''Günaydın hayatımın anlamı, bugün yine yeni bir güne seni düşünerek uyandım ve seninle günümü kapatmak istiyorum. Bugün bu seni seven zavallı kula bir iyilik yapıp balkondan aşağıya bakar mısın, sadece seni görmek istiyorum.''
Barış'tan mesaj gelmişti. Saat yedi de atmıştı bu mesajı. Bense sekiz de uyanmıştım. Bir saattir burada mıdır ki? Gitmiştir belki de. Aşağıya baktığımda kimse yoktu.
"Çilem arkadaşın geldi üstüne giyinip buraya gel."
"Tamam yenge geliyorum."
Nadide olmalıydı bu. Bugün röportaj yapacaktık. Üstümü giyip aşağıya indim. Barış aşağıda yengem ile birlikte oturmuş kahvaltı yapıyordu. Aman Allah'ım!
"Barış, senin ne işin var burada?"
"Seni almaya geldim."
"Canım arkadaşın seni bir saattir aşağıda bekliyor. Ona bir saat önce geleceğini söylemişsin ama aşağıya bir türlü inmiyormuşsun. Ben de içeri aldım hem çok sevdim ben arkadaşını. İyi çocuk tam bir beyefendi." Dedi yengem.
"Ben mi bekletmişim he evet doğru ben söylemiştim unutmuşum bir de hazırlanamadım bir türlü."
"Önemli değil arkadaşım. Hadi kahvaltını et de biraz dışarı çıkalım." Dedi Barış.
"Dışarı mı ama bugün..."
"Aaa Çilem çocuk sabahın köründen beri seni bekliyor ama ne hadi daha fazla bekletme çocuğu."
"Tamam yengeciğim."
"Ben sana çay koyayım canım."
Yengem masadan kalkıp mutfağa geçti. Eski halinden eser kalmamıştı. Daha mutluydu.
"Ben sana bunu ödeteceğim Barış bey."
Barış'ın kulağına usulca fısıldamıştım ki yengem geldi.
"Ne fısıldaşıyorsunuz bakayım?"
"Çilem bana bunu ödeteceğini söylüyordu."
"Çilem çok ayıp. Misafirimiz o."
"Ama yenge off tamam."
"Dayın bana bugün çocuk esirgeme kurumundan çocuk alma fikrini söyledi siz onunla konuşmuşsunuz sanırım daha önce."
"He evet konuşmuştuk. İyi olduğun zaman seninle konuşacağını söylemişti." Dedim.
"Bu durumda yapabileceğimiz tek şey bu olurdu. Teşekkürler canım bu fikrin benim için çok güzeldi." Dedi yengem.
"Aslında fikir benim değil, Barış'ındı." Dedim. Bu teşekkürü Barış hakediyordu.
"Öyle mi o zaman sana çok teşekkür ederim Barış." Dedi yengem. Gözleri sevinç içindeydi.
"Rica ederim efendim size birazcık da olsa yardım edebildiysem ne mutlu bana. Iıı sanırım biz kalsak iyi olur Çilem de doydu galiba."
Dışarı çıkmıştık.
"Yengem daha iyi görünüyordu . Senin sayende."
"Ne yaptım ki ben. Sadece basit bir fikir verdim."
"Bizim için basit değil çok iyi bir fikirdi. Teşekkür ederim."
"Bir öpücüğünü alırım o zaman."
"Öyle mi çok beklersin.""Bu ne ya ben seni bir saattir aşağıda bekleyeyim sen bir öpücüğü çok gör."
"Beğenmiyorsanız başkası öpebilir sizi beyefendi." Dedim rest çeker gibi.
"Tamam görürsün sen şimdi."Dedi.
"Pardon bakar mısınız rica etsem beni öpebilir misiniz?" Dedi Barış yoldan geçen bir kıza.
"Ya bi yürü git işine. Salak mıdır nedir?" Diye karşılık verdi kız.
"Ne oldu öpmedi mi?" Dedim alay edercesine.
"Pardon iki dakikanızı alabilir miyim?" Dedi Barış başka bir kıza.
"Tabi buyrun."
