O an kendimi topladım ve gerçekleri bir tokat gibi yüzüne vurmaya karar verdim.
Tepkisi ne olursa olsun bunu yapacaktım.
"O bir oyuncak bebek! Üşümeyeceğini sende iyi biliyorsun!"dedim Yeter Hanının gözlerinin içine bakarak.
Yeter telaşlı görünüyordu. Gözlerini benden kaçırarak konuşmaya devam etti.
"Hayır, hayır! O benim kızım!"dedi yüksek sesle.
Bu sefer bende alttan almaya niyetli değildim.
"Sen delisin. Sorunlar var senin. Charlie'nin senden neden bu kadar nefret ettiğini daha iyi anladım şimdi."dedim dişlerinin arasından. Yeter Hanım elindeki bebeği beşiğe koyduktan sonra yüzüme baktı bir süre. Gözlerindeki o alevi gördüm. Tedirgin edici bir bakış attı bana.
"Neler diyorsun sen! Bana nasıl deli dersin! Ben deli değilim! Ben deli değilim! Ben deli değilim! Değilim, değilim!"dedi yere çökerken. Başını ellerinin arasına alıp saçlarını çekiştirmeye başladı. Endişelenmeye başlamıştım.
Ne yapacağım bilmeden donup kalmıştım. Yeter Hanım yere çökmüş, çığlıkları odada yankılanıyordu. Dediklerimden pişman olmuştum. Galiba Yeter Hanım panik atak gibi bir şey geçiriyordu. Burnundan nefes alıp verirken aynı zamanda ben deli değilim diye mırıldanıyordu.
"Yeter Hanım, sakin olun lütfen!" dedim omzuna yavaşça dokunarak.
Ben omzuna dokunur dokunmaz bana baktı. Ağlamaktan makyajı akmıştı ve göz altında siyah bir leke oluşturmuştu. Korkunç görünüyordu.
Saçları karman çormandı. Ayağa kalktı yavaşça. Bunu yaparken gözleri bana kilitlenmişti.
Bana yaklaştı...
"Yeter Hanım iyi misiniz?" dedim korkarak.
Kalbim yerinden fırlıyacakmış gibiydi.
Yeter Hanım bana doğru geldikçe endişem ve korkum artıyordu.
Yeter Hanım beni duvara doğru ittirdi. Yeterince yaklaşınca durdu ve bana baktı bir süre.
"Sen hiçbir şeyi bilmiyorsun."dedi tiz bir sesle.
Daha sonra beşiğe doğru ilerledi ve bebeği kucağına bir kaç kere öptü.
Hemen kapıya gidip kapıyı açtım. Koşarak salona indim.
Telefonunu bulup Charlie yi birkez daha aradım.
- Alo Charlie!
- Melodi!?
- Şükürler olsun telefonunu açtın.
- Kısıktaydı telefonum.
- Hemen buraya gel.
- Ne oldu?!
- Annen pek iyi değil!
- Ne olduğunu anlatacak mısın?
- Telefonda olmaz, geldiğinde anlatırım.
- Tamam geliyorum.Telefonu kapatır kapatmaz koltuğa kendimi attım.
Gözlerimi kapatıp biraz olsun rahatlatmaya çalıştım. Derin derin nefes alıp verirken aklımda tek bir şey vardı. Babamın sözleri aklımdan çıkmıyordu. Bana inanmayıp Yeter Hanıma inanmıştı. Ama doğru söyleyen bendim. Bunu bir türlü anlamamıştı.
Birden Rüyanın odasından bir ses geldi. Koşarak yukarı çıktım. Kapıyı telaşla açarken doktorun dediklerini hatırladım.
"Yeter Hanım iyi misiniz?" dedim kapıyı açarken.
Yeter hanım yerdeki vazo kırıklarını topluyordu ağlayarak.
"Bırakın ben süpürge getireyim. Elinizi keseceksiniz!"dedim onu durdurmaya çalışarak.
"En sevdiğim vazomdu bu! Annemin yadigarıydı."dedi hala kırık parçaları toplamaya çalışarak.
"Yeter Hanım koltuğa geçin."dedim. Çünkü gerçekten kötü görünüyordu.
"Ben birazdan bunları toplarım."dedim onu koltuğa oturturken.
Yeter hanım dönük gözlerle oturdu koltuğa.
O an elinden damlayan kanları farkettim. Hemen masanın üzerinden bir peçete alıp parmağını sardım.
"Kesiğiniz fazla derin değil. Ama yara bandı yapıştırsak iyi olur. Yara bandı nerede?"dedim Yeter Hanıma.
Yeter hanım ise beni hiç dinlemiyor gibi boş boş bakıyordu odaklandığı tek noktaya.
"Annem bu vazoyu çok severdi. Ölmeden önce bana ona iyi bak demişti. Ama ben başaramadım!"dedi ve hüngür hüngür ağlamaya başladı.
"Annem bana çok kızacak! Özür dilerim anneciğim! Affet beni iyi bakamadım vazona."dedi ağlarken. Göz yaşları sicim gibi boşalıyordu.
Yeter hanımın önünde diz çöküp ellerini tuttum.
"Yeter hanım bence anneniz sizi çok seviyor. Bu yüzden size kızmayacak."dedim onu sakinleştirmek için.
"Hem siz bilerek kırmadınız."dedim ellerini tutup gözlerine bakarken.
Yeter hanım ellerimi daha da sıkmaya başlayınca canım yandı.
Ellerimi Yeter hanımdan almak için çektim. Ama o kadar sıkı tutuyordu ki elimi, kıpırdatamadım bile.
"Yeter hanım canım yanıyor."dedim ellerimi ondan kurtarmaya çalışarak.
Yeter Hanım gözlerimin içine bakıp konuşmaya başladı. Ellerimi artık eskisi kadar sıkmıyordu. Ama sanki kaçmamı istemiyor gibi ellerimi bırakmıyordu.
"Doğru, anneler çocuklarına kızmaz değil mi?"dedi küçük bir çocuk gibi.
"Kızmaz tabii ya! Anneler çocuklarına dayanamaz. Onların üzülmesini istemez ki!"dedim. Aklıma annem geldi ve gözlerimden bir damla yaş aktı.
Yeter hanım gözlerimden akan gözyaşlarını eliyle sildi.
"Sen ağlıyor musun?"dedi yere doğru çevirilmiş yüzümü eliyle yukarı kaldırırken.
Cevap vermeden gözyaşlarımı sildim.
"Neden ağlıyorsun canım?"dedi saçlarımda elini gezdirirken.
"Aklıma annem geldi siz öyle deyince."dedim.
"Annen öldü mü?"dedi Yeter hanım.
Başımla cevap verdim ona.
"Nasıl bir kadındı anlatsana."dedi meraklı bir şekilde.
Annemi hiç görmediğinden haberi yoktu.
"Annem beni doğururken ölmüş."dedim.
"A bilmiyordum canım. Özür dilerim."dedi.
"Ben alıştım, sorun değil."dedim ayağa kalkarken.
Ama Yeter hanım ellerimi bırakmıyordu.
"Anneler çocuklarına kıyamaz dedin ya, ben...."lafını tamamlamadan sustu.
"Ben iyi bir anne olamadım hiç bir zaman."dedi ve sarıldı bana.
Beni öptü, kokladı. Saçlarımı okşadı ağlarken.
Bende ağlıyordum bende sarıldım sıkıca.
Sanki anne kız gibiydik.
Yeter Hanım gittikçe daha fazla sarılıyordu.
Bir anne şefkatinden uzaklaşmaya başlamıştı.
Bana o kadar çok sarıldı ki nefes almakta güçlük çekti çekmeye başladım.
Yeter hanımın omzuna hafifçe vuruyordum.
Sesim çıksa bağıracaktım ama sesim soluğum çıkmıyordu bir türlü.
Yeter hanımı yumruklamaya başlamıştım artık beni bırakması için.
"Ballı kurabiyem, canım."diyordu.
Beni severken öldürecekti ama farkında bile değildi.
Nefes almakta gittikçe zorlanıyordum. Boğazımdan garip bir hırıltı çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAN KOMŞUM
Misteri / ThrillerHemen diplerindeki eve taşınan yeni yan komşuları biraz garipti. Hatta fazla garipti. Normal bir aile gibi görünselerde Melodi'ye göre hiç de normal değillerdi. Melodi yeni komşularının evine küçük bebeklerine bakmak için gidince her şey gün yüzün...