Jimin çatı katına çıkmıştı. En uç noktasına gelip kollarını açtı. Esen rüzgar vücudunu sarması hoşuna gidiyordu. Birazdan arkadaşlarının yanına gidecekti ama ilk önce buraya gelmek istedi. Alışmıştı sanırsam buraya gelmeye. Mavi gökyüzüne kaldırdı başını. Derince bir nefes aldı. Bu koku minjinin değil miydi? Sonunda kafayı yedim diye düşümdü jimin. Onu özlediği için olur olmadık şeylerle vücudu tepki gösteriyor olmalıydı. Telefonuna gelen bildirim sesiyle eline aldı.
Çocuğun özlediğini görüyordu kız. Koruyucu meleğini oda özlemişti çünkü. Adım attı ona doğru.
Daha fazla beklemeye gerek varmıydı?
Hayır yoktu
Zaten fazlasıyla ayrı kalmamışlarmıydı?
Evet hemde yuvasından düşen bir kuş gibi.
Çocuğa öyle bir sarılacaktı ki kız.
Çünkü onun her bir zerresini hissetmek istiyordu.Jimin okuduklarıyla gülümsedi. Minjininde onu düşündüğünü bilmek güzel hissettirmişti. Beline sarılan ellere baktı jimin. Gülümsemesi dahada genişlerken yavaşça arkasına döndü. Minji gözleri kaybolana kadar gülümsedi. Jimin basamaktan aşağı inip kızın karşısında durdu. Kızın başına başını yasladı.
"Demek kafayı yememişim"
"Ne?"
"Az önce senin kokunu almıştım. Özlediğim için beynim bana oyun oynuyor sandım" kız dediğine karşı başını salladı. Başını kaldırıp jiminin gözlerinin içine baktı minji. Jimin kıza yaklaşmaya başlamıştı."Hyuunnnnggggggg" jungkookun bağırışıyla sinirle ona baktı. "Ups yanlış zamanlama. Sorry minji"
"Noona diyeceksin. O senden büyük jungkook" jimin sinirle konuşunca minji elini tuttu. "Ben söyledim jimin. Bana öyle seslenmesi sorun değil" başını salladı jimin minjiyi onaylamak için.
"Söyle velet ne için geldin!" jimin dikkatini jungkooka vermişti. Bir an önce yok olmasını istiyordu.
"Aşık oldum hyuuuunnnggg" diye tekrar cırlamıştı. Jimin derin bir nefes alıp verdi. "Tamam anladım aşık oldunda bana niye bağırıyorsun. Git kıza söylesene" jimin derin bir nefes alıp sakin olmaya çalışıyordu.
" senden izin alamaya geldim"
"Manyak mısın benden niye izin istiyorsun!"
"Çünkü bu kız senin kuzenin hyung" dedi jungkook sakince. jimin gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Sonrada kahkaha attı.
" bir an minsudan bahsediyor sandım minji"
"Zaten ondan bahsediyorum hyung" minjinin yerine cevap verdi kook.
"Çocuk! Sabah sen cesaret hapı mı alıp geldin!"
"Hayır fazlasıyla aşık olup geldim" dedi jungkook ve ekledi. "İlk defa böylesine hissediyorum hyung! Diğerleri gibi değil. Minsuya ciddi anlamda bağlandım sanırım" jimin derince nefes aldı. "Nezamandan beri gözün var minsu da?"
"Size geldiği günden beri"
"Yani 20 gün olduysa okadardır onda gözün var! Gel buraya kurabiye seni yiyeceğim"
"Jimin! O kötü bişey yapmadı ne diye çocuğa öyle davranıyorsun!" minji jimini tutarken konuştu. "Ama minsu benim kız kardeşim gibi" jungkook başını eğmiş sessizce duruyordu. Jiminin böyle tepki vereceğini tahmin etmişti ama yinede üzüldü. Jimin biraz duraksayıp düşündü. Kendini jungkookun yerine koydu biran. Derin bir nefes alıp jungkooka baktı. Üzgün görünmesi onuda üzmüştü. İlkdefa onu bukadar heycanlı görüyordu. Sanırım minjiyi ondan başkasına emanet edemem diye düşündü. Tekrar derin bir nefes aldı.
"Ama jungkookta benim olamayan küçük kardeşim. Neyse gel buraya kurabiye sana sarılayım" jungkook duyduklarıla gülümsedi. Hızlıca jimine sarıldı. "Eğer senin yerinde başkası olsaydı onu bir güzel döverdim. Yinede... Eğer minsudan ufacık bir şikayet duyarsam seni parçalarım ona göre" jungkook kıkırdadı.
"Hyung daha onun haberi yok. Nasıl söyleyeceğim bilmiyorum. Ah bu arada hyung üzgünüm. İşinizide böldüm" dedi geri çekilerek. "Ben gideyim siz devam edin"
"Canın dayak istiyor senin belli. Gel gitmeden senin tadına bi kayım.... Kaçma gel buraya!!!" minji ikisinin haline kocaman kahkaha atmıştı. Hayatı boyunca istediği arkadaşlık onlarda vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dream And Life/ Park Jimin✔
Fiksi PenggemarDüzenlenecek... "Eğer uçmak istiyorsan. Ben senin kanatların olacağım" * "Eğer küçük kuş uçamıyorsa uçsuz buçaksız maviliklere... Ben getireceğim o mavilikleri küçük kuşa" ...