~~~~~~~Jin'in ağzından~~~~~~~~
Bu akşam Namjoon ile buluşucaktım. Onu kafede gördüğümde markette rastladığım kişi olduğunu anlamam uzun sürmüştü. Çünkü yüzüne bakmaya utanıyordum. Aslında dün buluşucaktık ama Namjoon'un otelinde bi işi çıktığı için ertelemek zorunda kaldık.
Herneyse sonuçta gün geldi. Saatler kaldı. Çok heycanlı olduğumu belli etmemeye çalışıcam. Kendimi ağırdan satmalıyım.
Üzerime beyaz bi tişört giydim, nereye gidiceğimizi bilmiyordum. Hem spor hemde klasik olmalıydım. Altıma bacaklarımı saran siyah bir kot pantolon geçirdim. Ceket olarak siyah takım elbisemin üstünü aldım. Kollarını dirseklerime kadar çektim. Ayağıma da siyah parlak deri bi spor ayakkabı geçirdim. Tamamdım.
Saate baktığımda 19:55'ti. Dün Namjoon'a adresi atmıştım. Koltuğa oturup beklemeye başladım. Yaklaşık bir 10 dakika sonra zil çalmıştı. Tanrım çok heycanlıyım. Kapıya geldiğimde delikten baktım.
Oydu.
Pembe saçları ve taktığı gözlük çok yakışmıştı. 5-10 saniye kapının önünde bekledim. Dedim ya heyecanlı görünmek istemiyorum. Tekrar kapıya vurucağı sırada kapıyı açtım ve kocaman gülümsedim.
"Ah Merhaba" Beni baştan aşağı süzdükten sonra cevap verdi.
"Merhaba , çok güzel görünüyorsun."
Utanma Jin utanma.
"Teşekkür ederim sende öyle."
Gülümsediğinde yanaklarında ki göçükten öpmek istedim.
Bende onu baştan aşağı süzdüğümde benim gibi giyindiğini farkettim. Siyah boğazlı ince bir bodynin üzerine benimki gibi bi ceket giymişti.Siyah dar pantolonu o güzel uzun tapılası bacaklarını sarmıştı. Ayakkabıları siyah ve rugandı, tanrım çok yakışıklıydı.
"Süzme işin bittiyse gidelim. Güzel bir yere rezervasyon yaptım. Beğeniceğini düşünüyorum."
Kızarmamaya çalıştım. Onu süzdüğümü anlamıştı. Başımı tamam anlamında salladım. Anahtarımı alarak kapıyı çektim ve asansöre yönelen meteorun peşinden gittim.
Arabada hiç konuşmamıştık. Camdan dışarıyı seyrediyordum. Vardığımızda çok büyük ve güzel bir yer olduğunu gördüm. Kapıda iki tane güvenlik vardı. Namjoon arabanın anahtarını valeye verdikten sonra koluna girmem için dirseğini kırdı ve üçgen oluşturdu. Yanına yaklaşıp koluna girdim. Birbirimize gülümsedikten sonra içeri girdik.
Tanrım. Içerisi boştu. Kapattırmış olamazdı değil mi? Ah ne saçmalıyorum kapattırmıştı ve bu çok romantikti. İçerisi siyah döşenmişti. Masalar griydi ve üzerinde kırmızı kadife örtüler vardı. En ortadaki masaya yöneldiğimizde arka çaprazımızda büyük bir orkestra olduğunu gördüm.
Biz masaya oturduğumuz anda güzel bi müzik çalmaya başladı. Namjoon'a baktığımda gülümsüyordu. Bende gülümsedim. Elini masadaki elime uzattı. Elimi tuttu.
"Çok güzelsin Jin."
Kalbim ya dur ya da bu kadar hızlı atma.
"T-teşekkürler, sende çok şık ve yakışıklı olmuşsun."
5 garson teker teker masaya tabakları servis ettikten sonra çıktılar. Yemeği yemeye başladığımızda sohbeti başlattı.
"Bu kadar güzel birinin nasıl sevgilisi olmaz anlamıyorum. Senin gibi özel biri yanlız olmamalı. Tanrı seni bana saklamış. Benim güzel hediyem olman için seni bana saklamış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BETTER TOGETHER // Yoonkook // TaeMin // Namjin //
FanfictionHayat benim için sadece siyah yüzünü gösteriyor,her gözyaşıma yenisini ekliyordu.Bende sadece siyah yaşamaya çalıştım. B Başardım ve göz yaşı akıtmamaya alıştım, birdaha hiç ağlamadım. Şimdi Yeterince Siyahtım. Jungkook siyahıma damlatılan mavi bir...