AMAN ALLAHIM!

494 35 5
                                    

Gece zor uyumuştum. Başkasının evinde uyumak benim için her zaman çok zor olmuştu. Ama birde böyle kasvetli bir ev olunca...

Sabah burnuma nefis kokular gelince dayanamayıp uyandım.
Yeter Hanım mutfakta harıl harıl bir şeyler hazırlıyordu sanırım. Üzerimi değistirip mutfağa indim. Radyoda hareketli bir müzik çalıyordu. Yeter Hanım bir yandan müziğe vücuduyla eşlik ediyor bir yandan da kahvaltı için yumurta pişiriyordu.
Benim geldiğimi görünce dans etmeyi bırakıp kocaman gülümsedi.
"Merhaba canım, günaydın!"dedi. Ben de ona günaydın dileklerimi ilettikten sonra koltukta oturan Charlienin yanına geçtim. Genelde Charlieyi salonda görmek pek mümkün olmazdı.
"Selam Charlie!"dedim gülümseyerek.
Charlie beni görünce yüzü hoşnut olmayan bir hal aldı.
"Selam."dedi göz ucuyla bana bakarken.
"Hey! Küs müyüz?"dedim.
Charlie beni hiç duymamış gibi televizyon izlemeye devam etti.
"Cevap versene!"deyince konuştu.
"Hayır, küs değiliz. Ama sana kırıldım."dedi açıkca.
"Neden?"dedim.
Charlie güldü bu soruma karsılık.
"Bir de soruyor musun! Sence 'neden'."dedi.
Dün yaşadığımız olay aklıma geldi. Biraz sert konuşmuştum ama Yeter Hanıma söylediği sözler yenilir yutulur cinsten değildi. Resmen kadına deli dedi.
"Tamam, tepkim biraz fazla olabilir. Ama sen de bu konuyu çok abarttın. Yeter Hanıma deli bile dedin!"dedim.
Charlie bana biraz daha yaklaştı.
"Çünkü öyle!"dedi kısık sesle.
"Charlie belkide bu konuyu kapatmanın vakti geldi."dedim kimsenin üzülmemesini isteyerek. Ama Charlie ısrarcıydı.
"Sana bunu ispatlayacağım. Bu sefer kesinlikle bana hak vereceksin!"der demez onu kestim.
"Charlie lütfen! Birilerini inandırmak zorunda değilsin. İspatlamana gerek yok."dedim.
"Melodi lütfen! Son bir kez."dedi.
Onu kıramadım ve kabul ettim.
"Peki, ama son bir kez!"dedim vurgulayarak.
Charliede sevinçle kafa salladı.
Ne yapacağı hakkında bir fikrim yoktu. Umarım bu da önceki gibi olmaz.
Kahvaltı masasına oturduk. Charlie her zamanki gibi annesine karşı soğuk davranıyordu. Yeter Hanımın tam tersine.
Kahvaltıda kızarmış et, poğaça, yumurta vardı. Yanında peynir zeytin domates gibi kahvaltının vazgeçilmezleri de vardı elbette.
Herşey çok güzeldi. Ama etin tadı pek de güzel değildi açıkcası.
Sanki eski ve kekremsi bir tadı vardı. Zaten eti sadece Yeter Hanım yedi.
Kahvaltımız bitince Yeter Hanım "Melodicim, benim bir işim var sen Rüyaya bakar mısın?"dedi kibar bir şekilde.
"Elbette Yeter Hanım. Siz işinizi halledin."dedim.
Yeter Hanım odasına gidip üzerini değistirdi.
Bu arada Charlie bana planından bahsetti.
"Annemi takip edeceğiz ve nereye gideceğine bakacağız. Sana onun psikolojik sorunları olduğunu ispatlayacağım. Büyük ihtimalle birazdan kontrolle gidecek."dedi sinsi bir sırıtışla.
"Peki Rüyaya kim bakacak?"dedim.
Charlie bir kahka attı.
"Oyuncak bir bebeğe bakmamıza gerek yok. Nasıl olsa canlı değil."dedi.
O an da soğuk duş etkisi yarattı bu cümle bana.
"Oyuncak bir bebek derken?"dedim. Bunun yine Charlienin bilinçlatındaki bir saçmalık olduğunu düşündüm.
"Neyse bunları sonra konuşuruz. Annem birazdan çıkar."dedi ve beni susturdu. Bu konu da böylece şimdilik kapandı.
Yeter Hanım aşağıya indi.
"Ben gidiyorum çocuklar. Melodi Rüya sana emanet tatlım. Hoşçakalın!"dedi ve kapıdan dışarıya çıktı.
Charlie de hemen kapıyı açtı.
"Hadi!"dedi bana.
"Rüyayı tek başına bırakamam."dedim sertçe.
"Ah! Benim dediklerime inansaydın gerçekte yaşamayan bir oyuncağa bakmak için bakıcı aramazdık."dedi. Ama o onun düşüncesiydi. O oyuncak dedi diye Rüya oyuncak bir bebek olacak değildi.
"Şu arkadaşını ara gelsin!"dedi.
"Tamam bekle!"dedim ama Charlienin bekleyecek zamanı yoktu.
"Hadi Yeter gidiyor!"dedi ve beni kolumdan tutup dışarı çıkardı. Yeter Hanım bizden bir takip mesafesi uzaktaydı.
"Yolda ara!"dedi biz yururken.
Ülfeti arayıp Rüyaya bakmasını istedim. Anahtarlarında saksının içinde olduğunu söyledikten sonra telefonu kapattım. Yeter Hanıma yetişmek için koşuyorduk.
Yeter Hanım onceden benim onu takip ettiğim yoldan gidiyordu ve aynı yerde telefonunu çıkarıp biriyle konuştu. Daha sonra arabaya bindi.
Bizde arkasından bakakaldık. Çünkü koşsak bile yetişemezdik.
Yapacak birşey kalmamıştı.
"Lanet olsun!"dedi Charlie ayağıyla yerdeki taşı tekmeleyerek.
"Şimdi ne yapacağız peki?"dedim Charlieye bakarak.
Charlie çok sinirli ve ne yapacağını bilemez haldeydi.
"Gerçekten bu sefer ispatladın(!)"dedim.
"İspatlayacaktım. Bu taksiyle kesinlikle hastane randevusuna gitmiştir."dedi.
"Ne randevusu?"dedim şaşırarak.
"Psikoloğuyla randevusu vardı. Oraya gidiyordur muhtemelen."dedi Charlie.
"Psikolok mu? Belki çok önemli bir şeyi yoktur. Hepimizin hayatında zor dönemler olabilir. Ufak tekef psikolojik sorunları var olması bence deli diye itham edilmesi anlamına gelmez."dedim Charlieyi fazla üzmemek için.
"Ah!"dedi ve eve doğru yürümeye başladı. Ben de arkasından geliyordum. Telefonumu açıp Ülfeti aradım.
-Alo kanka
-Ben eve yaklaştım gelmek üzereyim. Ne oldu?
-Gelme boşuna.
-Neden?
-Bizim takip işi suya düştü.
-Kimi takip ediyorsunuz Melodi?
-Yeter Hanım var ya, Charlienin annesi.
-Ha! O kadın mı? Niye takip ediyorsunuz ki?
-Charlie annesinin deli olduğunu söyleyip duruyor. Ben inanmayınca da kanıtlamak istiyor. Neymiş psikoloğuyla buluşmaya gidecekmiş. Kadının belli ki ufak tefek sorunları var. Charlie de bunu büyütüp deli damgası vurmuş annesine.
- Ne diyorsun!
-Ve aslında sorunu olan kişi Charlieymiş. Yeter Hanım bahsetmişti. Olmayan şeyler mi ne görüyormuş.
-Gerçekten mi? Hayatta inanmam. Hiç de deli gibi değil aslında ama...
-Öyle işte. Neyse seni yormuş oldum biraz ama. Kusura bakma.
-Saçmalama! Ne zaman istersen.
-Görüşürüz Ülfet!
-Bay.

YAN KOMŞUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin