Media: James
Yavaşça arkamı döndüm ve bana doğru yürüyen güvelik görevlisiyle göz göze geldim. Tam karşımda durup beni süzdü ve sırıtmaya başladı. Komik olan ne?
"Ne istiyorsunuz?" Dedim kaşlarımı çatarak.
"Girilmemesi gereken bir yere girdin." Dedi.
"Üzgünüm ama öyle bir şey yapmadım sanırım karıştırdınız." Dedim. Adam biraz daha yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattığında eliyle önüme düşen bir tutam saçımı alıp parmağına dolamaya başladı. Ben sana gününü gösterirdim de, dua et güvenliksin. Başıma durduk yere bela almak istemiyordum. Ben saçımdaki eline bakarken o konuştu. "Yaptığın şeyi unutabilirim, ve böyle güzel bir kız bence her zaman dikkatli davranmalı." Dediğinde geri adım attım. Amacının iyi olmadığını anlamıştım.
"Hadi ama, istemediğini söyleme. Hemen şurada hallede-" adam lafını bitiremeden yeri boyladığında ben ani bir tepkiyle çığlık atıp gözlerimi kapattım. Gözlerimi açtığımda yerde yumruk üzerine yumruk yiyen güvenliği, yumruk üzerine yumruk atan James'i görmeyi beklemiyordum. Korkuyla olduğum yerde durmuş "Dursana!" Diye bağırıyordum. Adamın yüzü saniyesinde kanlar içinde kalmıştı. Kahretsin! Hemen James'in kolundan tutup çekmeye çalıştım ama nafile! Etraftaki bağırmalar dikkatimi çekince Kalenin kapısından bize doğru koşan dört güvenlik görevlisi daha gördüm. İşte şimdi yandık! Hadi dört kişiyi birden döv de göreyim.
"James! " Diye son gücümle bağırdım. Görevliler tam yaklaşmışken James kendine gelip hemen ayağa kalktı ve hızla yanıma gelip kolumdan tuttu. Biz son sürat koşmaya başladığımızda kolumdan düşecek olan çantayı taktım. Onları da dövseydin ya madem! Şimdi her yerde aranan suçlular falan mı olacaktık?
"Daha hızlı koş!" Diyerek tabiri caizse kolumdan tutup sürükleyen James'e baktım.
"Ne diye... Güvenliği... Döversin?" Dedim kısa ve hızlı nefesler alarak. İkisi arkamızdan geliyordu, diğer ikisi de sanırım yerdekinin yanındaydı. James beni o kadar hızlı koşturuyordu ki bir an uçacağız sandım.
"Sana ne teklif ettiğinin farkında mıydın?" Dedi.
"Evet, ben reddecektim zaten... Dövmene gerek yoktu." Dedim nefes nefese. Güvenlikle arayı baya açtığımızda James aniden sağa döndü ve bende sağa doğru sürüklendim. Az daha yere yapışıyordum ne yapıyor bu çocuk? Çok yorulmuştum ve sıcaktan dolayı nefes alamıyordum. James bizi küçük bir dükkana soktu ve içeri girince buranın bir kitapçı olduğunu anladım. Rafların arasında bir yere saklandığımızda dükkan sahibi kasa başında bize anlamayan bakışlar atıyordu. Yaklaşan adım seslerini duyduğumuzda James benim ölecekmiş gibi aldığım nefesimi keserek ağzımı kapattı. Aynı işlemi burnumdan devam ettirerek kendimi sakinleştirmek amacıyla hızlı ve kısa nefesler almak yerine uzun ve yavaş nefesler almaya başladım. Yaklaşan adım sesleriyle dükkana girdiklerini anlamıştım.
Adam anlamadığım bir kaç cümle söylediğinde dükkan sahibi de kararlı ve sakin bir şekilde konuşuyordu. Umarım bizi ele vermez diye geçirdim içimden. Sonunda adamlar dükkandan çıktılar ve sanırım uzaklaştılar. James dükkan sahibine bakarak fısıltıyla bir şeyler söyledi. Adama baktığımda kafasını olumlu anlamda sallamıştı. Saklandığımız yerden çıktık ve yaşlı adamın yanına doğru ilerledik. James ve yaşlı adam birkaç cümle konuştular ve sonrasında James elini sırtıma koydu ve dükkandan çıktık. Ben sırtımdaki elden kurtulmak için olduğum yerde durdum ve "Ne işin var burada?" Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloody Eyes
Vampire#48 Vampir 🏅Yıl 2012... Sırp köyü Zarožje için yerel idare son derece garip bir kamu sağlığı uyarısı yayımladı. Halktan pencere kenarlarına ve kapı önlerine sarımsak asmaları, ayrıca evlerine haç yerleştirmeleri isteniyordu. Uyarının nedeniyse kend...