.VI.

332 115 25
                                    


Ψ

Ψ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

.
..
...

Annem bir kaç dakika içerisinde gelen polis memuruyla konuşurken ben etrafı izliyordum. Adamı kaybettiğimize inanamıyordum. Gözümü bir an bile üzerinden ayırmamama rağmen onu kaçırmıştım. Polis sirenlerinin sesini duyduğunda kaçmıştı. Şimdi ise bana doğru gelen polis memuru ve anneme ne söyleyeceğimi düşünüyordum.

"Elena, memur bey adamın eşkalini öğrenmek istiyor." dedi annem. Derin bir kaç nefes aldıktan sonra bakışlarımı bahçeden alabildim. Yardım etmek isteyen ama artık yardım edemeyeceğini bildiğim polis memuruna hatırladığım her şeyi söyledim. Eşkali hakkında çok fazla şey söylediğimden olsa gerek şaşırmadan edemediler.

Yani böyle şeyler her gün başıma gelmiyordu ama neler yapacağımı da bilmiyor değildim. Neredeyse adam kapıdayken kağıt kalem çıkartım portresini çizecektim. "Endişelenmeyin. Artık evinize girebilirsiniz. Gerisini biz hallederiz." Polis memurunun söyledikleri üzerine annem koluma girmiş beni de peşinde sürükleyerek eve doğru ilerliyordu. Ama benim bakışlarım hala bahçede geziniyordu.

Eğer kitabı almaya geldiyse almadan gitmezdi. Ve eğer kitap onunsa -ki öyle olduğunu sanmıyorum- alana kadar peşimi bırakacağını düşünüyordum.

Annem dış kapıyı kapatıp kilitledikten sonra delikten bahçeyi izlemeye devam etti. Polislerin neler yaptığını görmeye çalışıyor olmalıydı. Ben ise merdivenleri çıkmaya başlamıştım. Bir kaç saat içerisinde polis arabalarından ve sirenlerinden eser kalmayacaktı. O zaman tekrar gelmeyeceği nereden belliydi. Odaya girdiğimde kapıyı ardımdan kapattım. Sesli bir şekilde nefesimi solurken kitabın hala bıraktığım yerde olması içimi rahatlattı.

Pencerenin açık olduğunu fark ettiğimde direkt olarak oraya ilerledim. Annem bu camı es geçmiş olmalıydı. Pencereleyi kapattıktan sonra camdan görünen arka bahçeyi izleyecektim ki nefesim kesildi. Oradaydı. Tek bir kılını bile kıpırdatmadan bana bakıyordu. Sertçe yutkundum. Çok uzakta olmasına rağmen her an yanımda belirebilecekmişçesine tırsmıştım. Sırıtmaya başladı. Bahçede öylece dikilmiş bana sırıtıyordu. "Neden böyle bir şey yapıyorsun?"

Duyamayacağını bildiğim halde sormuştum. Gerçekten bunlar normal şeyler değildi. Karşımda deli gibi sırıtan bir psikopat vardı ve gülümsemesi gittikçe artıyordu. Tam onu orada bırakıp camdan uzaklaşacaktım ki tanımadığım bir başka adam ağaçların arasından çıktı. O da kumral adam gibi pencereden onları seyreden bana bakıyordu. Artık bir değil iki kişilerdi. Nefes alışverişim hızlanmaya başladı. Üçüncü bir kişinin daha ortaya çıkmasıyla küfür ettim. "Neler oluyor lan?"

Sayıları artıyordu. Resmen tek kişiyken bir orduya dönüşmüşlerdi. Hiçbirini daha önceden görmemiştim. Hiçbiriyle daha önceden tanışmamıştım. Yaklaşık yedi sekiz kişilerdi. Her bir kaç dakikada ağaçların arasından bir adamın çıktığını hesaba katarsak bir saat içerisinde tüm bahçeyi dolduracaklardı. Hala anlamadığım şey neden saldırmak yerine öylede dikiliyorlardı.

CEHENNET ΨHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin