~~~~~~~~~Jungkook'un ağzından~~~~~~~~
Alelacele kafeye geldiğimizde gördüklerime inanmak istemedim. Bu kafe benim evim gibiydi. 3 sene önce doğum günümde babamın hediyesiydi.Ondan bana kalan son şey.
"Dostum buraya ne oldu böyle?"
Hepimiz şaşkınlık içinde kırılan cam kapıdan içeri açma gereği duymadan girdik. Içerisi mahvolmuştu. Masalarımız kırılmıştı. Camlar kırılmıştı. Kasadaki bütün para alınmıştı. Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Canım yanıyordu. 3 sene emek vererek güzelleştirdiğim kafenin bu halini görmek canımı yakıyordu.
Kırık camların üzerine basarak mutfağa girdim. Tezgahın üzerinde emek vererek yaptığım pastalar parçalanmıştı. Yerde kırılan kavanozlar ve içindekiler yüzünden havada çok güzel ve yoğun bir limon kokusu vardı. Kırılan fırın camının üzerinde elimi gezdirdim. Tezgahın üzerindeki camları elime alarak sıktım. Bunu yaptığım an gözümden bir yaş firar etmişti. Ellerimin kanaması canımı yakmıyordu, ama bu kafenin bu hale sebepsiz gelmesi acıtıyordu.
"Bunu neden kim yapmış olabilir?"
Hoseok'un sorusunun sadece bir kısmını cevaplayabilirdim.
"Kimin yaptığını biliyorum.BUNU O ADİ ADAMLAR YAPTI!"
Bağırmam umurlarında değildi. Ellerimdeki camları yere bıraktım. Camlar kan lekeleriyle yere düştüler. Taehyung, Namjoon Hyung ve Hoseok kimden bahsettiğimi bilmiyorlardı.
"Hangi adam Jungkook? Anlat bize ."
Namjoon Hyung sormasaydı da anlatıcaktım ama bu soruyla cümleler kafamda toparlanmış kelimeler ağzımdan istemsizce çıkmıştı.
"Dün kafeyi açmaya gelirken iki tane adam beni sıkıştırdı ve bayıltmaya çalıştılar kapının önünde biraz onlarla dövüşmüştük. Daha sonra kaçmaya başladım. Peşimden geldiler. Eve gelemezdim çünkü Taehyung'a zarar verirler diye çok korktum."
Ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında hala beni dikkatle dinliyorlardı. Taehyung elini kırıl olan masanın üzerine vurdu.
"EVE GELSEYDİN JUNGKOOK! BERABER HAKLARDIK O ADAMLARI YA DA DERTLERİ NEYMİŞ ÖĞRENİRDİK."
Bağırdığını duyuyordum ama başım öyle ağrıyordu ki ne dediğini anlamıyordum. Anlatmaya devam ettim.
"Dümdüz koşmaya başladım. Hızlı koştuğum için bi süre onları atlatmıştım, sonra sahile geldiğimi farkettim. Kalabalığın arasına karışıp beni kaybetmeleri için ordaki kafeye girmeye karar verdim. İçeri giricekken köşede Yoongi'yi gördüm. Onu bana Tanrı yolladı. Belki o olmasaydı şuan burda olamazdım."
Taehyung elini Yoongi'nin omuzuna koydu. Bu bi nevi teşekkürdü.
Devam ettim."Onu kolundan turup tuvalete sürükledim ve kabinlerden birine saklandık. Adamlar gelip kabini zorladıklarında Yoongi ikisiylede dövüşmeye başladı. Kabinden çıkıp bende bir tanesiyle kavga ettim. Yoongi ikisini bayılttıktan sonra kafeden çıktık. Ordakiler polisi aramamışlar mıydı?"
Yoongi elini saçlarına daldırdı. "Aramamış demekki o Hiroto denen sikik."
Hoseok kafasını kaldırıp Yoongi'ye cevap verdi. " Belki siz gittikten sonra uyanıp ordakileri tehtit etmişlerdir."
Gözlerimden yaşlar akarken Taehyung yanıma yaklaştı ve elleriyle yüzümü avuçladı. Baş parmaklarıyla gözyaşlarımı sildi.
"O adamları bulucaz Jungkook. Ağlama kardeşim. Polise gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BETTER TOGETHER // Yoonkook // TaeMin // Namjin //
FanfictionHayat benim için sadece siyah yüzünü gösteriyor,her gözyaşıma yenisini ekliyordu.Bende sadece siyah yaşamaya çalıştım. B Başardım ve göz yaşı akıtmamaya alıştım, birdaha hiç ağlamadım. Şimdi Yeterince Siyahtım. Jungkook siyahıma damlatılan mavi bir...