*26. bölüm

15K 499 354
                                    

Bu bölüm birbirinden güzel ve özel insanlar olan, hikayeyi yazma ve yayılma sürecinde bana yardımcı olan 3 meleğim içindir.
pandorina55
ievval
silayilmaz7

26. Bölüm

Kusuruna güzelliğimi katarak, varoluşunu örf bas ediyordu.

Geçilen yolların karanlık tabelaları, içerdiği kelimeleri hecelerinden çatlayarak ruh satırıma akıttığında ben çoktan bir romanın giriş sayfası olmuştum.

İşte şimdi sırtımda bir romanın tonlarca sayfa yükü, zihnimde sığmaya çalıştığım hayatın katliam dolu fısıltıları vardı.

Bir ses fısıldadı parlak gökyüzünün sakin eteklerinden akan yıldızlara sarılarak.

Toz bulutu oldu, düştü kucağıma.

Kucağımdaki toz bulutunu avuçlarıma aldığım an dünya üç yüz altmış beş gün altı saatlik görevinin yanı sıra yeni erdemler, yeni güzellikler sundu ruhuma.

Şimdi ise, dünya görevinin dışına çıkmıştı.

"Bir kuş uçar, uçar ve uçar. Sonra sevgini umarak konar yüreğine. Oradan minik ellerine geçer, titrek titrek gezinir kırçıllarında. Sonra bir bakmışsın kırlara düşmüş, seyran olmuş yedi cihana. O an anlarsın külkedisi; kuşlar doğarlar, üşüyünce konarlar."

Gülümsemekten başka bir şey yapamadım.

"Sonra kuşu kaybettim sanırsın, ama şunu söylemek isterim ki, o kuşu aslında hiç kazanamamışsındır. Eline iki dakika kondu diye ne kuş senin olur, ne de kırlara kondu diye kırlar kuşun..."

Dudaklarım şaşkınlıkla aralandığında neye değinmek istediğini çok iyi anlamıştım, anlamam için bu kadar kelime oyunu yapmasına gerek yoktu oysa ki, ben zaten kuru birkaç cümleyi de anlayabilirdim.

Alışılmışın dışında bir cümle kurmak istercesine kıpırdadı dudaklarım.

"Pes etmemi mi istiyorsun?" Gözlerimi onun bulunduğu yerden çekerek, akan küçük dereye yönelttim.

"Evet."

Keskin bir tonda dile getirilmiş kesici bir kelime ya da cümle. Tek başına bir kelimenin sarsıcı bir cümle oluşu hiç bu kadar yaralayamazdı belki de.

"Pes edersem eline ne geçecek?"

Derinden soludu bu kez. "Vicdan azabı," dedi. "İçinde bulunduğum vicdan azabından kurtulacağım."

Ayağa kalktığım an kendimi dere kenarına doğru ilerlemekte bulmuştum. Dereye biraz daha yaklaştım ve arkamı dönerek kafamda kurduğum cümleyi söylemeye kalkıştım.

"Ben artık herkese evli mutlu rolü yapıp baş başa kaldığımızda birbirimizi görmezden gelmeye devam edemem." Ayağımın altındaki ıslak çimen tutamını ezmeye devam ederken söylemiş olduğum bu cümle, haftalardır biriktirdiğim bir oyunun dışa taşmış haliydi.

"Öyleyse bitiririz biz de bu oyunu."

Hiçbir şey diyemedim. Hiçbir şey hissedemedim. Korkmadım, üzülmedim, endişe duymadım, hayal kırıklığına uğramadım ama üzerime yağmur yağdı.

VEFA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin