Media: Sava Savanoviç'in yıkılmış kulübesi ve yıkılmadan önceki hali.
Sevmek, birini bulmak veya kazanmak değil, bir başkasında kendini bulmaktır.
- Emma Goldman
...
Damir hızla elimden tutup çektiğinde ben ne olduğunu anlamadan son sürat koşuyorduk. Arkama bakıp neyden kaçtığımızı anlamak istedim fakat buna hiç gerek kalmadan çok yakınımdan gelen bir hırlama sesi duydum. Lanet olsun! O kadar çok kurt dedim ki al işte buldu beni. Kurt kurt kurt dersin bir daha!
"Daha hızlı."
Damir ne yapabilirim? Uçamıyorum ya! İçimden bir hisle çığlık attım ve daha hızlı koşmaya başladım. Artık bacaklarımda güç kalmamaya başlarken ilerde bir kulübe gördüm. Daha doğrusu küçük bir ev.
"Bak! Bak şurada bir ev var! Koş." Bu kez sesini çıkaran ben olmuştum. Kurt oldukça geride kalmıştı ama bir şey onu yavaşlatmış olmalıydı. Yoksa bizi yakalayamaması imkansızdı.
Biz gördüğümüz eve koşarken evin arkasından biri çıkmıştı ve bize doğru yürüyordu. Fakat bizi görünce olduğu yerde kaldı. Nefes nefese evin önüne geldiğimizde hemen arkamızı kontrol ettik. Kurt ne kadar yavaşlamış olsa da anlaşılan kolay pes etmemişti ki hala üzerimize geliyordu.
"Hemen içeri girin." Diyen yabancı adam hızla evin kapısını açtı ve bizi içeri sokup kapıyı kapattı fakat o dışarda kalmıştı.
"Olamaz! Neden içeri girmedi? Ölmek mi istiyor?" Diye bağıran Damir'e oldukça hak veriyordum. Hemen kapattığı kapıyı açıp dışarı fırladım. Kurt tam adama birkaç metre kala yavaşlayıp durdu. Ben adamı kolundan tutmuş içeri çekecektim ki, adam "Hareket etme." diye fısıldadı.
Öylece olduğum yerde kaldım. Birkaç saniye sonra kurdun geldiği yönden gidişini izledim. Biz öylece dururken Damir'de yanımıza gelmişti. Ben hala şoktaydım, adam ise kollarındaki ellerime bakıyordu. Bende baktığımda sanki ellerimi başkası kontrol ediyormuş gibi, hızlıca üzerinden çektim. Adam garip bakışlarla bizi süzmeye başlamıştı.
Bizde onu inceliyorduk. Koyu saçları ve hafif açık teniyle genç bir adamdı, ve oldukça yakışıklıydı. Buradaki herkes yakışıklı olmak zorunda mı? Gözleri de kahverengiydi.
"O kurt sana nasıl saldırmadı?" Diyerek yine söze atlayan Damir olmuştu. Adam elini ensesine götürüp Damir'e bakarak cevap verdi.
"Çünkü ben kaçmadım, sizin en büyük hatanız koşmanızdı. Sizi bir av olarak görüyordu ve yaralı olduğu için de oldukça yemeğe ihtiyacı vardı. Ben kaçmayıp karşısında durduğumda sanırım benden korktu." Dedi.
" Yardım için teşekkür ederiz ama gitmemiz lazım." Dedim ilk kez konuşarak.
"Tehlikeli. Neden ormanın en ıssız yerinde tek başınıza yürüyordunuz? Ne arıyorsunuz?"
"Bir şey aradığımızı nereden çıkardın?" Dedim tereddütle, belki geziyorduk, ne kadar mantıksız da olsa.
Adam soruma cevap vermeyip dik dik bakmaya devam etti. Sonrasında yine Damir konuştu.
"Sava Savanoviç'in değirmenine gidiyoruz. Zaten çok az bir yolumuz kaldı. Bizi kurtardığın için teşekkür ederiz." Deyip yanıma geldi ve elimi tuttu. Hızlı adımlarla adamı geride bırakıp yürümeye başladık.
...
"Artık bir an önce varmak istiyorum. Ne kadar kaldı?" Diye bir soru yönelttim.
"On dakika kadar." Deyip gözlerime içten bir gülümsemeyle baktı Damir. İçim sonunda mutlulukla doldu ve kendimle gurur duydum. Hala hayattaydım çünkü. Kendime gülüp ilerlemeye devam ettim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloody Eyes
Vampire#48 Vampir 🏅Yıl 2012... Sırp köyü Zarožje için yerel idare son derece garip bir kamu sağlığı uyarısı yayımladı. Halktan pencere kenarlarına ve kapı önlerine sarımsak asmaları, ayrıca evlerine haç yerleştirmeleri isteniyordu. Uyarının nedeniyse kend...