*43. bölüm

8.4K 285 19
                                    

Sonbahar ışıklarının selvi boylu uzantıları cesedi çürütmekle meşguldü. Toprağa karışan her bir yeni yağmur damlası midemi ani iniltilerle kampçılarcasına hareketlilik sergiliyordu. Siyah türbanımın yüzüme denk gelen oyalı kısımları tenime değdikçe rahatsızlık hissi uyandırıyordu. Ellerim buz tutmuş, rengini uğurlarcasına başka renklere kucak açmıştı. Tabutun içinden çıkıp toprağa gömüldükten sonra herkes teker teker toprak attı cenazeye. Cenaze çok kalabalıktı, İstanbul ve Mardin'in tanınmış insanları ve onların aileleri, esnaf, halk eşrafı ve daha sayamadığım niceleri bizimle aynı üzüntüyü paylaşıyordu. Fakat paylaşa paylaşa azalır dedikleri acı, onun üzerine her toprak atılışında neden ciğerimi yok edercesine çırpınıyordu?

Zorunluluk. Bu hayatta yaşamak isteyeceğimiz son kavram bile değilken mecbur bırakıldığım hayatın uçurumuna koca koca adımlar atmıştım bile. Gelin geldiğim ailede başta beni sevip sahiplenen kadın zamanla benden nefret eder hale gelmişti. Bunun sorumlusu ne o ne de bendim. Birbirimize itiraf etmemiz gereken birçok şey varken o benim kollarımda hayatına bir son vermeyi seçmişti.

Bu kez benden gerçekten kurtuluyordu.

Yüreğimde kıpırtısını hissettiğim yangının korları tüm ciğerimi savurduğunda, aklım ve fikrimle baş başa kaldım. Ne zaman bir şey yaşasam ya vicdanım ya da fikirlerim beni sıkıştırmaktan öteye gidemezdi. Şimdi yine sıkışıp kaldığım bu çukurun içinde nefes almaya çalışıyordum. Bu sefer vicdanım rahattı ama kalbim bu koca kaybın etkisiyle fikirlerimi olumsuz yönde çoğaltıyordu.

"Hakkınızı helal ediyor musunuz?" Ses tüm semada çarpıcı bir edayla yankılandı. Doğan'ın gözlerindeki annesiz kalma fikrinin oluşturduğu buğu, elini tutarken ağlayan oğluna baktıkça bozuntusuz bir hal alıyordu. Başkaları için ayakta kalmasına inanan gözleri doluyor lakin kristallerini asla dökmüyordu.

Ta ki cenazenin ardından kucağında annesi bildiği kadının hırkasıyla onu ağlarken bulduğum ana dek.

O, siyah değildi. Siyah olsaydı, onu geçmişinden tutup iyileştirmeye kalkıştığımda ellerim de siyaha boyanırdı. Ya da o siyahtı, sadece beyaza düşen bir siyah olduğu için ben onu gri sanmıştım. Ama her ne olursa olsun bundan sonraki hayatında onun bir kanadı kırıktı ve bu kırık asla tamir edilemeyeceğini bilerek yaşamaya devam edecekti.

Yanına eğildim ve sağ elimi omzuna koydum. Yaşanılanlar yeterince ağırdı ama bu ağırlığın altında en çok ezilen Doğan'dı. Canı yandıkça tüm yanık kokusu ciğerlerimi sarıyor, ardından onunla beni aynı acıda birleştiriyordu. Gitmesi gereken herkes bir gün gidecekti ama Zelal hanımın gidişindeki aciliyet, hafızalarımızda hatırladıkça derin bir yara bırakmaya devam edecekti.

"Bir şeyler yemelisin," dediğim sıra omzunu benden çekerek geriledi. Bunu şu anlık normal karşılasam da ilerde hatırlayınca tuhaf karşılayacağım bir kesindi. İnsan, insan içindi. İnsan, insanın acısı, mutluluğu, hüznü ve beraberinde getirdiği birçok şeyi paylaşmak için vardı. Ve insana böyle paha biçilemez bir özellik bahşedilmişken her ne kadar normal karşılasam da benden kaçmış olmasını anlamamaktan öteye gidemiyordum.

"Peki, tamam. İstediğin zaman yemen için sana bir şeyler hazırlayıp getireceğim ve seni rahatsız etmeyeceğim." Kalkıp odadan çıktım ve alt kata inerek mutfağa geçtim. Evde mevlid okutuluyordu ve bir hayli kalabalıktı. Kalabalığın içinden kaçırabildiğim kadar yiyecek kaçırıp Doğan'a çıkardım. Yanına koyduğum tepsiyi göz ucuyla süzerek yüzüme baktı. Ardından sergilediği hareket kırıcılıkta kaçınılmazdı. Tepsiyi tuttu ve savurayım derken üzerime attı.

Yaşadığı şokla birlikte dudakları aralanırken yutkunma sesini duydum. Çaresiz bakan gözlerinde bir o kadar da öfke saklıydı. Hiçbir şekilde özür dilemedi veya üzerime savrulan cam kırıklarına müdahale etmedi. Ayağa kalktım ve mutfağa inmek üzere odadan ayrıldım. Merdivenin birinci basamağında ayağımın altında hissettiğim acı, ikinci basamağında daha belirgin hale gelmişti. Tek ayağımın üstünde durmaya zorlayarak diğer ayağımı havaya kaldırdım. Cam parçası yapışmış olmalıydı.

VEFA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin