Bir hafta sonra...
Telefon sesiyle kendime geldim. Gözümü açtım Barış arıyordu.
''Günaydın hayatımın anlam kaynağı.''
''Sana da günaydın.''
''Ne güzel iltifat ediyorsun sen ya. Bugün benden daha önemli işin yoksa buluşalım mı diyecektim.''
''Programıma bir bakmam lazım.''
''Tabi iş kadını olmak zordur. Sen bak bakalım programına.''
''İşim yokmuş bugün. Buluşabiliriz.''
''Tamam ben seni almaya gelirim.''
''Sen gelmesen iyi olur.''
''Neden ?''
''Dayımın senden pek hoşlandığını sanmıyorum.''
''Ah peki her zamanki yerde buluşalım o zaman.''
''Tamam.'' Dedikten sonra telefonu kapattım. Kahvaltı edip hazırlandıktan sonra dışarı çıktım. Barış'la son bir defa buluşacaktık. Oturduk biraz sohbet etmeye başladık.
''Canım.''
''Efendim.''
''Bana neden iltifat etmiyorsun . Yani ben senin sevgilinim değil mi ? Şu son zamanlarda senden güzel bir söz duymadım. Artık bana karşı soğuk davranıyorsun. Bir sorun mu var ?''
''Ne bilim biraz hızlı ilerledik gibi geliyor. Daha ilk tanıştığımız gün çıkma teklifi ettin. Yani ben böyle hayal etmemiştim. Önce bir şekilde konuşur sonra birbirimizden hoşlanır daha sonra çıkarız diye düşünmüştüm. Yani aniden oldu her şey.''
''Ne demek oluyor bu şimdi ? Ayrılmak mı istiyorsun ?''
''Biraz ara versek iyi olur yani biraz duygularımızdan emin olmak için bunu yapmamız gerek.''
''Neyden emin olacağız Çilem ? Ben kendimden çok seni sevdiğime eminim. Seninleyken her şey daha anlamlı oluyor. Hem sen demedin sensiz hayatım karanlık olur diye şimdi ne bu? Bizim ayrılmak gibi bir gerekliliğimiz yok bunu sen uyduyorsun.''
''Evet var sen benden büyük bir sır sakladın. Bana yalan söyledin. Her seferinde sana inandım. Uyuşturucu ticareti yapmak nedir ya? Onca insan ölüyor. Annen ve baban da bu yüzden ölmemişler miydi? Ailem o zehri satan kişi yüzünden öldü ? Annene hiç mi saygın yok ? Beni hiç mi sevmedin? Peki ya o kadar insanın hayatı, aileleri hiç mi düşünmedin ? Babanın yarım bıraktığı işi sen mi tamamlamaya çalışıyorsun ? Babanın öldüremediği insanları sen mi öldüreceksin ya da zehirleyeceksin. Beni de mi öldüreceksin ? Hadi beni de öldür, beni de zehirle. Peki benden ne istedin ? Bana bunu neden yaptın Barış ? Anlamalıydım. Her şeyin bu kadar hızlı bu kadar kusursuz ilerlemesinden anlamalıydım. Yalandı her şey yalandı. Beni sevdiğini söylemen, benim için yaptıkların. Duyguların, hissettirdiklerin ve sen koca bir yalansınız senden nefret ediyorum. Aşağılık herifin tekisin sen.''
''Ne ? Neyden bahsediyorsun sen Çilem.''
- Barış artık kes şu oyunu . Dayım narkotikte çalışıyor . Ve bayadır sizin peşinizde . Oyun bitti artık . Kötü çocuk yakalanır ve kız ölür. Bizim filmimizin de sonu böyle . Bak polisler orada seni bekliyorlar . Senden kurtuluyorum ve bu dünya da benden kurtulacak . Thé End .
+ Çilem ne olur beni dinle bak bilmediğin şeyler var .
''Bırak beni. Çek o iğrenç elini kolumdan. Ben seni gerçekten sevmiştim. İnanmıştım sana. Dünya da bu kadar çok savaş varken ben seni, Barış'ı sevmiştim.''
Göz yaşları içerisinde polislerin Barış'ı tutuklamalarını izledim . Halen daha " Çilem bilmediğim şeyler var " diye bağırıyordu. Bilmediğim başka ne olabilirdi ki O da ağlıyordu. Gözlerinden yaşlar geliyordu. Artık ona inanmıyordum yalancının tekiydi o. Eve gittim hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Odama çıkıp kapıyı kilitledim. Yengem durumu biliyordu biraz yalnız kalmamın iyi olacağını düşündüğünü için yanıma gelmemiş. Ağlıyordum. Annem, babam, kardeşim için... Barış'ı kaybettiğim için. En başta kendimi kaybettiğim için. Bunun bir rüya olmasını çok istiyordum. Hatta bir kâbus olmasını. Defalarca gözümü açıp kapattım ama acı bir gerçekti bu. Bir süre sonra gözüm elma tabağının üstündeki bıçağa takıldı. Gözüm dönmüştü elime bıçağı aldım hiç düşünmeden sapladım. Son anlarımda erkek bir çocuk hatırlıyordu . Doğu'ydu bu. Bana son anına kadar yanında olacağım diyordu da inanmıyordum. Ona ufak bir gülümsemeyle veda ettim. Geride kalanlara bir not bırakmış ve hayatıma son vermeye kalkışmıştım.
" Hayattan öğrendiğim en iyi şey kaybetmekti. Belki de tek şeydi. Kaybediyordum her geçen gün birilerini, bir şeyleri kaybediyordum. Her adımda her yeni bir günde biraz daha eksiliyordum. Zamanla yok olmaya başladım. Ve bugün tam da bu saatte yok olacağım. Belki de birçoğunuz bunu bilmeyecek, yokluğumu bile hissetmeyeceksiniz. Ama ben sizin yokluğunuzu hissettim. Her gün her saat her dakika içimde, beynimde ve bazen de kalbimde hissettim bunu. Dünyaya ve herkese bir elveda. Ben beni hiç bırakmayanların peşinden gideceğim. Size insanlar arasında yaşamaktan, ömrünüzü sahte gülüşlerle, sahte arkadaşlar, dostluklarla geçirmekte başarılar dilerim. Kendinize iyi bakın ve sakın beyninizin içinde kaybolmayın.
Elveda...''
Çilem Su Çıray
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Son
Teen FictionBir şizofrene gerçeği anlatmak zordur. Ya onu ikna eder gerçeği görmesini sağlarsınız ya da onun hayal dünyasında gerçeği arar durursunuz... Elinize bir kahve almanızı ve kitabıma bir şans verip okumanızı isterim. Yazdığım ilk kitabım, umarım beğen...