Eve varmıştım. Yorucu bir gündü. Odama çıktım uyumak için yatağıma uzanmıştım. O kadar yorgundum ki uyuyakalmıştım. Yaklaşık bir saat sonra uyandım. Kapı çaldı. Canay odama gelmişti.
"Sınav nasıldı Çilem abla?"
"İyiydi canım. Senin tedavin nasıl geçti?"
"Şu doktorun ben deliymişim gibi sorular sorması dışında iyiydi. Biliyor musun benim artık bir sürü arkadaşım var. Birkaç tanesi komşumuz. Onların evine gidip oyunlar oynayabiliyoruz. Hayali arkadşımı kaybetmeyi düşünmek beni korkutuyordu. Tedaviden önce hiç arkadaşım yoktu, sadece o vardı. Şimdi de o yok ama bir sürü arkadaşım var.
"Senin adına çok sevindim canım."
"Annem seni çağırıyor."
"Tamam sen git ben şimdi gelirim."
"Tamam."
Tedaviden sonra Canay çok değişmişti. Artık bana abla diyor ve beni ablası gibi görüp saygı gösteriyordu. Odama izinsiz girmemeyi, telefonumu karıştırmamayı da öğrenmişti. Ona ilk başlarda çok sinirlenmiştim. Beni yengeme ve dayıma şikayet ettiği için. O zamanlar şizofren olmadığımı söylüyordum ve asla kabul etmiyordum. Ancak Canay, Barış ve babam, onlar sayesinde şu an her şey iyi gidiyor. Artık arkadaşlarım var, kendi kendime konuşmak zorunda olmuyorum.
Aşağıya indim, mis gibi kokular geliyordu. Yengem harika tatlılar yapmıştı, tatlıya ne kadar bayıldığımı iyi biliyordu. Çay da yapmıştı ve bir misafirimiz de vardı. Seniha yenge, Barış' ın annem dediği kadın bize gelmişti. Yengem ile yaklaşık üç aydır tanışıyorlar ve birbirlerine ısınmışlardı.
"Hoş geldin Seniha Yenge."
"Hoş bulduk Çilem. Nasılsın? Sınavın nasıldı?"
"İyiydi. Ama Barış'ın kötü geçti."
"Biliyorum kızım. Onu defalarca uyarmama rağmen beni dinlemedi."
"Beni de öyle." Derken Dışarıdan motor sesi gelmişti ve ardından kapı zili çalmıştı. Kapıyı açtım Barış gelmişti. Yengem onu da davet etmişti.
"Biz de tam senden bahsediyorduk." Dedim.
"Ne kadar yakışıklı olmamadan mı?"
"Ne kadar tembel ve söz dinlemez olduğundan."
"Yine mi sınav mevzusu. Tamam seneye çok çalışacağım söz veriyorum."
"İnşallah." Dedi yengem.
Bir süre oturduktan sonra Barış' a onunla konuşmak istediğimi söylemiştim. Bahçeye geçtik ve oturduk.
"Seni dinliyorum aşkım. Yoksa içeride beni ne kadar sevdiğini söylemediğin için mi buraya geldik."
"Hayır dün olanları konuşacağız."
"He anladım. Evet dün çok güzeldi her şey. Tekrar çok teşekkür ederim."
"O konu değil."
"İyi de dün başka olay yoktu ki. He eğer sınav konusuysa..."
"Hayır. Sorun dün senin partide birine elinden çıkardığın paketi vermen ve sonra da para alman. Barış sen uyuşturucu mu satıyorsun?"
"Sen dün gitmemiş miydin?"
"Sorun bu mu şimdi? Telefonumu unuttum geri döndüm. Partin mahvolmasın diye dün olay çıkarmadım. Ama bugün bana açıklama yapacaksın ve şimdi olay çıkarmamam için hiç bir sebep yok."
"Çilem bir sakin ol."
"Nasıl sakin olayım Barış?"
"Çilem sus bir beni dinle. Arkadaşımın işi vardı tamam mı? Acil çıkması gerekiyordu. Elindeki paketleri bana verdi. 10 yıllık arkadaşım benden bir şey istemiş ben de kırmadım. Yani o gördüğün alışveriş benim değil arkadaşımındı. İşi çıkmasaydı o yapacaktı."
"Doğru söylüyorsun değil mi Barış?"
"Tabi ki de doğru söylüyorum. Ben sana ne zaman yalan söyledim?"
"Doğru, söylemedin."
"Çünkü seni çok seviyorum."
Tam sarılmak için kollarını açmıştı ki Canay ve Elif' in sesini duymuştuk. Saklanmışlar ve gizli gizli bizi izliyorlardı. Kıkırdama seslerini duymuştuk. İyi bir ikili olmuşlardı. Onları fark ettiğimizi anlayınca içeriye koştular Barış' ta çocuklar gibi ''Sizi yakalayacağım, kaçmayın gelin buraya. Ben bir zombiyim'' diyerek peşlerinden koşmuştu.
Ona yine inanmıştım. Her seferinde beni ikna etmeyi başarıyordu. Başka biri olsa açıklama yapmasına bile izin vermeden onu hayatımdan çıkarırdım. Ama Barış başkası değildi. O benim hayatım, kahramanım, en iyi arkadaşım, sevgilim, en büyük aşkımdı. Bir kızın, sahip olmasını isteyeceği en nadir erkeklerden di Barış. Onu çok seviyor ve kaybetmekten çok korkuyordum. Onu kaybetme düşüncesi bile kalp atışımın yavaşlamasını sağlıyordu, nefesimin daralması, ölecek gibi bir duygu yaratıyordu ben de.
"Çilem aşkım biz gidiyoruz."
"Tamam canım kendinize iyi bakın."
"Seni seviyorum."
"Ben de seni."
Aslında bundan emin değildim. Onu evet çok seviyordum ama içimde kötü bir his var. Onu kaybedecekmişim gibi. Her seferinde ona güvenmek onu kaybetmemi sağlamaz dı umarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Son
Ficção AdolescenteBir şizofrene gerçeği anlatmak zordur. Ya onu ikna eder gerçeği görmesini sağlarsınız ya da onun hayal dünyasında gerçeği arar durursunuz... Elinize bir kahve almanızı ve kitabıma bir şans verip okumanızı isterim. Yazdığım ilk kitabım, umarım beğen...