"Gerçeği yer altına gömseniz bile, o yine büyüyerek patlayacak ve her şeyi yok edecektir."
-Emile Zola
...
Gerçek nedir ki? Bize gerçeği, normali, olağanüstüyü kim öğretir? Bizim kalıplaşmış gerçeklik algımız nedir biliyor musun? Gerçek diyerek adlandırdığımız şeyler dışındaki herşey olağanüstüdür. Fakat bilmediğimiz bir şey varki bizim olağanüstü olarak tanımladığımız şeyler aslında gerçekler. Aklımızın almadığı şeyler, olağanüstü dediklerimiz, tüm gerçek bildiklerimizden daha gerçek. Yanıldık! Tüm bu evren sadece insanlar için mi yaratıldı? Bizim bilemediğimiz, algılayamadığımız belki de ne kadar çok varlık vardır. Bunu hiç düşündünüz mü?
...
Gözlerimin içine bakarak konuşmamı bekleyen James'e baktım. Söylenecek çok şey yoktu. Onun hakkında yanıldım, insanlara güvenme konusunda biraz zorlanan biriydim. Fakat şu dakikadan sonra James dışında kime güvenebilirim bilmiyordum. James'e güvenmeli miydim? Bence, artık evet. Bunca anlattıklarından sonra, ben onda artık kötü bir niyet hissedemiyordum. Hislerime güvenmeliyim, iyiki buraya gelmişim ve bana gerçekleri anlatmasına fırsat vermişim. Her neyse, şuanda önemli olan şey Peter'dan korunmaktı. Peşime düşmüş müydü? Planları var mıydı? Şimdilik düşünmem ve odaklanmam gereken şey tamamen buydu.
"Şuan bilmemiz gereken şey Peter kesinlikle buraya geliyor mu? Yani peşime düştü mü?" Diye sordum. James ellerini ensesine götürdü ve biraz düşündü.
"Birkaç tanıdığım var, onlarla konuşmam gerek. Eğer bana yardım etmeyi kabul ederlerse Peter hakkında bilgi alabiliriz. Şuanda nerede, ne yapıyor, bunları öğrenebiliriz." Düşündüm. Peter tam olarak benden istiyor olabilirdi? James'in dediğine göre öğrenmemem gereken bir şey öğrenmiş olabilirmişim. Bunu düşündüğümde aklıma gelen tek şey Peter'ın köye gelen hiçbir gazeteciye anlatmadığı, araştırmalarımda da daha önce hiç okumadığım şeyleri bana anlatmasıydı. Aslında mantık olarak pekte uygun bir neden değildi.
Birincisi Peter bana kendi isteğiyle bilmemem gereken bir şeyi neden anlatsın? İkincisi de bildiğim şeylerin beni öldürmesini gerektirecek kadar önemli olduğunu düşünmüyordum. Peki asıl amaç ve neden neydi? Sanırım bilmediğimiz bir şeyler oldu. Gözden kaçırdığımız bir şeyler.
Tüm bu düşündüklerimi James'e anlattım ve şimdi ondan bir fikir bekliyordum. Benim bilmediğim şeyler biliyor olabilirdi.
"Ne düşünüyorsun?" Dedim James'e bakarak. James başını ovalayarak cevap verdi.
"Bilemiyorum, söylediklerinde çok haklısın gerçekten. Sana anlattığı şeyler için seni öldürmek istemesi çok yetersiz bir neden. Başka bir nedeni olmalı ve açıkçası tam olarak seni öldürmek mi istiyordu? Bunu da bilmiyoruz. Sonuçta seni bir yere götürüyordu ve ben buna izin vermedim. Belkide başka bir planı vardır." Dedi ve arkasına yaslandı.
İkimizde konuyu tam olarak anlamıştık ama bir neden bulamıyorduk. Peter'ın bana anlattığı şeyler ise, Sava Savanoviç'i gören gençler ve kendisinin nasıl kurtulduğuydu. Açıkçası bunun tamamen yalan olduğunu da düşünürsek, sonuçta Sava denilen adam Peter'dı ve o çocuklara onları kurtaracağını söyleyip onları orada öldürmüştü. O sırada aklıma yaptığım röportaj geldi.
"Ben çantamı alıp geliyorum." Dedim ve ayağa kalkıp merdivenlere doğru yürüdüm.
"Dur bekle, Nadia buraları toparlar mısın?" Deyip hızla yanıma geldi. Nadia kim? Bir kaç saniye sonra mutfak olduğunu düşündüğüm yerden genç bir kadın çıktı. Üzerinde önlüğüyle masaya geldi ve etrafı toparlamaya başladı. Ben tekrar merdivenlere yönelip yukarı çıkarken, zaten o yemekleri James'in yapması çok olanaksızdı diye düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloody Eyes
Про вампиров#48 Vampir 🏅Yıl 2012... Sırp köyü Zarožje için yerel idare son derece garip bir kamu sağlığı uyarısı yayımladı. Halktan pencere kenarlarına ve kapı önlerine sarımsak asmaları, ayrıca evlerine haç yerleştirmeleri isteniyordu. Uyarının nedeniyse kend...