Bölüm: 20

69 48 0
                                    

10 yıl sonra ...

'' Farklı olmak ve farklılıklara farklı davranmamak konularından bahsedeceğim bugün. İnsan olarak hep bizim gibi davranmayan insanları 'farklı' olarak nitelendirip bir çoğumuz onları dışlamış ya da hakaret etmişizdir. Peki hepimiz aynı olsak ? Her gün herkes aynı şeyleri yapsa, aynı şeyleri konuşsa, hep aynı insanlar, hep aynı şeyler, bu sıkıcı olmaz mıydı ? Burada bahsettiğim 'farklılık'  kelimesinin tanımı şizofrenler, otizmliler, eşcinseller, farklı tarzı olan insanlar,farklı düşünebilen insanlar, obsesif kompülsif bozukluğu olan bireyler ve daha bir çok rahatsızlık sahip olan insanlar.

   Size bir makineden ve farklı bir insandan bahsedeceğim. Makinemiz 'Enigma' , evet doğru duydunuz enigma. 2. Dünya Savaşı sırasında Almanların, yani o dönemde Nazilerin çözülemez dediği, dünya genelinde de 'çözülmesi imkansız bir ' olarak bilinen bir makine. İngiltere, İkinci Dünya Savaşı sırasında  Naziler ile savaşıyorlardı. Nazilerin avantaj sahibiydiler. Ellerinde bir makine vardı ve bu makine sayesinde savaş komutlarını denizaltılara, uçaklara, tanklara gönderebiliyorlardı. Alet, mesajları, rotor ve elektrik akımları yardımıyla milyonlarca farklı şekle dönüştürülebiliniyordu. Bu da enigmanın çözülmesini zorlaştırıyordu. ALAN TURİNG, bugün hemen hemen her evde bulunan ve bir çoğumuzun kullandığı makinenin, bilgisayarın temelini attı. Turing çok farklı bir insandı, evet o bir çok insanın hayatını kurtardı ama onu farklı kılan özellik bu değildi, o bir eşcinseldi. Bir çok alanda ilerlemesi onun ceza almamasını sağlayamadı. O zamanlar homoseksüellik suçtu, Turing bir erkek ile basıldıktan sonra toplumsal ahlakı bozmaya yönelik davranışları düzenleyen yasa kapsamında yargılandı. Önünde iki seçenek vardı, ya hapishane ya da hormon tedavisi. Turing hormon tedavini seçti ve bu tedavini onda yarattığı sonuçlara dayanamayarak elmaya enjekte ettiği siyanür ile hayatına son verdi. Bir çok insan için dünyadan bir homoseksüel ayrıldı, ancak bilim için teknolojinin dehası ölmüştü. 

 Farklı olmak kendi seçimiz değildir ama onlara nasıl davranacağınız kendi seçimimzdir. Bize şu rahatsızlığı ya da şu hastalığı ister misin diye kimse sormaz, yani bu bizim elimizde olan bir şey değildir. 

Bir diğer örnek de şizofrenlik. Şizofrenlik bir çok insan tarafından akıl hastalığı olarak bilinir. Ancak tam olarak böyle değildir. Eğer böyle olsaydı ben şuan burada ve daha bir çok yerde konferans veremezdim. Evet, doğru anladınız ben bir şizofrenim. Ancak benim farkım şizofren olduğumu kabul etmem ve tedavi görmem. Halen daha tedavim sürüyor. Doktorum da şuan burada ve beni dinliyor. En sonki tedavimde bana artık istersen gelmeyebilirsin demişti. Galiba kendisi beni özlediği için buraya gelmiş. ( Kahkahalar) Biz psikiyatriler ve ebeveynler olarak çocuğumuz herhangi bir rahatsızlığı durumunda onların yanında olmalıyız. Ben, 7 yıllık evliyim, 7 yaşında bir kızım var ve 6 aylık hamileyim. 

Her sebebin bir sonucu ve her sonucun bir sebebi vardır. İmkansız diye bir şey olsaydı onunla kaşılaşamazdık öyle değil mi ? Kendinize, çocuğunuza, ailenize, sevdiğinize inanın ve güvenin. Daima kullanacağınız ilaç sevgi olsun.

Sözlerime son verirken şunu söylemek istiyorum: 

LÜTFEN FARKLILIKLARA FARKLI KALMAYIN ! ''

Büyük ve kalabalık ardından dinmeyen alkış seslerini duyuyordum. Sahneden teşekkür ettikten sonra ayrıldım. 28 yaşına gelmiştim. Artık bir ailem vardı. Biri 7 yaşında diğeri daha 6 aylık karnımda her gün biraz daha büyüyen bir embriyom vardı. Doğu ile çok mutlu süren 7 yıllık evliliğimiz vardı. On yıl öncesine kadar bunun asla olmayacağını düşünüyordum. Zaman beraberinde çok şey getirip götürüyor. Telefon sesiyle irkildim, bir an geçmişe dönüp olanları tekrar yaşamıştım. Kocacığım arıyordu.

- Efendim bitanem.

+ Konferansın bitti mi ?

- Evet yeni bitti. 

+ Kızın seni soruyordu. 

Baba bana da ver ben de konuşacağım annemle.

Alo anne, ne zaman geleceksin, söz vermiştin parka gidecektik. 

- Tamam prensesim, konferansım yeni bitti. Şimdi yola çıkacağım. 

+ Tamam bekliyorum ama çabuk gel ve arabayı dikkatli sür. 

- Tamam prensesim .

Hayal koymuştum kızımın ismini. Benim gibi ismi olmasın, daha güzel ismi olsun istemiştim. İsmiyle aynı, hayal gibi bir hayat yaşaması, hikayesinin sonunu iyi bitmesi ve iyi insanlarla karşılaşması için çok dua etmiştim. Bir annenin isteyebileceği tek şeydir belki de evladının mutlu olması. Yengemden iyi bir annelik örneği almıştım. O zamanlar acaba ben de böyle bir anne olur muyum diye çok düşünmüştüm. Yengem dünyadaki en iyi annelerden biriydi benim gözümde. Hem beni hem de Canay' ı yetiştirme konusunda hayrandım ona. 

Canay artık 20 yaşına gelmişti ve yurt dışında burslu okuma hakkını kazanmıştı. Yengem ve dayım ondan ayrılmaya dayanamadılar ve yurt dışına taşındılar. Bundan 5 sene öncesine kadar erkek bir oğlu olmuştu, Umut koymuşlardı adını, onların umudu olmuştu. Canay da kardeşini çok sevmişti. İsim konulması sırasında fikrin sahibi de oydu. 

İçimdeki SonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin