Çok rahat... Çok güzel kokuyor... Çok güzel esiyor... Uzun zamandır bu kadar huzurlu uyumamıştım. Neden sallanıyorum? Derin bir nefes aldım ve gözlerimi araladım. Yok artık! Şimdi neredeydim? Onca şey gerçek miydi? Rüya görmemiş miydim?
Yattığım arabanın arka koltuğundan hızla doğruldum ve hemen arabayı kimin kullandığına baktım. İşte bunu hiç beklemiyordum. Bu adam Damir'le bizi kurttan kurtaran adamdı. Ormanda evi olan adam. Yoksa beni kaçırtan kişi bu adam mıydı? Belki de Peter'a para verdi ve karşılığında beni istedi. Asıl sapık bu muydu yani? Ben adama şaşkın ve ağzım açık bir şekilde bakarken adam da bana dikiz aynasından bakıyordu.
"Seni pis sapık! Beni kaçırmak için adam mı tuttun birde! Ne istiyorsun benden pislik!" Diye bağırıp adamın omzuna vuruyordum.
"Ne diyorsun be? Ben seni neden kaçırayım? Çek elini kolunu!" Diye bağırarak cevap verdiğinde durdum.
"Beni kaçırmadıysan neden kaçırıyorsun? Hayır bir dakika, beni kaçırıyorsun işte görmüyor muyum sanıyorsun?" Dediğimde kaşlarımı çattım.
"Hayır." Diye bir cevap aldığımda umursamadım.
"Ne istiyorsun benden?" Dedim ve oldukça sinirli bir şekilde bakmaya başladım. Adam derin bir nefes alıp "Hiçbir şey, hafızanın yerinde olduğundan şüpheliyim." Dedi ve sustu. Bu ne demek? Benden bir şey istemiyorsa neden kaçırsın?
"Peki neden beni kaçırıyorsun?" Sinir ve stres midemi bulandırmıştı sanırım. Başımda dönüyordu, araba da sıkmaya başlamıştı.
"Seni kaçırmıyorum, seni kurtardım. Attığın çığlığı hatırlamıyor musun? Sesi duyar duymaz evden çıktım, etrafa bakındım sonra seni buldum yerde yatıyordun." Dediğinde oldukça şaşkındım.
"Sadece beni mi gördün? Başka birini görmedin mi?" Diye sordum. Çünkü Peter'ın attığı tokat yüzünden bayılmıştım ve Peter neden beni bırakıp gitsin?
"Evet, sadece sen vardın? Gece tek başında ormanda ne yapıyordun ve neden çığlık attın? Yoksa yine mi kurt gördün?" Dediğinde konuyu nasıl açıklayacağımı düşünüyordum.
"Şey, hatırlıyorsan sen bizi kurtardığın gün Sava Savanoviç'in kulübesini aradığımızı söylemiştik. Ve eğer bu köyde yaşıyorsan biliyorsundur ki onun vampir olduğu düşünülüyor. Bende bunu araştırmak için buradayım ve bir adam beni kaçırdı. İsmi Peter. Beni ormanda bir yere götürüyordu ama bulduğum ilk fırsatta çığlık atıp kaçtım. Sonra beni yakaladı ve tokat attı. Sonrası da yok, sanırım bayılmışım." Dediğimde adam oldukça sinirlenmişti.
"Peter... Sana... Tokat mı attı?"
Dediğinde koltuğa daha çok sindim ve neredeyse fısıldayarak "Evet." Dedim. Onu tanıyor muydu bilmiyordum fakat şuan da soracak cesaretim yoktu. Büyük ihtimalle tanıyordur herhalde böyle konuştuğuna göre. Benim cevabım üzerine konuşmayınca asıl soruyu sordum.
"Nereye gidiyoruz?" Dedim. Uzun süre cevap alamayınca adamın omzunu dürttüm. Dürtünce bir saniyeliğine gözünü yoldan ayırıp bana döndü ve göz göze geldik. Gözleri kahve rengiydi. Saçlarıda öyleydi.
"Romanya, Romanya'ya gidiyoruz."
Ne? Duyduğum şey gerçek mi? Beynim algılamak istemiyordu. Nasıl böyle bir şey yapabilirdi. Her şeyim oradaydı, Zarožje'de kalmıştı. Notlarım, röportajım, telefonum, kimliğim, pasaportum, param. Her şeyim çantamdaydı. Olmazdı, gidemezdik!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloody Eyes
Vampire#48 Vampir 🏅Yıl 2012... Sırp köyü Zarožje için yerel idare son derece garip bir kamu sağlığı uyarısı yayımladı. Halktan pencere kenarlarına ve kapı önlerine sarımsak asmaları, ayrıca evlerine haç yerleştirmeleri isteniyordu. Uyarının nedeniyse kend...