri, dudakları bir de şampuan reklamlarındakileri aratmayan dolgun saçlar. Tam anlamıyla harika !