Bölüm 24

18.1K 1.3K 107
                                    

24 Ekim 1836, Londra
Chadwick Konağı

Northwood Dükü'nün Londra'daki ikametgahında sabahtan beri hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyordu. Mutfakta hummalı bir çalışma sürerken yemek salonu ve büyük kabul salonunda göze görünecek en ufak bir hata olmaması için tekrar tekrar elden geçiyor, otuzdan fazla seçkin davetlinin bulunacağı masaya yemek takımları, şamdanlar, çiçekler bir bir diziliyordu.

Çiçeği burnunda Düşes Elizabeth Berrington, evlendikten sonra, Berrington'da gerçekleşen bir kaç yemek ve baloyu saymazsak ilk önemli davetini Eylül ayının son gecesinde düzenlemişti. Northwood Dükü'nün evliliğini sosyeteye ilan ettiği balo, Chadwick'in bina ve iç dekorasyon açısından çok geniş çaplı bir tadilat gördükten sonra  aristokrat çevrelerce ilk ziyaret edilişiydi ve Elizabeth bu sınavdan hem muhteşem bir ev sahibesi hem de zevk sahibi bir dekoratör olarak tam not almıştı.

Bu akşamki yemek daveti biraz Prenses Victoria'yı mutlu etmek için veriliyordu. Almanya'dan ziyarete gelip bir aydır Londra'da bulunan Prens Albert'la sık sık görüştüğü halde hayal ettiği yakınlaşmayı bir türlü yaşayamayan genç kızın morali epey bozuktu. Prens'in şerefine tertip edilen yemekte amaç Prenses'in nedimelerinin eşleriyle saadet dolu hallerini genç adamın gözüne sokarak evlilikle ilgili bu zamana kadar düşünmediyse bile bundan sonra düşünmesini sağlamaktı. Niyetlerinin belli olmaması için Lord Melbourne ve Lordlar Kamarasından birkaç seçkin isim de sofrada bulunacaktı.

Elizabeth, hazırlıklarla ilgili baş hizmetçi Gerda'dan bilgi alırken sabahtan beri ekşiyen midesinden duyduğu rahatsızlıkla yüzünü buruşturdu. Düşes'in ifadesinin değişmesiyle telaşlanan Gerda merakla sordu.

- Bir sorun mu var, Düşes Hazretleri?

- Önemli bir şey yok. Midem kötü biraz. Yediğim bir şey dokundu herhalde.

- Doktora haber yollayalım mı? Belki mühim bir şeydir.

- Abartma lütfen. İyiyim ben. Akşama az zaman kaldı. Daha hazırlanacağım.

Vakit kaybetmek istemeyen Elizabeth, odasına gitmek üzere birden ayağa kalkınca aniden gelen baş dönmesiyle beraber olduğu yere tekrar oturmak zorunda kaldı. Hanımının parlak teninin birden solduğunu gören Gerda, iyice ortalığı telaşa verdi. Hemen sehpadaki zili çalan kadın içeri giren uşağa "Bayan Martha'yı çağır. Kolonya getir. Doktora haber yollayın." diye bir sürü talimat verdi. Adam çıktıktan sonra Düşes'i kanepeye uzanmaya ikna etmeye çalışırken Dük Hazretleri'nin dadısı sıfatıyla evde bir nevi anne yerine konan ve sözü geçen Martha sakin ve kendinden emin adımlarla odaya girdi. Peşinden elinde kolonyayla yetişen Elinor hanımının bileklerini ovmak için yanına diz çökerken Martha, telaşlı Gerda'yı kenara çekip baygın baygın bakan hanımına sordu.

- Nasıl hissediyorsunuz Düşes Hazretleri?

- Başım dönüyor. Ani kalktığım için oldu herhalde. Hasta değilim ben.

- Mideniz nasıl?

- Midem kötü. Dün akşamki yemek tuhaf kokuyordu. Herhalde bozuktu.

Gerda idareci sıfatıyla suçlandığını düşünerek lafa girdi.

- Hanımım biz size bozuk yemek yedirir miyiz hiç? Mutfaktaki her şey...

Martha, Gerda'yı susturup bir soru daha sordu.

- Düşes Hazretleri en son ne zaman muayyen gününüz olmuştu acaba?

Odada bir anlığına her şey durdu. Gerda ve Elinor önce dadıya, sonra dönüp sorunun cevabını düşünmekte olan hanımlarına baktılar. Elizabeth bir süre sonra şaşkınlıkla cevap verdi.

Demir Dük'ün OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin