''Barış iyi misin. Çok korkuttun beni. Çok şükür bir şeyin yokmuş. Yok değil mi? Dur bakıcam. Sırtını dön bir, tamam burada bir şey yok. Acıyan bir yerin var mı?'' Dedim Barış'ın bulunduğu odanın kapısını açar açmaz. Kaza geçirmişti ve hastanedeydi.
Sabahın erken saatinde bir telefon almıştım. Barış kaza yapmıştı. Yüreğim ağzıma geldi deyimini şimdi daha iyi anlıyordum. Hastahaneye nasıl geldiğimi hatırlamıyordum.
''Çilem bir sakin ol. Tamam bir şeyim yok.'' Dedi Barış.
''Çok korktum ama emin misin bir şeyin olmadığına?'' Dedim. Gerçekten de iyi olduğundan emin olmak için sormuştum bu soruyu.
''Aslında biraz yanağım acıyor. Belki bir öpücük acımı dindirebilir ne dersin?'' Dedi ve sağa yanağına bana doğru çevirdi.
''Tamam ben doktoru çağırayım da acını dindirsin. Ahmet doktoru.'' Dedim ve bana doğru çevirdiği yanağını başka yöne doğru ittim.
''Ah ah benim doktorum sensin. Anca sen öpersen geçer tüm acılarım.'' Dedi feryat edercesine.
''Bırak şimdi doktorculuk oynamayı da kaza nasıl oldu sen bana onu anlat. Motor kazası olmuş. Hani sen motora binmeyi bilmiyordun?'' Diye sordum.
''Halen daha bilmiyorum. Zaten bu yüzden düştüm.'' Dedi.
''Ya sen manyak mısın? Bilmiyorsan niye biniyorsun. Yüreğim ağzıma geldi ya. Sana bir şey olsa ben n'apardım. Bir daha motora falan binmek yok.'' Dedim ızgın bir sesle.
''Motorcu erkeklerden hoşlandığını sanıyordum.'' Dedi ve suratını biraz ekşitti.
''Ne nereden çıkardın bunu?'' Diye sordum. Ben kimseye böyle bir şey söylememiştim.
''Sınıfına gelmiştim senin yanına. Sınıfta kimse yoktu senin sıranın üzerinde de pembe bir günlük vardı. Seni daha yakından tanımak ve benim hakkımdaki düşüncelerini öğrenmek için okudum. Orada motorcu erkeklerden hoşlandığın yazıyordu. Ben de motor öğrenmek istedim. Hızımı alamadım gaza fazla basmışım gözümü açtığımda burada buldum kendimi.''
''Ya inanmıyorum sana.'' Dedim ve gülmeye başladım.
''Ne gülüyorsun ya ben burada hasta hasta yatıyorum. Kaza yaptım ben.''
''Tamam tamam ama çok komik.'' Dedim ve biraz daha gülmeye devam ettim.
''Çilem.'' Dedi Barış, biraz sinirlenmişti.
''Barış o günlük benim değil, Nadide'nin günlüğüydü. Yani anlayacağın sen beni değil Nadide'yi etkilemeye çalışmışsın.'' Dedim ve gülme sesimi biraz daha alçalttım.
''Nasıl ama senin sırandaydı.'' Dedi. Şaşırmıştı.
''Biz yer değiştirmiştik.'' Dedim.
''Off Çilem ben şimdi boşuna mı hastanelik oldum.'' Dedi.
''Evet biraz öyle oldu tabi.'' Dedim.
Bir süre hastanede kaldıktan sonra doktor Barış' ın önemli bir şeyi olmadığını ve taburcu olabileceğini söyledi. Taburcu olduktan sonra evine gitmesine yardım etmiştim. Bir evi vardı ama bir ailesi olduğundan emin değildim. Hastanede yattığı süre boyunca hiç yakını gelmemişti.
Sonunda eve gelmiştik.
Eski bir ev boyası dökülmeye çoktan başlamıştı. Kapıyı çalmıştık Çok geçmeden biri kapıyı açmıştı. Küçük bir kız çocuğu. Abi deyip koşa koşa Barış' a sarılmıştı. Üstü başı yırtıktı. Saçları dağılmış ve kirlenmişti. Barış daha önce ailesinden hiç bahsetmemişti. Bu kadar tatlı bir kardeşi olduğunu bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Son
Novela JuvenilBir şizofrene gerçeği anlatmak zordur. Ya onu ikna eder gerçeği görmesini sağlarsınız ya da onun hayal dünyasında gerçeği arar durursunuz... Elinize bir kahve almanızı ve kitabıma bir şans verip okumanızı isterim. Yazdığım ilk kitabım, umarım beğen...