"Rica etsem beni öpebilir misiniz?"
"Bir sorun aşkım?" Diyerek kızın yanına bir adam geldi.
"Arkadaş beni öpebilir misin diyordu." Dedi kız. Barış'ı yanındaki adama şikâyet ediyordu.
"Kardeş ben öpeyim istersen." Dedi adam. Kızın sevgilisi olmalıydı.
"Yok abi biz çaka yapıyorduk , kamera ağaçların arasında saklı sadece ufak bir şaka." Dedi Barış. Bu sefer yakalanmıştı.
"Oğlum bir daha benim ya da sevgilimin karşısına çıkarsan o kamerayı alırım..." Dedi kızın sevgilisi.
"Öhüm öhüm. Affedersiniz kusura bakmayın arkadaş biraz rahatsız tedaviye gidiyorduk biz. Tekrar özür dileriz." Dedim.
"Ne oldu bu da mı gol değil?" Diye devam ettim.
"Çok komik." Dedi Barış. Suratı b
asılmıştı."Komik tabi."
"Hıhııı. Demek ben rahatsızım öyle mi?"
"Ne yapabilirim aklıma başka bir şey gelmedi . Hem az kalsın adam sen kendi kasları arasında boğacaktı."
"Hakikaten öyle olacaktı ama. Şimdi düşününce komikmiş."
Biraz gülüp, biraz da oyalanmıştık, saat akşam yedi olmuştu. Barış pasta yemek istediğini söylemişti. Bir pastahaneye girdik ve oturduk.
"Burası neden boş kimse yok?" Dedim.
"Bilmem. Pardon bakar mısınız!"
"Buyurun efendim. Hoşgeldiniz. Ne alırdınız?" Dedi garson.
"Ben bir kahve alsam iyi olur."
"Ben de kahve ve çikolatalı pasta istiyorum."
"Peki efendim getiriyorum." Dedi garson.
"Sen az önce garsona göz mü kırptın?"
"Hayır ne alaka? Ne diye göz kırpacam adam."
"Bilmem bana öyle geldi."
"Gözüm seyirmiştir."
"Bir an eşcinsel olduğunu düşünmüştüm."
"Bu kadar komik olmayı nasıl beceriyorsun?"
"Doğal bir yetenek."
Her yer birden karanlığa bürünmüştü.
"Barış neredesin? Işıklar neden söndü. Ya bir ses versenize!"
"Çilem tamam sakin ol gelir şimdi."
"Ya ben karanlıktan çok korkuyorum."
Dediğim anda bir çok arkadaşımla beraber ışıklar açılmaya başlamıştı. Barış'ın elinde bir pasta vardı."
"Nereden öğrendin?"
"Nadide sağolsun. He sevdiceğin olarak doğum gününü unutacağımı sanmadın değil mi?"
"Barış, bu yaptığın sürpriz çok güzel. Evet bugün benim doğum günüm ama aynı zamanda da ailemin öldüğü gün. O yüzden eve gitsem iyi olur."
"Çilem anlıyorum seni ama bu kadar kişi senin için geldi. Kendini ve bu kadar kişiyi üzme. Hem ailen de bunu isterdi değil mi? Mutlu olmanı."
"Haklısın. Peki tamam ama çok abartmayalım."
"Hadi mumları üfle. Ama önce bir dilek tut."
"Ne diledin?"
"Aa dilekler söylenir mi hiç. Seni diledim."
İki saatlik bir eğlencenin ardından Barış beni eve bırakmıştı.
"Bugün çok güzel bir gündü teşekkür ederim.
"Ne demek efendim sizi mutlu edebildiysek ne mutlu bana."
"Bu öpücük bugün için. İyi geceler."
"İyi geceler. Tabi bu gece beni uyku tutarsa."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Son
Teen FictionBir şizofrene gerçeği anlatmak zordur. Ya onu ikna eder gerçeği görmesini sağlarsınız ya da onun hayal dünyasında gerçeği arar durursunuz... Elinize bir kahve almanızı ve kitabıma bir şans verip okumanızı isterim. Yazdığım ilk kitabım, umarım beğen...