TEAGİ SOKUĞU

42 3 0
                                    

Medyada ki gifi bir kısımda kullandım. Yeri geldiğinde haber vericem.

~~YOONGİ~~

Jungkook kollarımın arasında uyurken, içimden o orospu çocuğunu öldürme planları yapıyordum. Ona işkence ederek, bağırışlarını duymak istiyorum. Dokunmaya kıyamadığım bedenin bu halde zarar görmesi beni iliklerime kadar titretmişti. Sinir ve üzüntü aynı anda boy gösteriyodu.

Keşke Jungkook'un beni itmesine izin vericek kadar sinirli olmasaydım.

Uyurken, nefes alırken bile canı yanıyordu. Arada bir o güzel kaşlarını çatmasından anlıyordum. Benim yüzüm ve acım umrumda değildi. Kavga etmeye alışık bir bünyem olduğu için yaralarım daha kolay iyileşiyordu. Yarın kahvaltıdan sonra ilk işim Jungkook'u doktora götürmek olucak. Sonrası için bakıcağım birşeyler. O sikik beyinliye haddini bildirmeden rahat edemem. Ayrıca dün restorandan çıkarken Jungkook'tan özür dilemesi damarlarımdaki bütün kanın beynime sıçramasını sağlamıştı.

Sabaha kadar uyumamış ve Jungkook'u izlemiştim. Acısı olup, rahatsızlanırsa diye tetikte duruyordum. Her ihtimale karşı ateşlenirse diye de, canını yakmadan onu nasıl taşıyacağımı ve duş aldırıcağımı düşünüyordum.

Bünye, bedenin alışık olmadığı bir şeyi tattığında bunu ateşi yükselterek belli ediyordu. Barda çalışırken her kavgamdan sonra Jin hyung bana baktığında bunu hatırlatıyordu. Bir gün bu kadar işime yarayacağını bilseydim, o bana bakarken söylediklerine çemkirmezdim.

Saat sabahın 7'siydi. Uykumun geldiğini hissettiğimde yavaşça doğruldum. Yataktan kalkıcakken Jungkook daha sıkı sarılmaya yeltendi. Ancak ağrısı yüzünden, yüzünü buruşturup acıyla inledi. Onu yatağa rahat bir pozisyonda yatırıp kalktım. Üzerini de güzelce örttükten sonra banyoya ilerledim. Aynaya baktığımda mahvolmuş bir ben görmeyi bekliyordum. Sandığım kadar kötü değildi. Kaşım ve dudağımdaki yaralar kabuk bağlamıştı. Akan kanlar kurumuştu. Burnum sızlıyordu ama kanamıyordu. Yeşil saçlarımın bir kısmı kan olup kurumuştu. Başım ağrıyordu. Umursamamaya çalışıp elimi yüzümü soğuk suyla yıkadım. Duşa girmeliydim.

Üzerimdeki baksırı çıkartıp küvetin içine oturdum. Suyu açıp bağdaş kurdum. Su dolana kadar Jungkook'u düşündüm. Ona nasıl bakmam gerektiğini, canını acıtmadan nasıl kaldırıcağımı. Su dolunca kapattım ve küvetin içine uzandım. Derin bir nefes alıp kafamıda suyun içine soktum. Suyun içinde saçlarım dalgalanırken gözlerimi kapattım.

Sıcak su bedenimi gevşetiyordu ama ruhum hala gerim gerim geriliyordu. Jungkook'un canı yandığı için huzursuzdum. O TaeGi denen  piçin haddini bildirmeden rahat rahat uyku uyuyamazdım. Annesi olucak o kadın zerre sikimde değildi. O yemekten sonra -ki yemek denirse, o ikisinin yüzlerini görmeye tahammül edemem.

Yaklaşık bir 3 dakika sonra nefes nefese suyun içinden çıktım. Kendi çapımdaki rekorumu geçmiş ve başka bir rekor kırmıştım.

Tıpayı açarak suyun gidişini izledim. Islak saçlarımı şampuanlarken parmak uçlarım, başımdaki yaraya deyince istemsizce inleyip yüzümü burusturdum. Acıyordu anasını satayım! Ne yaptıda bu yara oldu?

He...kafamda şarap şişesini patlatmıştı sokuk.

Yavaş ve acılı bir duştan sonra belime havlumu bağladım ve aynanın karşısına geçtim. Kaşıma ufak bir yara bandı yapıştırdım. Elmacık kemiğimdeki morluğu kapatıcı yardımıyla kapatıp, dudağıma yara kremini sürdüm. Kremin kokusu çok hoştu. Aynı jelibon gibi kokuyordu.

İşimi hallettikten sonra el havlusuyla saçlarımı kuruladım. Saçlarım tel tel olurken elimle yaraya dikkat ederek karıştım. Odaya girdiğimde Jungkook uyanmış ve etrafa bakıyordu. Ben banyodan çıkınca gözlerimiz buluştu. Daha sonra onun gözleri vücudumda gezindikten sonra saate baktı.

BETTER TOGETHER // Yoonkook // TaeMin // Namjin //Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin