Ψ.
..
...Gözlerim okul bahçesinde Mad'i arıyordu. Annem beni bırakıp gideli bir kaç dakika olmasına rağmen hala aynı yerimde ,okul bahçesinin girişinde, dikiliyordum. "Böö" Ani bir irkilmeyle arkamı döndüm. Madison kıkır kıkır gülüyordu. "Artık şunu yapmaktan vazgeçmelisin." Baygın bakışlarımla onu izlerken beni geçiştirerek koluma girdi ve okula doğru ilerlemeye başladık. "Yeni gelen çocuğu gördün mü?" Sesinde saçma bir heyecan vardı. Başımı olumsuz anlamda salladım. "Ben de henüz görmedim. Sanırım okuldaki tüm kızlar onu konuşuyor. Bana da şey söyledi..." Mad cümlesini yarıda kesip düşünceli düşünceli etrafına bakmaya başladı.
Koridordaki tüm öğrencilere göz gezdirdikten sonra "Kızın adını unuttum." diyerek cümlesini sonlandırdı. "Benim adımı hatırladığından şüpheliyim." derken dolabımın anahtarını arıyordum. "Yaa Ell senin ismini unutur muyum aşk olsun." 'Bilemiyorum' dercesine bir surat ifadesi takınıp çantamdan çıkardığım anahtarımla dolabımı açtım. "Belki de ismimi unuttuğundan dolayı bana El diyorsundur." Tam karşılık verecekti ki çantamdan çıkarttığım kitabı gördü. "Onun sende ne işi var?"
"Dün sen kaybettikten sonra odamda buldum." diyerek kısa bir cevap verip kitabı dolaba koydum. "Peki neden buraya getirdin?" dedi. Sesinden yanlış yaptığımı düşündüğünü anlayabiliyordum. "Getirmeseydim bile kendisi gelirdi. Bunu biliyorsun. Hem güvende olmasını istedim." Dolabı kapatıp kilitlerken "Güvende?" demişti sorarcasına. Tabi Madison'a dün gece olan olaylardan bahsetmemiştim. Tıpkı kitabın içerisinde yazanlardan bahsetmediğim gibi. Onu korkutmak istemiyordum.
Ona doğru döndüm ve ne diyeceğimi düşünmeye başladım. Her şeyi açıklamam gerekiyor muydu? Peki ya sadece kitabın peşimi bırakmadığını öğrenince sinirden küplere binen Mad bunu öğrenirse neler yapardı? Koridora dolan zil sesi suratımda pişkin bir sırıtışa sebep oldu. "Derse geç kalacağız." diyerek bu konuyu da geçiştirmeyi başarmıştım. Ondan kaçarcasına arkamı döndüm ve dersimizin olduğu sınıfa doğru ilerlemeye başladım. Ama hesaba katmadığım şey Mad'in de aynı sınıfta dersi olduğuydu.
Peşimden gelip her zamanki gibi koluma girdi ve kulağıma tıslarcasına fısıldadı.
"Anlatacaksın. Kaçış yok.".
..
...Bir kaç ders sonra yemekhaneye gitmiştik. Mad dünyanın belki de en gereksiz konusu hakkında mızmızlanmaya devam ediyordu. "Nasıl hala yeni gelen çocuğu göremedik anlayamıyorum. Dünyanın en şanssız insanı olabilirim." Derin ve sesli bir nefes aldım ve aynı şekilde geri soludum. "Hala yaşıyorsun Madison." Vermiş olduğum cevapla beraber sessizlik olmuştu. Artık mızmızlanmıyordu ama dudağını çocuk gibi büküp peşimden ilerlemeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNET Ψ
Fantasy... Efsaneye göre en kudretli melek olan şeytan haddini aşıp cennetten kovulduğunda yeryüzüne sürgün edilmiş. Dünyaya indiğinde beraberinde kötülük ve laneti de getirmiş. İlk olarak ayak bastığı topraklar kuraklaşmaya başlamış. Sular çekilmiş, hayv...