"Sınav nasıldı?""İyiydi. Psikiyatri için puanım yeter. Seninki nasıl geçti?"
"Kötüydü sanırım seneye tekrar sınava girmem gerekecek."
"Ah Barış, sana defalarca çalış dedim. Dinlemedin. Hani hayalimiz vardı bizim? Aynı üniversiteye gidecektik."
"Evet dedin ama neyse olan oldu üstüme gelme."
"Tamam kızma artık seneye beraber çalışır tekrar sınava gireriz."
"Hayır sen geleceğini düşünüyorsun ve sınava bir daha girmeyeceksin. Ben çalışacağım ve tekrar gireceğim."
"Ama hayallerimiz?"
"Evet hayallerimiz. Senin hayalin psikiyatr olmak ve benimki de senin mutlu olman. Bir daha sakın bu konuyu açma."
"Benim gibi bir kızı nasıl olur da bu kadar seviyorsun anlayamıyorum. Tanıştığımız günden beri bir sürü dert ile seni yordum. Önce yengem ve dayıma evlat edinme fikrini verdin, sonra beni ikna edip tedavi sürecim boyunca yanımdan ayrılmadın. Ben hayatımı, yaşamamı sana borçluyum bunu biliyorsun değil mi? Başkası olsa pes eder, bir bahane uydurur çeker giderdi."
"Ben başkası değilim, ben senin Barış'ınım. Çilem, ben seni çok seviyorum ve haksızlık etme kendine. Sen sevilmeye lâyık en değerli insanlardan birisin benim gözümde. Hem sen de bana yardım ettin. Annemin durumu iyiyse bu senin çaban sayesindedir. Ben de sana borçluyum."
"Seni çok seviyorum."
"Canım ben de seni çok seviyorum ama şimdi açım. Önce yemek yesek, sonra birbirimiz sevmeye devam etsek olur mu?"
"Olur canım."
Bir cafeye geldik ve oturduk. Siparişleri verdik, Barış tuvalete gitmişti. Ben de garsona tekrar yapması gerekeni söyledim.
Bir yıl geçmişti. üniversite sınavı günü gelmişti. Bugün hayallerimiz için ilk adımımızı atacaktık. Onun sınavı kötü geçmişti. Benimki ise çok güzeldi. Ona ders çalışmasını sürekli dile getiriyordum ama o her seferinde ''Daha sınava çok var.'' Diyordu. Öğrenci bahanesi işte.
Bir yıldır şizofreni tedavisi görüyordum. Rahatsızlığım çok şiddetli olmadığı için psikiyatriye gidip onun söylediklerini yapmam ve ilaçlarımı kullanmam yetiyordu. Şiddetli hastalar akıl ve ruh hastanesine kapatılıp orada tedavi görüyorlar. Oraya gitmediğim için kendimi şanslı hissediyordum. O hastaneden iyileşip çıkmak yerine daha kötü olurdum. Bunun için bir çok kişiye teşekkür etmiştim. Babama, onu iyileşmesini sağladığı için anneme, Barış'a, dayıma, yengeme ve Canay'a.
"Canım ne oldu bir yere daldın gittin?" Barış gelmişti. Tekrar karşımdaki sandalyeye oturmuştu
"Hiç öyle hayatımı düşünüyordum. Şu bir yıl hayatımın, hayatımızın dönüm noktası oldu. Birçok olay, atlattık. Sen karanlık hayatıma ışık oldun şimdi sana bir sürü güzel söz söyleyecektim ama heyecandan ne diyeceğimi unuttum. Bilirsin ben hislerimi söze dökebilen biri değilim sen, seni ne kadar sevdiğimi hisset ne olur? Her kalp atışında, her nefesinde bunu hisset. İyi ki geldin, hem dünyaya hem de hayatıma. Plasentadan çıktığın gün kutlu olsun, iyi ki doğdun iyi ki varsın."
"Çilem... Ben ne diyim sana?"
"Hiç bir şey söylemene gerek yok. Doğum gününü unutacağımı sanmadın öyle değil mi? Hatırladın mı geçen sene burada benim doğum günümü kutlamıştın."
"Unutabilir miyim hiç!"
Evet bugün onun doğum günüydü. Ve ona sürpriz hazırlamıştım. Bana daha önce hiç doğum gününü kutlamadığını söylemişti. Bu ilk doğum günüydü ve benimle kutlamıştı. Bu beni çok mutlu ve özel hissettirmişti.
Yine masal gibi bir an ve yine telefonum çalıyor. Sanki uyurken güzel bir rüya sonrası kurduğunuz alarmın çalması gibi. Her masal gibi bir olayın ardından telefonum çalırdı.
"Efendim yenge."
"Canım biz seni merak ettik. Sınavın nasıl geçti?"
"Güzel geçti yengeciğim. Hayalime yetecek kadar puan alırım diye düşünüyorum."
"Aferin benim kızıma. Biz Canay'la pasta yapmıştık işin yoksa hadi gel hem kutlamış oluruz bu güzel haberi."
"Tamam yengeciğim."
"Görünüşe bakılırsa gitmen gerek."
"Evet Barış, yengem aradı."
"Benim bildiğim kadarıyla kül kedisi saat 12 de kül kedisine dönüşüyorsun."
"Her güzel şeyin bir sonu vardır değil mi prensim? Hem ayakkabımı bırakırım sen de evimize gelip denersin ve ayakkabı olursa sonsuza kadar mutlu oluruz diyecektim ama dayım aklıma geldi. Aranızdaki buzlar bir türlü erimiyor ne zaman geçecek bu?"
"Bilirsin işte babalar damatlarını pek sevmezleri kızlarını kıskanırlar, dayın da seni kızı gibi görüyor, bu yüzden de beni pek sevmiyor."
"Öyle mi diyorsun damat bey?"
"Evet müstakbel eşim hanım."
"Hem müstakbel eş hem de hanım. Şimdi sınava neden çalışmadığını daha iyi anlıyorum. Seneye gireceğin sınava özellikle Türkçeye çalış olur mu sevgili sevgilim?"
"Peki hayatım."
"Ben gitsem iyi olacak yoksa bu sevgi sözcüklerinin sonu gelmeyecek."
"Seni bırakmamı ister misin?"
"Dayımın tatil günü bugün. Bir sorun çıkmasını istemem ben giderim canım."
"Tamam ama kendine dikkat et."
"Sen de."
Tam dışarı çıkmıştım ki telefonumu içeride unuttuğumu fark ettim. Geri döndüğümde Barış'ın cebinden çıkardığı paketi arkadaşına verdiğini ve karşılığında para aldığını görmüştüm.
"Benim sana anlatmaya çalıştığım şeyi sonunda bugün görmüş oldun."
"Yine saçmalamaya başlıyorsun."
"Daha ne kadar kör olabiliyorsun merak ediyorum doğrusu. Kendi gözlerinle gördün işte."
"Doğu seninle uğraşmak, konuşmak ve mümkünse görmek istemiyorum. Beni artık rahat bırak!"
"Tama gidiyorum ama şunu aklında tut ve unutma : Bir gün Barış' ın gerçek yüzünü öğreneceksin. Ben o zaman yanında olacağım."
"Sanırım o gün dünyanın sonunun geldiği gün olacak."
"O kadar uzak bir zamanda değil, yakın bir zamanda. Bundan emin olabilirsin."
"Nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsun? Neye güveniyorsun? Hislerine mi? Elin de kanıt mı var? Hani nerede?"
"Kanıt çok. Zamanı geldiğinde gerçeği göreceksin."
"Dayım da böyle söylüyor zamanı geldiğinde. Ne zaman gelecek o malûm zaman bilmiyorum. Ama ben bu zamanda seni görmek istemiyorum anlatabildim mi ?
Telefonumu alıp evin yolunu tuttum. Aklıma takılmıştı Doğu' nun söyledikleri. Ancak ona ikinci defa güvenmek istemiyordum. Barış' ın böyle bir şey yapmasına da inanmıyordum. Mutlaka bir açıklaması vardır. Ancak o açıklamayı dinlemek için fazla yorgundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Son
Novela JuvenilBir şizofrene gerçeği anlatmak zordur. Ya onu ikna eder gerçeği görmesini sağlarsınız ya da onun hayal dünyasında gerçeği arar durursunuz... Elinize bir kahve almanızı ve kitabıma bir şans verip okumanızı isterim. Yazdığım ilk kitabım, umarım beğen...