Bölüm 33

13.7K 1.2K 151
                                    

Kısa bir hafta sonu bölümünü de buraya ekliyorum :))) Geçmiş 19 Mayıs Bayramınız da kutlu olsun. 19 Mayıs Çanakkale'de kendilerini vatan uğruna feda eden liseli gençlerin hatırasını yaşatır. Atatürk ve tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun.

Şimdi hiç içimden gelmedi bu İngiliz Dükleri ama neyse başlamış bulunduk...

Knightley, dans biter bitmez kısaca orkestrayı alkışlayıp genç arkadaşının yanına koştu. Birlikte dans ettiği subay sinirine dokunmuştu ve kızın onunla daha fazla vakit geçirmesine engel olmak niyetindeydi.

Baynes, Sandra'nın yanında sahiplenircesine dikilen genç adamı nezaketle selamladı ve içten bir gülümsemeyle kendini tanıttı. Knightley adamın fazla yılışık olduğunu düşündü, kızın aklını çelmeye çalıştığı yetmezmiş gibi kendisini de kandırıyordu. Knightley bu oyunlara pabuç bırakacak biri değildi. Koskoca Dük'ün danışmanı sıfatıyla bu subay bozuntusuna tepeden bakarak adını verdi ve hiç nezaket sözlerine girmeden Sandra'ya dönüp sıradaki dansı rica etti.

Sandra, Richard'ın tavrını beğenmemişti. Yeni arkadaşına baktığında gözlerinde biraz hüzün ve biraz da anlayış seçti. Genç adam hakaret dolu bir tavrı ağırbaşlılıkla karşılayarak olgunluk gösteriyordu. Kızın onaylayan bakışlarına karşılık, beklentisini belli edercesine reverans yapıp çıkışa doğru uzaklaştı.

Genç kız uzun boyu ve altın sarısı saçlarıyla kalabalıkta kolayca seçilen Baynes'i gözleriyle izledi ve kapıdan çıktığını görünce Knightley yüzünden baloyu terk ettiği için çok üzüldü. Richard, kızın bakışlarıyla genç adamı takip ettiğini ve kapıdan çıkıp gittiğinde üzüldüğünü görmüştü ve bu durum daha da canının sıkılmasına sebep olmuştu. Sandra, nasıl olur da hiç tanımadığı bir adama en yakınıymış gibi alaka gösterirdi.

Keyfi kaçan Knightley, dans boyunca pek de neşeli görünmemişti. Müzik sona erdiğinde Sandra'ya yaklaşıp bir sonraki dansı isteyen genç adamı umursamadı ve gidip Belediye Başkanı'nın güzel kızına dans teklif etti.

Sandra, dans etmekten epey keyif almaya başlamıştı. Knightley de Baynes de aklından çıkmış, etrafındaki neşeli kalabalığa uyum sağlamıştı. Tanımadığı insanlarla sohbet ediyor, öyle ki konu bulmakta bile zorlanmıyor, hoş karşılandıkça cesareti de artıyordu. Bir sonraki dansın bitiminde Yüzbaşı Baynes geri döndü ve Sandra'ya derin derin bakarak sıradaki dansı rica etti.

Orkestranın yanına uğrayıp şefin kulağına bir şeyler söyleyen genç adam Sandra'nın yanına döndü. Yavaş ve romantik bir dans başladı, Milton  zerafetle dönerken kızın gözlerinin içine bakıyordu. Alexandra tam olarak etiketlenmiş sayılmasa da yakışıklı genç adamın yoğun ilgisinden ötürü gurur ve heyecan gibi hisler duyuyor, hayatında ilk kez bir erkeğin, hem de pek havalı bir subayın beğenisini kazanmış bir kız olarak yavaş yavaş bulutlara doğru yükseliyordu.

Genç adam danstan sonra kızın elini kibarca öptü ve "Beni bekle, birazdan geleceğim. Sakın kaybolma, seninle konuşacaklarım var." deyip tekrar çıkışa doğru gözden kayboldu.

Orkestra dansa ara vermişti. Belediye Başkanı'nın kızı piyano çalıp şarkı söylüyor, salondakiler o tarafa doğru toplanmış kızı dinliyorlardı. Sandra 'Ben daha iyi çalıyorum.' diye düşünmekten kendini alamadı. Piyanonun başında dikilen Richard'la bir an göz göze geldiler. Sonra kız huzursuzca girişe doğru döndü.

Baynes'in karşıdan geldiğini gören Sandra kalbinde korku ya da huzursuzluk gibi tuhaf bir sıkışma duydu. Bu duygularını akşamın heyecanına bağlayan genç kız, erkeğin başıyla bir kapıyı işaret edip sonra da odaya girdiğini görünce sorgulamadan peşinden gitti. Onların odaya girdiğini sadece, herkes piyanonun olduğu salona geçmişken ortalığı düzene sokmaya çalışan uşak görmüştü.

Demir Dük'ün OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin