Bölüm: 9

145 87 3
                                    

Sonunda eve gelmiştik. Yengem taburcu olmuştu. Kâbus gibi denilebilirdi tüm bu yaşanılanlar. Aslında buna şaşırmamam gerekirdi nasıl olsa acıların kızıydım ben.

Yengemi yatağına uzandırdık. Bir süre sonra da uykuya dalmıştı. Dayımla beraber oturuyorken aklıma Barış'ın söyledikleri geldi.

"Dayı." Dedim hıçkırarak.

"Efendim canım."

"Yengem ve senin acı, çok büyük bir acı. Sizi az çok anlayabiliyorum. Ben de ailemi kaybettiğim zaman çok ağlamıştım. Ölmeyi bile çok istemiştim."

"Çilem..."

"Merak etme dayı artık eskisi gibi çok üzülmüyorum. Çünkü bir gün hepimiz öleceğiz, onlar beni orada bekliyorlar. Ben aslında bunu söylemeyecektim. Şey diyecektim ben, çocuğunuz olmadı yıllardır, bir çocuğunuzun olmasını ne kadar çok istediğinizi biliyorum. Çok uzatmayayım çocuk esirgeme kurumundan bir çocuk alsanız. Hem siz mutlu olursunuz hem de oradaki bir çocuk sizi sayenizde mutlu olabilir. Buna yengem de belki çok sevinir ne dersin dayı?"

"Bilmem ki kızım. Aslında güzel bir fikir. Ama yengen kabul eder mi bilemiyorum."

"Yengem neden kabul etmesin ki?"

"Yani kızım oradan aldığımız bir çocuk öz evlat gibi olmaz ki. Hem yengen daha yeni evladının kaybetti bu ona biraz ağır gelebilir. Biraz zaman geçsin ben onunla konuşurum. Belki sana bir kardeş gelir ne dersin?"

"Buna çok sevinirim. Onunla bir sürü oyun oynarız. Kardeşime yapamadığım ablalığı ona yaparım."

Dayım aslında bu fikri beğenmişti. Ona bahsettiğim zaman gözleri tebessüm ediyor gibiydi. Umarım yengem de bu fikri sever de bir kardeşim olur.

"Bugün seninle beraber hastaneye gelen çocuk sevgilin miydi?"

"Okuldan bir arkadaşımdı."

"Onunla pek arkadaşlık kurmazsan daha iyi olur canım. Serseri tipli çocukların etrafında olmasının istemem."

"Ama dayı okuldan arkadaşım. Hem serseri tipli olduğunu nerden çıkardın bence gayet beyefendi biri."

"Çilem, bak ben 45 yaşındayım ve biraz hayat tecrübem var hem insanlar DNA' larını ailelerinden alırlar. O sana gerçekte kim olduğununda bahsetti mi?"

"Biliyorum dayı o ailemin katilinin oğlu. Bundan bahsetmişti bana. Ama onun oğlu olması ona benzediği anlamına gelmez ki. Eğer öyle ben de babama çeker ve bir şirketin başında olmuş olurdum. Değil mi?"

"Peki kızım ama benden sana bir dayı, bir baba tavsiyesi insanlara kendinden fazla güvenme."

"Tamam dayı. Tavsiyeni göz önünde bulunduracağım. Benim biraz uykum geldi de müsaadenle ben odama gitmek istiyorum. Sana iyi geceler."

"Sanada."

''İnsanlara kendinden fazla güvenme.'' Ne demekti şimdi bu? Beni çok seven birine neden güvenmeyeyim ki?

'Dayına da bir lakap bulalım mı mesela kötülük katalım ismini ne dersin?'

"Off yine ne saçmalıyorsun Siyah?"

'Seni düşündüğüm için bana Siyah ismini vermiştin dayın da seni düşünüyor ne yani şimdi o da mı kötü biri?'

'Hayır sen onu düşünmüyorsun sen sadece kendini düşünürsün. Eğer onu düşünüyor olsaydın üzerine çok gitmezdin ama sen bulduğun her fırsatta onun onun üstüne gidiyor, onun moralini bozuyorsun. karanlıksın sen kötünün en dibisin. O kadar kötüsün ki bencillik, cinsellik, intihara teşvik, her türlü bokluk var sende. Merak ediyorum da özenle çalışıyor musun kötü olmak için?'

Küçük'ten çıkmıştı bu sözler. Beni çok şaşırtmıştı açıkçası. Onu ilk defa bu kadar sinirli ve agresif görüyordum. Sanki bir anlık içine Siyah kaçmıştı.

"Küçük bu biraz ağır olmadı mı?"

'Onun gibi biri için az bile.'

Gözlerim beni şaşırtıyordu sanki. Siyah'ın gözünden yaşlar akıyordu. Haksızlık mı etmiştik ona?

'Aydınlığın olduğu bir yerde beyaz vardır, ancak karanlıkta ''beyaz'' yoktur. Bu yaratık hep karanlıkta. Yıllardır onu ikna etmeye çalışıyorsun, onun içindeki beyazı bulmak için uğraşıyorsun, ona ışık tutuyorsun ama sonuç? Sonuç ne hiç tam bir hiç. Bir hiç için bu kadar çabalaman neden?'

'Haksızlık ediyorsun bana Küçük. Ailesinin kaza yaptığı gün onun o arabaya binmemesini ben sağlamıştım. Hâlen daha hayattaysa bunu biraz da bana borçlu, ben sandığın kadar kötü biri değilim. Hem sen onun için ne yaptın bugüne kadar? Hep ezilmesini, hor görülmesini, aşağılanmasını sağladın. Sonuç; koca bir hiç. Asıl hiç sensin. Küçücük boyunla beni kötülüyorsun.'

'Ha ha ha çok komik gerçekten. Nereden buluyorsun bu espirileri? Sen kendini iyi olarak mı görüyorsan işte bu çok kötü. Kendini iyi olarak görmen en büyük kötülük. Hem Çilem'in nasıl gitmediğini anlatayım mı? Sen onu ailesine karşı kışkırttın ve ailesiyle kavga etmesini sağladın. Ailesi senin yüzünden onun tatile gelmesine izin vermedi. Çilem ailesiyle küs iken onlar öldüler bu ne kadar acı bir şey düşünebiliyor musun? Ah pardon yanlış kişiye sordum denin düşünme yeteneğin yoktu.'

"Yeter! N'apıyorsunuz siz? Bunca derdimin arasında bir de sizinle mi uğraşayım? Siz benim arkadaşım değil miydiniz? Arkadaşlar dert olmaz, derde ortak olurlar. Şimdi, ikiniz de bana bir iyilik yapın ve uzun bir süre gözüme görünmeyin. Ben isteyene kadar tamam mı?"

'Hep senin yüzünden beğendin mi yaptığını?'

"Küçük yeter dedim!"

'Ama...'

"Ne ama şu an beni en çok kim düşünüyor kavgası yapmıyor musunuz? Görelim bakalım kim beni daha çok düşünüyor ve beni dinliyor. Bakın gerçekten çok sıkıldım ben sizin bu kavganızdan, çekişmenizden. Aranızda yıllardır bir kavga var ve ben hep bu kavganın içerisindeyim ve gerçekten sıkıldım artık. Ya bundan sonra davranışlarınıza, sözlerinize dikkat edersiniz ya da..."

'Ya da ne bizden vaz mı geçersin? Peki bunu nasıl yapacaksın? Biz sen istedin diye var olduk biz senin beynindeyiz, her yerdeyiz. Bizi nasıl yok edeceğini düşünüyorsun?'

"Evet söylediğin doğru siz ben istedim diye varsınız ve ben istedim diye yok olursunuz. Sizden kurtulmam için bir çok yer var ruh sağlığı hastanelerine giderim ve sizden kurtulurum ben kendim için bunu göze alırım peki ya siz? Siz yok olmaya hazır mısınız?"

'Nasıl gitmeyi düşünüyorsun? Ne diyeceksin dayı ben bir şizofrenim, Barış benim hayali arkadaşlarım var onlar ne derlerse ben onu yapıyorum. Ama benden başka kimse göremiyor onları. Sonra ne olacak? Ben söylim seni anında terk edecek. Sen aldığın kararla sadece bizi değil Barış'ı, dayını, yengeni, arkadaşlarını kaybedeceksin. Bunu da göze alabilecek misin? Bu dünyada sahip olduğun herkesi kaybetmeyi göze alabilecek misin?'

Bir çığlık ile gözlerimi açtım.

"Çilem ne oldu? İyi misin?"

"Evet iyiyim dayı. Sadece bir kâbus gördüm."

"Su getirmemi ister misin?"

"Teşekkürler dayı ben içerim."

"Tamam canım. Bir sorun olursa ben buradayım."

"Tamam dayı.

Ohh be bir rüyaymış.

'Ne oldu Çilem kabus mu gördün?'

Evet. İkiniz kavga ediyordunuz ve ben size çok sinirleniyordum . Tedavi olacağımı ve sizi bir daha hiç görmeyeceğimi söylüyordum. Ben hasta falan değilim ki. Ne tedavisi. Saçma bir rüyaydı işte neyse biraz uyusam iyi olacak. (Uyuyamadı)

İçimdeki SonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin