RAHAT UYU

407 35 6
                                    

Yaklaşık yarım saat sonra kapı çaldı. Ben Charlieye, Charlie bana bakıyordu. Hemen kalkıp heyecan, pişmanlık, şüphe duyguları içinde kapıyı açtım. Gelmişlerdi...
Görevlileri içeri buyur ettim. Bize şöyle bir baktıtan sonra görevliler "Hasta nerede?" diye sordu.
"O şuan Rüyanın yanında."dedim.
"Rüya?"dedi görevlilerin en uzun olanı.
"Ah, kusura bakmayın. Rüya Yeter Hanımın kızı. Daha doğrusu oyuncak bir bebek."dedim. Adamlar yüzüme öyle anlamsız bakıyordu ki gülmemek için yanaklarımı ısırdım. Aslında onlar da haklıydı, söz konusu oyuncak bebeği kızı sanan bir kadın  olunca şaşırmamak elde değil doğrusu. Charlie hemen olaya müdahale etti.
"Annem yukarı da, ama sizin geleceğinizden haberi yok. Yani ani tepkiler verebilir. Ona lütfen nazik davranın" dedi Charlie.
Onu ilk defa böyle görüyordum.
Annesine olan bağlığını belli etmesede onu gerçekten seviyordu.
Görevlilerden biri Charlienin omzuna elini koyup
"Endişelenme." dedi.
Görevliler yukarıya çıkarken Charlie hala tedirgin görünüyordu.
Onu sakinleştirmek için yanına oturdum. Omzuna elimi koydum.
"Hadi ama endişelenme artık."dedim yumşak bir sesle.
"Ne alakası var, ben rahatım!"dedi yalan söyleyerek.
Sessiz bir kahkaha attım.
"Bacakların seni ele veriyor."dedim sitresten sallanan bacaklarını göstererek.
Daha sonra o da hafiften gülümsedi.
"Haklısın, biraz endişeliyim açıkcası. Annem beni asla affetmeyecek."dedi elleriyle oynamaya devam ederken.
"Hayır yanılıyorsun, anneler çocuklarına kıyamaz." dedim ama bundan pek emin değildim.
"Umarım."dedi kısık bir sesle.

"BIRAKIN BENİ!"
"O annemin sesi mi?" dedi aniden ayağa kalkarken.
"Sanırım, evet."dedim.
Charlie annesinin yanına gitmek istesede bir türlü gidemiyordu.
Daha doğrusu annesini o halde görmek istemiyordu.
Hala anlamış değilim, Yeter Hanım Charlieye birçok iftira attı ama Charlie annesini sevmeye devam ediyor.
Pes doğrusu!
Birkaç dakika sonra bir çığlık yükseldi ardından da görevlilerin yatıştırıcı sözleri...
Patırtı ve bağırışmalar bir anda kesildi. Her yer sessizleşti.
Heyecanla bekliyorduk görevlileri.
Ama bir türlü gelmiyorlardı.
Ben daha fazla dayanamadım ve Rüyanın odasına gittim.
Gördüklerim karşısında pişmanlık duygusu kapladı içimi.
Zavallı Yeter Hanım boylu boyunva yerde sırtüstü yatıyordu. Görevlilere ani bir bakış attım.
"Sakinleştirici yaptık."dedi uzun olan.
"Anladım, peki ne zaman kedine gelir?"
"Bir yarım saat sonra falan."dedi yine aynı adam.
Tam kapıdan çıkacaktım ki
"Affedersiniz" dedi adamlardan biri.
Arkamı dönerken
"Buyrun."dedim gülümseyerek.
Ama arkamı döner dönmez yüzümdeki gülümseme yavas yavaş kayboldu.
Adam elinde bir fotoğraf tutuyordu.
"Odaya geldiğimizde elinde bu fotoğraf vardı. Buna bakıp ağlıyordu. Sadece meraktan soruyorum bu adamı tanıyor musunuz?"
O an beynimden aşağı kaynar sular döküldü. Belki o değildir ihtimali fotoğrafa yaklaşınca imkansızlaştı.
Bu Babamdı.
Fotoğrafı elime aldım. İçimde kopan fırtınaları tarif etmem imkansız. Görevli şüphelenmesin diye sakin görünmeye çalışıyordum fakat içim içime sığmıyordu.
Bunun Yeter Hanım da ne işi vardı?
Babamla Yeter Hanım yoksa...
Daha fazla düşünmemek için fotoğrafı adama uzattım.
"Tanımıyorum." dedim donuk bir sesle.
Adam işine geri döndü.
Koşarak aşagıya indim. Ağlama duygusunu bastırmam giderek zorlaşıyordu.
"Ne oldu?"dedi Charlie.
Boğazımdaki koca yumruya rağmen konuştum.
"Yeter Hanıma sakinleştirici yapmışlar."dedim.
"Sen iyi misin?"dedi omzuma dokunarak.
"Evet, gayet iyiyim."dedi yüzümdeki sahte gülümsemeyle.

#####
"Yeter Hanım?"dedim sevinçle.
"Nerdeyim ben?"dedi soğuk bir sesle.
"Televizyonu açayım mı?"dedim neşeli bir yüz ifadesi takınarak.
"Nerdeyim ben?"dedi.
"Şey hava çok güzel bahçeye çıkalım mı?"dedim onu geçiştirerek.
"İstemiyorum dedim ya! Nerdeyim ben?"dedi sinirle.
"Nerdeyim ben?"diye yineledi.
"Sakin olun!"dedim yumşak bir sesle.
"Noldu bana?"
"Yeter Hanım lütfen sakin olun!"
"Nerdeyim, neresi burası?"
"Kızım nerde, ne yaptın ona?"
Yeter Hanım yatağın içinde çırpınıyor bağlı olduğu kelepçelerden kurtulmak istiyordu.
"Lütfen Yeter Hanım."dedim onu durdurmak için.
Ama bileklerindeki kelepçeleri zorluyordu tüm gücüyle.
Hemen bir hemşire çağırdım ve odadan çıktım. Yeter Hanımı bu halde görmek dayanılmaz bir acı veriyordu bana.
Her ne kadar ondan çekinsem de o gerçekten çok iyi bir insandı.
Hemşire çıktı odadan.
"Bir sakinleştirici daha yaptım. Bugün burda kalsın yarın bakarız bir çaresine."dedi ve gitti.
"Yarın bir caresine bakarızın anlamını gayet iyi bildiğimden bugün Yeter Hanıma iyi bakmalıydım. Son günümüzdü."
Kapıyı açıp içeri girdim ve baygın Yeter Hanımla karşılaştım. Birazdan yine uyanacaktı, bazı sorular soracaktı ve cevaplamam gerekecekti. Rüyayı sorduğunda ise ne yapacağımı bilmiyordum. Çantamın içini açıp Rüyayı çıkarttım. Sanki Yeter Hanımın bu durumu onu da üzmüştü. Yüzündeki gülümseme bugün daha bir kederliydi.
Kucağıma alıp salladım onu birkaç kere. Saçlarını okşadım ve ellerimle karışmış saçlarını düzeltmeye çalıştım.
Daha sonra yerine koydum.
Çantamdan telefonu aldım.
Rehbere girdim, babamın numarasını görünce bir an içimden onu aramak ve Yeter Hanımla olan ilişikisini sormak daha sonra Yeter Hanımın bir deli olduğunu ve şuan da hastanede olduğumuzu söylemek geçti.
Ama yapmadım.
Onun yerine Charlieyi aradım.
-Annem uyandı mı?
-Sana da merhaba Charlie(!)
-Ah, kusura bakma! Aklım annemde, çok endişeleniyorum.
-Biliyorum, bacaklarını salladığını hissedebiliyorum.
-Haha! Haklısın.
-Annen şuan çok iyi, uyandı.
-Peki, krize falan girmedi mi?
-Yo, hayır şu an uyuyor. Hatta beklenmiyecek bir şekilde sakindi. Sen daha fazla anneni düşünme.
-Çok sevindim. Ben geleyim mi Melodi?
-Hiç gerek yok, ben herşeyi hallediyorum.
-Emin misin?
-Evet.
-Bak biliyosun bugün maçım var yoksa gelirdim. Gerçi annemi öyle görmeye dayanamazdım ama..
-Uf saçmalama! Sen en iyisini yapmaya çalış o kadar. Sana güveniyorum. Burayı da hiç dert etme. Biz gayet iyiyiz.
-Tamam o zaman.
-...
-Melodi!
-Evet.
-Teşekkür ederim.
-Bu neydi şimdi?
-Hiç içimden geldi.
-Tamam, bende teşekkür ederim.
-Sen niye teşekkür ediyorsun?
-Hiç, içimden geldi.
-Peki.
-Hadi hoşçakal kapatmam gerek.
-Tamam, benimde maçım başlayacak zaten.
-Maç bitince tekrar ara beni.
-Tamam, tamam ararım.
-Kendine dikkat et.
-Sende.

Telefonu kapatıp çantama koyarken suçluluk duygusu kapladı dört yanımı.
Ona yalan söylemek istemiyordum ama mecburdum.
Aklı birde burda kalsın istemiyordum.
Kulaklıklarımı takıp cama yaslandım.
Yeter Hanımın uyanmasını beklemekten başka yapacak bir seyim yoktu.
Müzik az da olsa rahatlatıyordu zihnimi.
Dısarıdaki insanlara baktım. Burdan oldukça ufak görünüyorlardı, karınca gibi.
Göz kapaklarım ağırlaştı ve uykuya yenik düştüm.

Gözlerimi açtığımda hava kızıllaşmıştı. Cama kafamı dayadığım için kafam acıyordu ve boynum tutulmuştu. Boynumu tutarak ayağa kalktım.
Yeter Hanımı görünce şaşırdım.
Uyanmıştı.
"Nasılsınız?"
Yeter Hanım hiç konuşmadan sadece yüzüme bakıyordu donuk bir ifadeyle.
Yanına yaklaştım ve yanındaki koltuğa oturdum.
"İyi görünüyorsunuz."dedim gülümseyerek.
Yeter Hanımın gözlerinden bir damla yaş aktı.
"Rüya nerde?"dedi ve bana acınası bakışlar attı.
"Rüya?"dedim.
"Nerde kızım?"dedi ama sinirlo değil sanki yorulmuş ve üzgün gibiydi.
"Yeter Hanım şey..."dedim.
"Melodi!"dedi ve gözlerini kapatıp açtı. Birkaç damla yaş daha aktı.
Çantama uzanıp içindeki bebeği-Rüyayı- çıkardım.
Yeter Hanım hüngür hüngür ağlamaya başladı.
"Kızım!"dedi ve ona sarılmak için yatağa bağlı kelepçelerini zorladı.
"Yeter Hanım, Rüya öldü."dedim onu kucağına bırakırken.
Yeter Hanım bana acılı acılı baktı.
"Hayır, yalan söylüyorsun!"dedi bağırarak.
"Kuzum, hadi uyan!"dedi hıçkıra hıçkıra ağlarken.
Yeter Hanıma daha da yaklaştım. Yüzünü avuçlarımın arasına aldım.
"O öldü!"dedim gözlerinin içine bakarak.
"Ölemez ama o. Minik kurabiyem o benim. Ölmek ona yakışmaz."dedi Yeter Hanım.
"Ama kabullen artık. Huzur içinde uyuyor Rüya. Bizi izliyor, üzülme yoksa o da ağlar."dedim.
Daha sonra yüzümdeki yaşları sildim.
"Öldü o. Uyu kızım. Rahat uyu annem."dedi donuk bakışlarını bebeğe doğrultarak.
"Hadi göm onu Melodi. Ama üzerini sık giydir, üşümesin bebeğim."dedi ve gözyaşlarını sildi ve bir yere kilitlendi bakışları.
Onun için endiselenmeye başlamıştım.
"Annem huzurla uyu, hadi kapat minik gözlerini..."diye nini söylemeye başladı.
"Hadi göm onu!"dedi Yeter Hanım.
Ben de bebeği alıp kapıdan dısarı çıktım.
Ve ağlmaya başladım. Allahım!
Bunu yapmam gerekiyordu. Belki Yeter Hanım bu şekilde mutlu olurdu.








YAN KOMŞUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin