Bölüm: 14

100 58 1
                                    

Kafama koymuştum o eve gidecektim. Odamdan çıktım ki Canay'ın sesini duydum. 

"Hayır, onu seviyorum ama yeni anne ve babam onu daha çok seviyorlar. Ona bu yüzden kızıyorum. Beni de sevsinler, beni daha çok sevsinler istiyorum. O kız tam bir pislik. Sevgilisi var ve onu öpüyor."

"Ne diyorsun ya sen?" Diyerek odasına girdim. Kimse yoktu. Yanında ya da odada telefon da yoktu. Kiminle konuşuyordu ki?

"Sen ne hakla odama bu şekilde, kapıyı çalmadan girebiliyorsun?" Dedi. Sinirlemişti.

"Ah tabi kapıyı çalmam gerekiyordu değil mi senin yaptığın gibi."

"Ben odana girdiğim zaman sen uyuyordun yani kapıyı çalıp çalmadığımı bilemezsin öyle değil mi?"

"Kiminle konuşuyordun sen?"

"Sana hesap mı vermem gerekiyor?"

"Tabi kimse bir hayali arkadaşı olduğunu başkasına söylemek istemez."

"Sana ne bundan?"

"Benim de var iki tane Siyah ve Küçük adında. Bu kötü bir şey değil. Diğer insanlardan bir farkın oluyor ve her zaman yanında oluyor, onları sadece sen görüyorsun. Bu bence çok güzel bir özellik. Ama başkalarına bahsetme bundan ve dikkatli ol."

"Senin de mi var?"

"Evet."

"Peki neden diğer insanlara söylemememiz gerekiyor?"

"Seni dışlıyorlar ve şizofren diyorlar. Tedaviye zorlanıyorsun sonra en yakın arkadaşını ya da arkadaşlarını kaybediyorsun."

"Peki sen nereden biliyorsun bunları?"

"Küçükken sınıftan bir kıza olmuştu bunlar. Çok korkmuştum, o günden beri kimseye bahsetmedim. Neyse dediklerimi unutma. Benim şimdi çıkmam lazım."

"Teşekkür ederim abla."

"Rica ederim kardeşim."

Bana abla demesi hoşuma gitmişti. Kardeşimi anımsatmıştı bana. Yıllar sonra birinin daha ablası olmayı başarmıştım.

Evden çıkmıştım. Barış'ın evine gittim, kapıyı açtığımda kimse yoktu. Ev tamamen harabeydi. Sanki yıllardır burada kimse yaşamıyordu. Barış'ı aradım.

"Alo Barış."

"Efendim canım."

"N'apıyorsun?"

"Evdeyim anneme bakıyorum canım sen?"

"Evde misin yani?"

"Evet canım evdeyim. Sen n'apıyorsun?"

"Ben de sizin evdeyim ama seni göremiyorum. Galiba görünmez oldunuz yoksa sizi görürdüm değil mi?"

"Çilem sen neden, n'apıyorsun orada?"

"Ben seni ve anneni ziyarete gelmiştim. Ama sen yoksun. Bana bir açıklama yapman gerekmiyor mu?"

"Bekle geliyorum."

Oturdum onu bekliyordum. Yaklaşık yarım saat sonra bir motor sesi gelmişti. Barış'tı bu.

"Evet seni dinliyorum. Ama mümkünse biraz mantıklı olsun açıklaman."

"Çilem, ben.. Tamam anlatıyorum. Önce otur şuraya."

"Dinliyorum seni."

"Sana önce annemin uyuştucudan öldüğünü söylemiştim. Çünkü bana da böyle söylenmişti. Zaten öldü de. Geçen gün gördüğün kişi öz annem ve kardeşim değildi. Babamın yanında çalışan bir ablaydı. Bizim eski yardımcımızdı."

"İyi de bunları zaten biliyorum. "

"Her şeyimizi kaybettikten sonra o abla da iş bulamadı. Ben Seniha annenin elinde büyüdüm. Bu yüzden ona anne diyorum. Bir zaman sonra yatalak oldu ve ona bakmam gerekiyordu. Burası çok harabe ve izbe bir evdi. Biz de başka yere taşındık ve ben evim derken oradan bahsediyordum."

"Barış ben özür dilerim. Sana bu şekilde davranmamalıydım. Önce dinlemeliydim. Affedersin." 

"Sorun değil istersen gidebiliriz Seniha annenin yanına. Hâlâ inanmıyorsan eğer."

"Yok tamam inanıyorum zaten yengemden izinsiz çıktım evden. Gitmem gerek."

"Peki tamam kendine iyi bak."

"Sen de canım."

Ufak bir gülümsemeden sonra motoruyla beraber uzaklaşmıştı. Evin yolunu tuttum. Yol boyunca kendime söyleniyordum. Ona neden güvenmedim de daha bir defa gördüğüm çocuğa inanıp buralara kadar geldim diye.

"Gittin mi?" Doğu malı mesaj atmıştı.

"Sen tam bir yalancısın."

"Ne oldu? Sana yine mi bir şey uydurdu? Her seferinde ona güveniyorsun ve kaybediyorsun." 

"O benim sevgilim ve ben tabi ki ona güveneceğim. Sana güvenmem hataydı. Asıl ben ona güvenmediğim zaman kaybediyorum."

"Aşk senin gözlerini kör etmiş. Gözünün önünde gerçek ama sen yanlışı ve doğruyu seçemiyorsun."

"Doğu yeter defol git. Daha fazla saçmalama.

Mesaj atmasını beklemeden engellemiştim onu. Saçmalıyordu. Ona bir daha asla güvenmeyeceğim. 

Eve varmıştım. Kapıyı açtım yengem, dayım ve Canay salonda oturuyorlardı. Yengem sinirli görünüyordu.

"Çilem çabuk buraya gel." Diye seslendi yengem.

"Efendim yenge." Dedim.

"Nasıl yaparsın bunu?" Dedi sinirli bir şekilde.

"Özür dilerim yenge bir daha dışarı çıkmadan önce senden izin alırım."

"Yengen ondan bahsetmiyor." Dedi dayım.

"Canay'la aranızda geçen geçen konuşmadan bahsediyorum. Nasıl olur da ona hayali arkadaşın olmasının çok çok iyi olduğunu söylersin? Bu kötü bir şey hemen ikinizin de tedavi olması gerek!" Dedi yengem. Sesini yükseltmişti.

"Hayır yenge bu bize göre kötü bir şey değil. Bunu kötü olarak gören sizsiniz."

"Çilem canım, bu evet kötü bir şey. Sizin için de öyle olmalı. Bu hastalık yani şizofrenlikte bir süre sonra kontrol  dışı hareketler oluyor. Bunlar bazen başkasına zarar verme bazen de kendine zarar verme. Biz ikinizde de böyle bir şeyin olmasını istemez ve izin vermeyiz. Canım lütfen tedaviyi kabul et, bak Canay da kabul etti. Bu ikiniz için de iyi olacak emin ol." Dedi dayım. Yengemin aksine daha yumuşak bir ses tonuyla konuşuyordu.

"Hayır tedavi olmayacağım ben hayali arkadaşlarımı seviyorum. Sizden farklıyız hayali arkadaşlarımız var ve onlarla konuşabiliyoruz. Diğer arkadaşlar gibi değiller. Her zaman varlar. Ailemden sonra onların da yok olmasına izin vermeyeceğim anladınız mı? Ve ben şizofren değilim. Böyle düşünmekten vazgeçin!"

İçimdeki SonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin