PEMBE

42 3 0
                                    


~~JUNGKOOK~~

"Benden başka birine sarılman,  başka birini sevmen, başka birini öpmen, başka birine güzel sözler söylemen,  başkasına dokunman,  başka biriyle eğlenmen, başkası için endişelenmen, başkası için hayatını tehlikeye atman, başkası için gülümsemen, başkası için ağlaman, başkasına sarkan birilerini dövmen, başka biriyle içmen, başka birini yemeğe götürmen, başka biriyle şakalaşman, başka biriyle el ele tutuşman, başka biriyle beraber tatil yapman, başka birinin yanında soyunman- giyinmen, başka birinin yanında kaslarınla böbürlenmen, başka biriyle duş alman, .....ve pembe giysiler."

"Aynen, pembe yakışmıyor."

"Birtek pembeye mi takıldın yani?" Diye homurdandım kaşlarımı çatarak.

Çatık kaşlarıma doğru uzattı sağ elini. Daha sonra işaret parmağıyla kaşlarımı düzeltip, dudağıma indirdi elini. Baş parmağı sanki beni uyutmak için saçlarımı okşayışı gibi, dudaklarımı okşuyordu. O kapatmıştı bile gözlerini.

Gözlerimi kapatırken derin bir nefes aldım. Daha sonra sessiz bir şekilde verdim. Sonra tekrar bir nefes aldım. Daha sonra yine verdim. Derin bir nefes daha aldım. Verdim. Ve sonra başka bir nefes daha aldım. Nefesimi yavaşça bırakıp başka bir nefes daha aldım. Bir kez daha aldım. Onu da bıraktım. Aldım. Bıraktım. Derince bir nefes daha aldım. Onu da yavaşça bıraktım. Böyle böyle uyumuşum zaten.

~~YOONGİ~~

Jungkook'un uykuya daldığı hissettiğimde, onu rahatsız etmeden doğruldum ve kalktım. Daha sonra nazikçe kucağıma alarak odaya taşıdım. Yatağına yatırıp, üzerini örttüm. Yatağın öbür ucuna dolanıp yatağa girdim ve kollarımı sıkıca sardım. Yaşadığı şeyi hatırladıkça tüylerim diken diken oluyordu. Ne gördüğünü bilmiyorum ama benim gördüklerimde en az onunkiler kadar kötüydü. Gözleri açık ve konuşan biri nasıl hala uyuyabilir ve kabusunu görmeye devam edebilirdi ki?  Bu beni gerçekten korkutuyordu. Bir psikolog randevusu alabilirdim. Onun iyiliği için kendim bile psikolog olabilirdim. Onu o durumda görmek....Aman Tanrım. Çok kötüydü.

Elimi saçlarının arasına geçirip okşamaya başladım. Bunu yapmamla vücudunun gevşediğini hissediyordum. Onu rahatlattığı kadar beni de rahatlarıyordu. Ona dokunmak harika bir duyguydu.

Bugün 'Annem' olan kadınla ve onun 'üvey oğlu' olan kişiyle buluşucaktık. Oğlu benden 6 yaş büyüktü sanırım. Üveyde olsa sonuçta ona küçüklüğünden bu yana aralıksız bakmış ve anne sevgisiyle büyütmüştü. Umrumda değil.

Jungkook üzülmesin diye o kadına saygılı davranıyorum. Yoksa ağzıma geleni söyler ve onun olduğu ortamda 1 saniye bile kalmazdım.

O ikisiyle akşam yemeği yiyecektik. İstemesemde mecburdum. Uğraşırsam belki başımdan sonsuza kadar def edebilirdim o ikisini.

Jungkook uyurken, her ihtimale karşı birşey olursa diye uyumadan onu izlemeye karar verdim. Şahsen, onu uyurken izlemek uyumaktan daha iyiydi. Seramik bebekler gibiydi. Yastık yüzünden ezilen yanağı, dudağının büzüşmesini sağlıyordu. Bu görüntü bir insanın hayatında görüp görebiliceği en güzel şeydi. Bu insan benden başkası olursa, onu öldüresiye kadar döver sonra evin arka bahçesine gömerdim. Kokmasın diye üzerine de gül dikerdim. Aklımda bunun gibi birçok fantazi vardı yani.

Kıskanç değilim. Benim olanı koruyorum....Hep benim kalması için.

Güneş doğmaya başlıyordu. Odaya giren ışıklar Jungkook'u rahatsız etmesin diye elimi siper ettim. Kolumun ağrıması umrumda değildi. Gece uykusuz kalmıştı. Saat sanırım 5 veya 5 buçuk falandı. Bir kaç saat daha beklemeye karar verdim. En azından Jungkook kendiliğinden uyanana kadar.

BETTER TOGETHER // Yoonkook // TaeMin // Namjin //Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin