Bölüm: 2

504 193 36
                                    

Hayatım hep boktandı. Bu kelimeyi kullanınca dayım hep kızar. Allah'ın yazdığı kaderi yargılama ve bir daha bu kelimeyi sakın kullanma der. 

Haklı aslında hepimizin kaderi yazılmış ve biz ne yazılmışsa onu yaşıyoruz. Her ne kadar kızsak da sinirlensek de söylensek de film çoktan yayınlanmış.

 Film gibi hayat. Oyuncular biziz. Herkesin filmi birbirine karışmış, herkes birbirinin hayatına girmiş. Kimin hangi filmde hangi rolde oynadığı belli değil...

Dört kişilik bir aileydik. Evet 'dik'. Öncedendi, yıllar önce. Annem, babam ve kız kardeşim bir kazada hayatlarını kaybetmişlerdi. O günden sonra defalarca o kazada neden ben de yokum diye düşünmüştüm. Biz bir aileydik şimdi tek kişiden bir aile nasıl olabilirdi ki? Ben neden yoktum o arabada, diye çok ağlamıştım. Yapabildiğim tek şeydi şu gözyaşlarını akıtmak.

Tatile gidiyorlardı ve ben ceza aldığım için gidememiştim. Asabi bir kızdım bu yüzden sık sık ceza alırdım. Ama bu seferki cezam bana ağır geldi. Sonunda ailemi kaybettiğimi bilseydim belki de dünyanın en uslu kızı olurdum. 

Kazadan sonra dayımlarda kalmaya başladım. Dayım ve eşinin çocukları olmuyordu. Beni evlatları gibi görüyorlardı, bir dediğimi iki etmiyorlardı.

Odamda oturmuş yine bu düşüncelere dalarken dayım seslendi:

"Çilem yemek hazır hadi sofraya gel!"

Çilem; bu kelimeyi bana annemin söylemesi gerekiyordu. Hamileyken ona çok çile çektirmişim bana bu yüzden bu ismi vermiş.

 Ben sadece ona çile çektirmişim bilmeden, istemeden. Şimdi başka birinin Çilem demesi... 

''Geliyorum, dayıcığım.'' Dedim.

Kendimi toparlayıp aşağıya indim. Sofraya geçtim. Masada en sevdiğim yemekler vardı. Dayım ve yengemin yüzünde ise tuhaf bir ifade vardı.

Birbirlerine bakıp mimikleriyle konuşuyorlardı. Hangisinin önce başlayacağını merak ediyorum, derken dayım söze başladı;

"Okul nasıldı Çilem?"

''Her zamanki gibi.'' Dedim.

Bir süre daha birbirlerine bakmaya devam ettiler. Ancak mimikleri birbirleriyle konuşmaya devam ediyordu.

''Bana söylemek istediğiniz bir şey mi var?'' Dedim.

Artık mimikleriyle konuştuklarını kelimelere dökmelerini istemiştim.

"Aslında evet. Bunu nasıl söyleyeceğimizi bilmiyorum. Ama ilk önce şunu bilmeni isterim her ne olursa olsun sen bizim kızımızsın. Hiçbir neden ya da sonuç bunu değiştiremez." Dedi.

Biraz tedirgin bir yüz ifadesi vardı dayımın.

''Kötü bir şey mi var dayı?''

"Çilem ben hamileyim. Uzun süre sonra sonunda oldu!" Dedi yengem. 

Gözlerindeki mutluluk anlatamayacak kadar güzeldi. Sonunda olmuştu, yıllar sonra ilk defa çocukları olmuştu. Çok mutlu olmuştum.

''Bu duyduğum en güzel haber! Tebrik ederim yengeciğim.''

Hayatta hep kötü şeyler olacak diye bir şey yokmuş. Tam her şey kötü gidiyor derken iyi şeylerin de olduğunu görebiliyormuşum.

'Şimdi dayın ve yengenin bir çocuğu olacak ve seni artık eskisi gibi sevmeyecekler.' -Siyah.

'Hayır, onlar seni hep kendi kızları gibi gördüler. Yeni bir çocuk olması bunu değiştirmez. Onların sana olan sevgisi azalmayacak merak etme.' -Küçük.

'Sen hiçbir zaman onların kızı olmadın, olmayacaksın. Ve onlar da senin anne ve baban gibi olmayacaklar. Dünya bu kadar kötüyken iyimser düşünmeyi kes artık.' -Siyah.

'Dünyayı kirleten; kirli, kötü düşüncelerdir. Sen kötümser düşünmeyi bıraktığın zaman dünya güzel bir yer olur.' -Küçük. 

'Aptal olma benim kötümser düşünmem ile dünya kötü olmuyor.' -Siyah.

'Sen değil evet, insanlar kötümser düşündüğü için dünya kötü oluyor.' -Küçük.

'Düşünceler suç işlemez. Kötü düşünceyi fiile dökersen suç işlersin ve dünya kötü bir yer olur. Ben bu yüzden kötü değilim. Düşüncelerimi eylem haline getirmiyorum sadece gerçekleri düşünüyorum.' -Siyah.

'İstesen de eylemi gerçekleştirmezsin. Unuttun mu biz Çilem' in kafasının içerisindeyiz. Hem eğer senin kötü düşüncelerini Çilem eyleme dönüştürürse suçlu sen olursun.' -Küçük.

'Öyle mi? Peki cezasını ben mi çekerim yoksa Çilem mi?' -Siyah.

'Çilem çeker tabi. İşte ben bu yüzden buradayım. Çilem seni dinlemesin, doğruyu yanlışı ayırt edebilsin diye.' -Küçük.

'Sen tam bir aptalsın. Asıl Çilem de aptal olmasın diye ben varım.' -Siyah.

'İyimser düşünmek mi aptallık? Yoksa senin gibi herkesin kötülüğünü düşünmek, dünyayı kirletmek, herkese kötü davranarak yalnız biri olmak mı aptallık?' -Küçük.

Yine kafamın içindeki o sesler. Ve yine onlar; Siyah ve Küçük.

İçimdeki SonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin