GİZEMLI KİŞİ

632 47 4
                                    

Bir süre sonra babamın karnından gelen guruldama sesleri bizi birbirimizden ayırdı.
Gözlerimden akan birkaç söz dinlemez gözyaşımı silip babama baktım.

Babam sevgiyle bakıyordu gözlerimin içine.
"Beni de ağlatacaksın"dedi kafasını yukarı kaldırarak.
Sonra gülüşmeye başladık. İki dakika duygusal olamıyorduk.
******
Babamın yaptığı sucuklu yumurtanın sadece sucuklarını yerken babama rüyamı anlatmaya karar verdim.
"Baba! Ben bir rüya gördüm."dedim.
Babam ağındaki domatesi bitirir bitirmez
"Hayrola kızım. Ne gördün?"dedi.
Ve rüyamı daha doğrusu kabusumu anlattım tek tek babama. Babam ben anlattıkça bıyık altından gülüyordu.
"Biz Yeter hanımla evleniyorduk(!) Vallahi hiç gülecğim yoktu."dedi babam.
"Ne gülüyosun? Anlat dedin."dedim ufacık sinirle.
"Tamam tamam. Gülmüyorum."dedi ve çayından bir yudum aldı. Daha sonra aniden gülmeye başladı ve çayın hepsini üzerime püskürttü.
"Baba!"diye bağırdım.
"Hahaha..."
Babam sadece gülüyordu. Hemen odama gittim ve üzerimi değiştirdim. Iııyyk...
Her yanım çay oldu!

Üstümü değisirip babamın yanına indiğimde babam gülmeyi bırakmış tabakları bulaşık makinesine yerleştiriyordu.
Beni fark edince birkaç küçük kahka daha attı.
Bende koltuğa oturup trip attım.
Babam benim hallimden kızgın olduğumu anlamış olacak ki yanıma oturdu. Yanağımdan makas aldı.
"Uf yapma baba!"dedim pas vermeyerek.
Babam ise beni nasıl neşelendireceğini biliyordu. Koltuk altımı gıdıklamaya başladı. Ve ben gülmekten az aha bayılmak üzereydim. Karnıma ağrı girdi kahka atmaktan. Gülerken babama bir tane tekme de attım yanlışlıkla. Ne yapayım öyle bir çırpındım ki. Babamdan kurtulmayı başardım en sonunda. Sen misin beni gıdıklayan? Hemen babamın boynuna ellerimi götürdüm. Onun en çok gıdıklandığı yer boynuydu. Babam kahkalarıyla odayı inletti.
"Gıdı gıdı..." diyordum babamı gıdıklarken.
Babam ellerimi hızla tuttu ve
"Artık yeter. Nefes alamıyorum. Pes."dedi bana.
Bende onu bıraktım. Saçımız başımız dağılmış ve gülünç bir haldeydik. O sırada bir zil çaldı.

Ben koşup kapıyı açtım. Karşımda Yeter hanımı görünce az önce gıdıklanarak depoladığım tüm neşem gitti.
"Tatlım ben bir arkadaşımı ziyarete gideceğim. Rüyaya bakar mısın?"dedi kibarca.
"Şey aslında... Charlie evde mi?"deyiverdim. Ona anlatmam gerek bazı şeyler vardı.
"Hayır Charlie basketbol kursuna gidiyor her salı."dedi.
"Tamam bakarım."dedim.
Yeter hanım bana teşekkür ettikten sonra gitti ve yarım saat sonra gelmemi söyledi.
Babam çoktan ceketini almıştı.
"Ben gidiyorum tosunum."dedi ve gitti.
Yeter hanımın nereye gideceğini çok merak ediyordum.
Ve onu bir şekilde takip etmeliydim. Takip etmek kolaydı ama Rüyaya kim bakacaktı?
O an aklıma bir fikir geldi.
Hemen odama koşup telefonumu aramaya başladım. Ama hiçbir yerde yoktu.
Allah kahretsin!
Telefonumu dün de bulamamıştım. Sanırım kaybettim. Ya da evet kesinlikle Yeter hanımın evinde kaldı.
Apar topar evden çıktım. Yeter hanım kapıyı açtı. Üstüne siyah bir pantolon ve beyaz bir gömlek giymişti. Saçlarını ise at kuyruğu yapıp toplamıştı. Gerçekten çok güzeldi.

"Ben birazdan gideceğim. İçeri girsene."dedi ve beni içeri davet etti. Bende içeri girdim.
Yeter hanım cebinden bir telefon çıkarıp"bunu burada unutmuşsun."dedi ve bana uzattı. Çok teşekkür ettikten sonra telefonumu aldım.
"Ben bir lavoboya gideceğim. Zaten 15 dakika sonra çıkıcam."dedi ve gitti.
Hemen telefonu açtım.
Harika(!)
Şarjım %15 ti.
Aceleyle en iyi arkadaşım olan Ülfeti ardım.
Çaldı, çaldı, çaldı ve açtı.

-Alo.
-Ülfet benim sana bir işim düştü. Yapar mısın?
-Ne yapacağıma bağlı.
-Benim bir bebeğe bakmam gerekiyor ama annesini de takip etmem lazım oyüzden 15 dakika icinde bizim eve gelebilir misin?
-Ne! Ben hiçbir şey anlamdım Melodi. Hem ben 15 dakika icinde nasıl hazırlanıp geleyim.
-Nolur Nolur...
-Ya zaten ben bebek bakmasından ne anlarım?
-Nolur Nolur Ülfet.
-Ben oraya koşarak bile 15 dakikada gelemem.
-O zaman uç. Ülfet bak önemli olmasa aramazdım.
Tam o sırada Yeter hanım geldi ve telefonu kapattım.
Yeter hanımın evden çıkmasını geciktirmeliydim.
"Size bir limonata vereyim mi?"dedim.
"Teşekkür ederim ama ben içtim yeterince."dedi ve beni reddetti.
Başka bir yol bulmam gerek.
"Siz nereye gidecektiniz?"dedim.
"Bir arkadaşımla bulaşacağım."dedi.
Bende gülümsedim ona.
Yeter hanım saatine baktı ve
"Rüyanın sütü dolapta. Uyanırsa içirirsin."dedi.
"Tamam."dedim.
Yeter hanım ayağa kalktı.
"Ben gidiyorum canım. Birkaç saat sonra gelirim."dedi.
"Rüya mı ağlıyor?"dedim.
"Yo. Ben bir ses duymadım."dedi Yeter Hanım.
"Yok yok ağlıyor."dedim.
"Allah allah ben bir bakayım bari."dedi ve yukarı çıktı.
Allahım nolur Ülfet gelsin. Nolur yetişebilsin.
Yeter hanım birkaç dakika sonra geri döndü.
"Hala uyuyor. Ağlamamış."dedi.
"Demek ki yanlış duymuşum."dedim.
Yetet hanım gitmek için kapıya doğru gittiğinde bayılıyormuş gibi hafifce sendeledim.
"İyi misin Melodicim."dedi yanıma koşan Yeter hanım.
"Gözlerim karardı aniden."dedim bitkin bir sesle.
"Hay allah! Ben iptal edeyim buluşmamı bari."dedi endişeyle.
"Hayır lütfen benim için planınızi bozmayın. Bir kararma oldu şimdi iyiyim."dedim.
Yeter hanım hala endişe fışkırıyordu.
"Hastaneye gidelim ozaman."dedi.
"Olmaz."dedim biranda.
"Neden?"dedi dogal olarak.
"Önemli bir şey değilde ondan."dedim.
"Tamam. Ama kendini kötü hissedersen beni hemen ara canım."dedi.
Hadi gel artık Ülfet.
Yeter hanım kapıyı açttı.
"Görüşürüz."dedi ve gitti.
Offf! Nerdesin Ülfet.
Birkaç dakika sonra kapı çaldı.
Hemen kapıya koştum ve heyecanla açtım.
"Telefonum koltuğun üzerinde kalmıs. Verir misin."diyen Yeter hanımı gördüm.
Telefonunu verip kapıyı örttüm. Pencereye koşup nereye gideceğine baktım. Sağ taraftaki yoldan yürüdü. Sonra sol tarafki yoldan altın sarısı saçlarıyla Ülfet geldi. Sevinçle el çırptım. Ve hemen kapıyı açtım.
"Çok teşekkür ederim."dedim ve kocaman öptüm onu.
"Teşekkür etmekle olmaz. Masaj yapacaksın ayaklarıma. Öldüm."dedi.
Ve ben kapıyı örtüp çıktım. Yeter hanıma yetişmeliydim. Daha sonra telefonla Ülfeti aradım.

-İnsan bir gidiyorum der. Kızım delirdin mi sen?
-Yukarda Rüya adında bir bebek var. Sehpanın üzerinde de telsizizi var. Ağlarsa iki pışpıslayıp susturursun. Ha dolaptada sütü var. Zaten pek uyanmıyor.
-Ayy tamam.
-Neyse görüşürüz. Bişey olursa beni ara.

Karşımda duran Yeter Hanıma görünmemek için arabaların arkasına saklana saklana ilerledim. Daha sonra Yeter Hanım olduğu yerde durdu ve telefonundan birini aradı. Neler konuştuğunu merak etsemde beni görmemesi için ardaki takip mesafesini bozmuyordum.
Yeter Hanım telefonunu usulca çantasına koydu ve beklemeye basladı. Neyi beklediğini yanına yanaşan taksinin gelmesiyle anladım. Taksiye bindi ve gözden kayboldu. Yanımda para yoktu ve bir taksinin gelmesi uzun zaman alırdı.

Yanımdaki çöp kovasına sert bir tekme attım.
"Lanet olsun!"dedim.
Yeter Hanımı takip edemeden geldiğim gibi gittim. Yolun yarısına geldiğimde telefonum çaldı. Azalan şarj yüzünden ekran siyahımsı görünse de arayan kişinin kim olduğunu görebilmiştim.
-Alo
-Melodi!
-Ne oldu Ülfet.
-Biri...
-Ülfet iyi misin?
-Çabuk gel Melodi.
-Ülfet neler olduğunu anlatır mısın?
-Adam va...
Daha cümlesini bitiremeden sarjım bitti ve telefonum kapandı. Tam da sırası(!)
Koşmaya başlamıştım artık.
Acaba Ülfete birşey mi olmuştu?
Ona bir şey olursa kendimi asla affetmezdim. Ona ben yalvarmıştım benim yerime Rüyaya bakması için.
Allahım!
Eve ulaştım sonunda. Kapı açıktı. Hem de ardına kadar. İçeriye girdim telaşla. Koltuğun üzerinde boş gözlerle etrafa bakan ve hüngür hüngür ağlayan Ülfeti gördüm aniden.
Koşup boynuna sarıldım.
"İyi misin?"dedim ona bakarak.
Kafa salladı olumsuz anlamda arkadaşım. Onu bırakıp etrafa bakmaya basladım biri var mı diye. Ama yoktu.
"Biri mi geldi?"dedim hırsız olacağını düşünerek.
Ülfer ise inadına susuyordu sanki. Kendine gelmesi için bir iki kere sarstım Ülfeti.
Daha sonra ses gelen kapının açık olduğunu gördüm.
Dehşetle baktım Ülfete. Demek ki o odada birileri varmış. Yada birisi. Ve canım arkadaşım savunmasız bir sekilde bu evde tek basınaydı. Aman allahım!



YAN KOMŞUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin