"Nasıl yani?" jimin merakla sordu.
"Onlar benim hayalim. Hep böyle birinin beni desteklediğini görmek istedim. Ama işte bilirsin. Doğru kişiyi bir türlü bulamaz insan" jimin anladığını belli etmek için başını salladı. "Ah bu arada kendimi tanıtmayı unuttum. Ben jimin" dedi ve kıza elini uzattı. Kızı bulma sevinciyle tanışmayı bile unutup direk konuya girmişti. "Bende minji" buda neydi böyle.. İsimleri birbirlerinin tersiydi. Kader nasıl bir oyun oynuyordu. "Waaoow ismin ismimin tersi" kızda en az onun kadar şaşkındı. Jiminin telefonunun çalmasıyla dikkatleri üzerine toplamıştı. "Ah üzgünüm. Buna bakmam gerekiyor" zamanlama harikaydı. jin hyungu ne diye aramıştı şimdi. Hızlıca aramayı yanıtlayıp kulağına götürdü.
"Hyung? Bu seste ne?"
"Çocuklar azıcık sessiz olun jimini duyamıyorum" diye mımızlandı. Jimin gürültülerin kesilmesini bekledi ama sanki gittikçe artıyordu. "Taehyung delirdinmi? Ne diye jungkookun kolunu ısırıyorsun. Hoseok sende bırak artık telefonuda şunları ayır. Namjoon uyandır yoongiyi yoksa..." jin hyungu lafını tamamlayamadan arkadan Yoongi hyungunun sesini duydu jimin. Evet orda sözü geçen birinin olması güzeldi. "Sonunda saol yoongi" dedi jin. "Evet hyung seni dinliyorum?"
"Nerdesin jimin? Hani işin bitsin geliyordun? Ne uzun işmiş bu böyle?" ah jimin tamamen unutmuştu onların evde olduğunu. "Ah ben sizi unutmuştum. Hemen geliyorum" çoktan ev savaş alanı olmustur. Annesinin halini tahmin bile edemiyordu. Çocukları doyurmakta zorlanıyor olmalıydı. "Tamam bekliyoruz" jimin hızlıca telefonu kapatıp kızın yanıma gitti.
"Şey ben üzgünüm. Gitmem gerekiyor"
"Sorun değil" dedi minji gülümserken.
"Ozaman görüşürüz" dedi jimin kızda başıyla selam verdikten sonra iki adım attı jimin. Tekrar kıza döndü.
"Birşey rica edebilir miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dream And Life/ Park Jimin✔
FanfictionDüzenlenecek... "Eğer uçmak istiyorsan. Ben senin kanatların olacağım" * "Eğer küçük kuş uçamıyorsa uçsuz buçaksız maviliklere... Ben getireceğim o mavilikleri küçük kuşa" ...